Dünya Kupası zaferine ulaşan 5 Avrupa ülkesinden biri olan ve sahip olduğu yetenekli oyuncularının yanında her mevkideki geniş oyuncu havuzuyla son zamanlarda en çok konuşulan takımlardan biri olan Fransa, Rusya’ya da favorilerden biri olarak geliyor. Tarihlerinin en başarılı jenerasyonu olarak addedilen ve 1998 Dünya Kupası’nın ardından 2000 Avrupa Şampiyonası’nı kazanan takımın kaptanlığını yapan Didier Deschamps, ülkesini bu sefer teknik direktörlük koltuğunda öncelikle Avustralya, Peru ve Danimarka’nın bulunduğu C Grubu’ndan çıkararak mutlu sona ulaştırmaya çalışacak.

 

2018 Dünya Kupasına Hazırlanma Süreci

Temmuz 2012’de, 2012 Avrupa Şampiyonası’ndan sonra görevinden istifa eden Laurent Blanc’ın yerine göreve getirilen Didier Deschamps, 6 yıllık süreçte üçüncü büyük turnuvasına çıkmaya hazırlanıyor. Kendi evlerinde düzenlenen Euro 2016’da travmatik bir şekilde finalde kaybettikten sonra Dünya Kupası Elemeleri’ne de Belarus deplasmanında alınan beraberlikle başlasalar da kalan 9 maçta 7 galibiyet alarak İsveç ve Hollanda’nın önünde grup birincisi olarak Rusya biletini aldılar. 2018 Dünya Kupası’na katılım hakkının elde edilmesinin ardından Fransa Futbol Federasyonu da Deschamps’ın sözleşmesini 3 yıllığına uzattı ve 2020 Avrupa Şampiyonası’nda da takımın başında olmasını öngören bu sözleşmeyle hocasına olan güvenini duyurmuş oldu.

 

Hazırlık Maçları ve Kadro

Fransa, Dünya Kupası’na hazırlık sürecinde şu ana kadar 4 hazırlık maçı oynadı. Kasım 2017’de Paris’te Galler’i 2-0’la yenip Köln’de Almanya’yla 2-2 berabere kalmalarının ardından Mart 2018’de yine Paris’te Kolombiya’ya 2-3 mağlup olup 4 grup maçına ev sahipliği yapacak Saint Petersburg’da ev sahibi Rusya’yı 3-1 mağlup ettiler. Önümüzdeki süreçte de İrlanda, İtalya ve ABD ile hazırlık maçları yapacak olan Maviler, sonrasında 16 Haziran’da grupta Avustralya maçına çıkacaklar.

Dünya Kupası kadrosunu açıklamak için Marsilya’nın Atletico’yla oynayacağı Avrupa Ligi Finali’nin geçmesini bekleyen Deschamps, turnuvaya katılan teknik direktörler arasında işi belki de en zor olanıydı. Turnuvada iddialı olabilecek üç tane kadro çıkartacak kaliteye sahip bir oyuncu havuzu olan Fransa’da teknik direktör Deschamps da 23 kişilik kadroyu açıklarken bu durumu “Final listesini hazırlamak her zaman zor. Bu listede olmayı hak eden ama burada olamayan pek çok kaliteli oyuncuya sahibim ancak sadece 23 kişilik bir hakkım var ve uzun analizlerin, tartışmaların ardından ileriye gitmeye en uygun kadroyu oluşturmaya çalıştım. Az oynayan hatta hiç oynamayan oyuncular olacak ancak takım için önemli olacaklar. Herkesi mutlu etmem mümkün değil.” sözleriyle ifade etmişti. Son hazırlık maçlarında kadroya çağrılan ve ciddi süreler alan Anthony Martial, Alexandre Lacazette ve Adrien Rabiot gibi isimler 11 kişilik yedek kadroya dahil edilmiş durumda. Son büyük turnuvaları Euro 2016’daki 23 kişilik kadrodan yalnızca 9 oyuncunun yeniden çağrıldığı Fransa’da 23 kişilik kadro şu şekilde:

Kaleci: Hugo Lloris (Tottenham), Alphonse Areola (PSG), Steve Mandanda (Marsilya).

Defans: Djibril Sidibe (Monaco), Benjamin Pavard (Stuttgart), Raphael Varane (Real Madrid), Samuel Umtiti (Barcelona), Adil Rami (Marsilya), Presnel Kimpembe (PSG), Benjamin Mendy (Manchester City), Lucas Hernandez (Atletico).

Orta Saha: Paul Pogba (Manchester United), N’Golo Kante (Chelsea), Corentin Tolisso (Bayern Münih), Blaise Matuidi (Juventus), Steven N’Zonzi (Sevilla).

Forvet: Kylian Mbappe (PSG), Antoine Griezmann (Atletico), Ousmane Dembele (Barcelona), Olivier Giroud (Chelsea), Thomas Lemar (Monaco), Florian Thauvin (Marsilya), Nabil Fekir (Lyon).

 

Muhtemel Formasyon ve Detaylı Kadro Analizi

Didier Deschamps, yukarıda bahsettiğimiz derinlikten dolayı her hazırlık maçında farklı bir 11 sahaya sürdü ve genelde bu oyuncular 4-3-3 dizilişiyle sahada yer aldı. Ancak bu hazırlık maçlarında forma giyen bazı önemli oyuncular 23 kişilik kadroda yok. Örneğin sakat olmadığı sürece yıllardır savunma rotasyonunda önemli bir yere sahip olan ve son Rusya maçında da ilk 11’de yer alan Laurent Koscielny, Atletico’yla oynanan Avrupa Ligi Yarı Finali’nde aşil tendonundan sakatlanarak turnuvayı kaçırdı. Yine son Rusya maçında ilk 11’de yer alan Anthony Martial ve Adrien Rabiot, kendilerine yedek listede yer bulabilmiş durumdalar. Sezonun neredeyse tamamını sakat geçiren Benjamin Mendy’nin yokluğunda sol bekin sahibi olan Lucas Digne de yine kendisine yedek listede yer bulabildi. Büyük ihtimalle kadroda yer alacak olan ancak Atletico’yla oynanan Avrupa Ligi Finali’nde sakatlanarak oyundan çıkan Deschamps’ın favorilerinden Dimitri Payet de kadro dışında kaldı. Hal böyleyken Fransa’nın ilk 11’i özellikle ileri uçta tahmin edilmesi biraz zor bir hal alsa da eldeki oyuncuların kalitesi ve esnekliği, çeşitli dizilişler arasında geçiş yapmaya imkan sağlıyor. Giroud’lu bir 4-2-2-2’ye zaman zaman başvuracak olsa da Deschamps’ın orta sahayı 3’leyip buradaki oyuncuların enerjisinden ve çok yönlülüğünden faydalanmak isteyeceği bir 4-3-3’le maçlara başlayacağını düşünüyorum.

Kalede takımın kaptanlığını da yapacak olan Hugo Lloris’in yeri garanti. Tecrübeli kaleci eleme maçlarının ilki hariç hepsinde kaledeki yerini almıştı ve 96 milli maçla kadroda en çok milli takım forması giyen isim. Diğer tercihlerse kadronun en yaşlı ismi bir diğer tecrübeli kaleci Steve Mandanda ile bu sezon PSG kalesini tamamen devralan ve etkili bir performans ortaya koyan Alphonse Areola.

Maçlara 4’lü savunmayla başlamasına kesin gözüyle baktığımız Fransa’da bu 4 ismin de kimler olduğunun büyük ölçüde belli olduğunu söyleyebiliriz. Sağ bekte stoper orijinli Benjamin Pavard harici alternatifi olmayan ve Euro 2016 sonrası neredeyse her maçta 90 dakika forma giyen Djibril Sidibe, büyük ihtimalle ilk 11’de yer alacaktır. Monaco’daki istikrarlı performansıyla Deschamps’ın da değişilmezlerinden olan oyuncu, fiziken çok sağlam olmasının yanında maç boyu devam eden dinamizmiyle takımının hücumuna önemli katkı veren bir isim. Burada Sidibe’nin yedeği olarak bu yıl Stuttgart formasıyla 34 Bundesliga maçının tamamında 90 dakika sahada kalan Pavard düşünülmekte ancak genç oyuncunun stoper orjinli olduğunu unutmamak gerek. Genç oyuncu takımının ligde sezonun en az gol yiyen ikinci takımı olmasında en kilit isimlerden biriydi ve bu başarıda stoper olarak görev yaptı. Sidibe kadar hücumda vaatkâr olması beklenen bir oyuncu değil ancak Pavard; kulübünde stoper, milli takımda ise sağ bekte görev yaparak Fransa milli formasını en çok giyen oyuncu olan Lilian Thuram’ı kendisine örnek almış durumda.

Stoper tandeminin ezeli rakiplerde forma giyen Raphael Varane-Samuel Umtiti’den kurulması da kesin gibi. Esasında stoper mevkiisinde Laurent Koscielny’nin de dahil olduğu bu üçlü oyuncu grubu dönüşümlü oynuyordu. Varane’ın sakatlık problemleri sebebiyle Kos da pek çok maçta fırsat bulmuştu ancak turnuvayı kaçıracak olması Deschamps’ı ilk tercihi olan Varane-Umtiti ikilisini kullanmaya itecek. Varane’ın Real Madrid’le Şampiyonlar Ligi Finali’ne çıkacak olması nedeniyle kampa geç katılması, bu durumu değiştirecek bir etken olmayacaktır. Euro 2016’daki Rami-Kos ikilisine göre daha güvenli, daha hızlı ve topla ilişkisi daha iyi olan bu ikilinin sağlıklı oldukları sürece -özellikle Varane- Fransa savunmasına bir güven getirdikleri gerçek. En son milli maçına Kasım 2016’da çıkan ancak takıma tecrübesiyle yardımcı olması ve Marsilya’da iyi bir sezon geçirdiği düşünüldüğünde mantıklı bir seçim olarak değerlendirilebilecek Adil Rami ve ilk milli maçına Rusya’yla oynanan son hazırlık maçında 81.dakikada oyuna dahil olarak çıkan Presnel Kimpembe’nin de bu mevkide rotasyon oluşturmaları ve sakatlık yaşanmaması halinde pek de oynamamaları bekleniyor.

Geçirdiği çapraz bağ sakatlığı nedeniyle sezonun neredeyse tamamını kaçıran ve milli takımda son 1 yılda hiç süre alamayan Benjamin Mendy’nin kadroya alınıp alınmayacağı bile tartışılıyordu ancak büyük ihtimalle Deschamps’ın ilk tercihi olacak. Sağlıklı olduğu durumda sol kanadın tamamında önemli bir dominasyon gösteren oyuncu, kafası oyunda olduğu sürece mevkisinin en iyilerinden. Yedeği ise Mart’taki hazırlık maçlarıyla ilk kez milli formayla tanışan Atleticolu Lucas Hernandez olacak.

Orta sahada 3 oyuncu tercih etmesini beklediğimiz Deschamps, Euro 2016’ya N’Golo Kante-Blaise Matuidi-Paul Pogba üçlüsüyle başlayıp Moussa Sissoko destekli Matuidi-Pogba ikilisiyle bitirmişti. Leicester’ın o yıl yazdığı peri masalının baş aktörlerinden olan Kante o performansıyla milli takımda da yer edinmişti ancak Leicester’daki performansından uzakta olduğu görülüyordu. Aradan geçen 2 yılda hem kulüp bazında hem de milli takımda seviye atlayan Kante üçlü orta sahanın defansif kısmını halleden oyuncu olarak tercih edilecektir. Bu görevdeki ikinci opsiyon da kadroya alınması büyük bir şaşkınlık yaratsa da Sevilla’da yıllardır sürdürdüğü istikrarlı performansıyla Steven N’Zonzi. Özellikle skorun korunmasının istendiği durumlarda sonradan oyuna girerek Kante’yle bir duvar oluşturması beklenen oyuncuya Deschamps çok güveniyor.

Önlerindeki 2 mevki içinse hepsi birbirinden farklı meziyetlere sahip çok yetenekli ve kaliteli 3 oyuncu bulunuyor. Takımın liderliğini üstlenmesi beklenen Paul Pogba bu 2 koltuktan birinin yüksek ihtimalle sahibi olacak ve sansasyonel oyuncu, her ne kadar Manchester United performansı tartışılsa ve hakkında ayrılık haberleri çıksa da Fransa’nın gidişatının belirleyici isimlerinden olacak. Sezon içinde Mourinho’yla arasında kendisinden çok fazla defansif aksiyon istediği için sorun olduğu dedikodusu yayılan Pogba, Mourinho’nun futbol anlayışından sıyrıldığı milli takımda bir nebze daha serbest bir profilde ve arkasındaki oyunculara güvenip hücumda daha fazla sorumluluk alarak takıma liderlik etmek isteyecektir. Geriye kalan yer içinse saha içindeki bitmeyen çalışkanlığı ve oyunun her iki yönünde gösterdiği etkili performansının yanına artık tecrübesini de ekleyen takımın demirbaşlarından Blaise Matuidi bir adım öne çıkıyor. Geçtiğimiz yaz Bayern’e imza atarak yeni bir seviyeye merhaba diyen Corentin Tolisso, bu seviyeye çabuk alıştı ve iyi bir performans gösterdi. Genç oyuncu fiziği, ikili mücadelelerdeki başarısı, kilit pasları ve uzaktan şutlarıyla öne çıksa da öbür yandan bu orta saha rotasyonu içerisinde top dağıtımını da en başarılı şekilde yapacak isimlerin başında geliyor ancak Matuidi’nin milli takım seviyesini ve özellikle de Dünya Kupası’nı daha yakından bilmesi ve daha istikrarlı bir sezonun ardından buraya gelmesi sebebiyle Deschamps’ın ilk tercihi olacağı kanaatindeyim.

Oldukça yetenekli oyunculardan oluşan kanat rotasyonunda en dikkat çeken isim hiç kuşkusuz tüm dünyanın neye dönüşeceğini, neler başaracağını ve kimlerle kıyaslanacak seviyeye geleceğini merakla beklediği Kylian Mbappe. Genç oyuncu, Dünya Kupası’nda oynama hayalini oldukça erken yaşta gerçekleştirmiş durumda ve turnuvaya damga vurmak isteyecektir. Daha önceki maçlarda Martial, Lemar veya Coman’ın ilk 11 olduğu durumlarda sağ kanatta kendisine yer bulan genç yıldızın Ousmane Dembele ile kanatları paylaşacağını ve sol kanatta konumlanacağını düşünüyoruz. Geçtiğimiz yıl yaşadığı şanssız sakatlık nedeniyle uzun süre sahalardan uzak kalan bir diğer genç yıldız Dembele de sahalara oldukça olumlu bir dönüş yaptı ve milli takımda da son 2 hazırlık maçında şans buldu. Deschamps bu iki oyuncunun hareketli oyunlarından ve delici özelliklerinden faydalanarak takımın skor bulma ihtimalini arttırmak isteyecektir. Bu iki mevkide derinliği sağlayacak oyuncular ise özellikle duran top konusunda takımın en öne çıkan ismi olan Thomas Lemar ve kulüplerinde geçirdikleri müthiş sezonlarla takımlarını önemli başarılara taşıyan Florian Thauvin ve Nabil Fekir ikilisi olacak.

Attığı goller ve geçirdiği muazzam sezonla Galatasaray’ı şampiyonluğa taşıyan Bafetimbi Gomis’in de adının bir dönem anıldığı santrafor mevkisinde ise Mathieu Valbuena’yla yaşadığı olay sonrası 2015’ten beri milli takıma alınmayan Karim Benzema yine kadro dışında kalırken Pogba’yla beraber takıma liderlik etmesi beklenen bir başka isim olan ve son Avrupa Ligi şampiyonu ve Euro 2016 Gol Kralı apoletleriyle turnuvaya gelen Antoine Griezmann, takımın en önemli gol silahı olarak göze çarpıyor. Alışkanlıklarından vazgeçmeyerek Olivier Giroud’suz bir turnuvaya hayır diyen Deschamps bu konuda da oldukça eleştiri almış durumda ancak kadronun en çok milli olan ikinci oyuncusu olan Giroud, hem saha içinde hem de saha dışında takımın uyumuna önemli katkı sağlamasının yanında oynadığında takımı 4-2-2-2’ye döndürerek gole daha yakın bir görüntüye büründürebilir. Formu ve yeteneği her zaman bir tartışma konusu olan Chelseali oyuncuyu turnuvanın ilk maçlarında ilk 11’de de görebiliriz.

 

Taktiksel Analiz

Fransa kadrosunun Deschamps yönetiminde potansiyeline ulaşamadığı konusunda Deschamps’a ciddi eleştiriler var ve sahadaki oyun da bunu doğrular nitelikte. Kendisinden beklenen enerjiyi, dinamizmi ve yeteneği maç boyuna yayamayan ve yalnızca belirli dakikalarda akıcı hücumlar izletebilen bir takım Fransa. Kendi evlerindeki Euro 2016’da da benzer bir durumla karşı karşıyalardı ve turnuvaya potansiyellerini yansıtan bir görüntüyle başlayamamışlardı ancak Payet’nin olağanüstü performansıyla takım liderliğini üstlenmesi ve sonradan ilk 11’e monte edilen Sissoko’nun katkısıyla finale kadar yükselmişlerdi. Fransa bu turnuvada da öne çıkan sürpriz katkılara ihtiyaç duyacaktır.

 

Toplu Oyun, Hücum

Fransa’nın toplu oyunda taktiksel olarak bir felsefeyi benimsediğini ve takımın buna bağlı bir kimliğinin olduğunu söylememiz esasında zor. Takım Giroud’lu ve Giroud’suz olmak üzere iki farklı şekle bürünüyor. Deschamps’ın maç içinde dahi taktik değişimine açık, esnek bir hoca olması ve kadrosunun da bu esnekliğe rahatlıkla izin verebilmesi Fransa’dan belirli bir oyun planı ve belirli bir ilk 11’den ziyade değişik girişimler görebileceğimizi bizlere gösteriyor. Örneğin; Deschamps’ın sevdiği bir diziliş olan 4-2-2-2’yi zaman zaman Giroud-Griezmann’dan oluşan bir ileri uçla kullandığını görüyoruz ama 4-3-3’le orta sahada daha kompakt, pas oyununa daha yatkın, topu ileriye kısa paslarla taşımaya uygun ve daha oturaklı bir görüntüye bürünülüyor. Bu diziliş altında Kante-Pogba-Matuidi orta sahasıyla rakiplerine ciddi üstünlük kurmaları oldukça muhtemel. Bunun yanında Kolombiya’yla oynanan hazırlık karşılaşmasında Griezmann santraforun arkasındaki serbest rolüyle Giroud’nun pivotluğu ve pas dağıtımındaki yeteneğinden faydalanarak boşalttığı alanlara girmeye çalışıyor ve ikinci santrfor görevini üstleniyordu. 4-2-3-1 olarak gözükse de esasında pratikte 4-2-2-2 dizilişiyle sahadaydılar. Bu taktik maçın başında özellikle hücumdaki oyuncuların performansını birkaç kademe yükselterek iyi sonuçlar verse de Kolombiya bu taktiğin savunmada getirdiği zaafları sonradan değerlendirmeye başladı ve maçı da 2-3 kazandı.

Yukarıdaki 2 görsel Giroud-Griezmann ve 2 kanat oyuncusundan oluşan düzende gerçekleştirmek istedikleri oyunu çok güzel özetlemekte. Stoperlerin kucağındaki Giroud’ya atılacak top için 3 mavili oyuncu hazır durumda beklemekte ve Giroud topu alıp dönüşünü yaptığı anda 3’ünü birden pozisyona sokabilecek durumda. Galler karşısındaki bu pozisyonda Giroud, Mbappe’yi tercih ediyor ve %100’lük bir gol fırsatı yaratıyor.

 

Kadrosunu düşündüğümüz zaman Fransa’nın haliyle kontra ataklara da çok hızlı ve organize çıkan bir takım olduğunu belirtmemiz gerek. Ön alanın çevik, bireysel kabiliyeti yüksek ve ikili oyun oynamaya oldukça müsait oyunculardan kurulu olması, orta sahanın hem top kapmada hem de kapılan topu ileriye doğru şekilde oynamadaki yeteneği ve bek oyuncularının patlayıcı güçlerinin yanında hücumcu karakterlerini göz önüne aldığımızda karşımıza çok tehlikeli bir kontratak takımı çıkıyor. Tüm bu oyuncuların kontra ataklara katılma iştahları oldukça yüksek ve rakip ceza sahasında bir anda 6-7 mavi formalı oyuncu belirebiliyor.

Yukarıdaki ilk 2 görsel, Mbappe-Griezmann-Sidibe üzerinden şekillenen kontra atakta 10 saniye içinde rakip ceza sahasına varılmasını gösterirken son görsel bu atağa Lemar ve Giroud gibi oyuncuların da katılımını göstermekte. Pozisyon da Lemar’ın ceza sahası içinde net vuruşuyla golle sonuçlanıyor.

 

Deschamps Euro 2016’da 4-3-3 dizilişinin en ucuna Giroud’yu koymuş, Griezmann’a ise kanatlarda yer vermişti ancak artık elinde Mbappe, Dembele ve Lemar gibi oyuncuların olması sebebiyle Giroud’nun oynadığı zamanlarda 4-2-2-2’ye dönerek orta sahadan bir oyuncu eksilteceğini düşünüyorum. Giroud’nun oynaması halinde Giroud’nun hava toplarındaki etkinliğini Lemar’ın ortalarıyla değerlendirmek isteyebilecek Deschamps bu durumda Dembele-Lemar değişikliği de yapabilir. 4-2-2-2 dizilişine büründükleri zaman en dikkat çeken noktanın kanat oyuncularının half-space diye tabir edilen bölgelere deplase olarak arkalarındaki beklerine alan açmalarının olduğunu görüyoruz. Monaco, Şampiyonlar Ligi Yarı Finali’nin yanında Ligue 1 Şampiyonluğuyla bitirdiği 2016/17 sezonunda bu taktikle Avrupa Futbolu’na damga vurmuştu ve bunu gerçekleştirirken Fransa’nın ilk 11’inde oynamasını beklediğimiz beklere, Lemar’a ve Mbappe’ye sahipti. Aşağıdaki görselde de half-space’de topla buluşan Lemar, beki Digne’nin önündeki boşluğu değerlendirerek yaptığı koşuyu güzelce besliyor ve atak golle sonuçlanıyor.

 

Fransa’nın topa sahip olmaya ve oyunu kontrol etmeye önem veren bir takım olduğunu da söyleyebiliriz ama bu özelliklerini çok özgün ve ısrarlı bir şekilde sahaya yansıttıklarını belirtemeyiz. Öyle ki her iki stoper de ayağı düzgün oyuncular olmalarına rağmen oyun kurucu stoper rolünde değiller ve aynı şekilde hem 3’lü hem de 2’li orta sahada topu ileri taşıyacak bir oyun kurucu oyuncu eksikliği çektikleri bir gerçek. Tam olarak bu rolün oyuncusu olmasa da bu role en yakın olan Tolisso da muhtemelen birinci tercih olmayacak. Aşağıda maçın farklı iki bölümünden alınan görsellerde Fransa’nın turnuvada direkt rakibi olabilecek takımlardan Almanya karşısında kendi kalelerinin çok yakınında bile ısrarla pas oyununa devam ettiğini görebiliyoruz.

Fransa’nın duran toplarda etkili bir takım olduğunu da kesinlikle söyleyemeyiz ve bu, takımın önemli bir handikapı olarak göze çarpmakta. Günümüz futbolunda yeri yadsınamaz bir öneme sahip olan ve her takımın verimli bir şekilde kullanmak için üzerine özel çalışmalar yaptığı duran toplarda hele de bu sezon adeta şapkadan tavşan çıkararak duran toplardan pek çok asiste ulaşan Payet gibi bir oyuncudan da yoksunlarken duran toplardan gol bulmak için şansa ihtiyaç duymaktalar. Duran toptan en son 1 yıl önce İngiltere karşısında gol bulabildiler. Duran top konusunda takımın en öne çıkan ismi Lemar. Onun da Giroud’suz bir düzende oynaması zor görünüyor. Euro 2016’da özellikle ilk maçlarda rakibin kilidini açmakta oldukça zorlanan Fransa’nın bu turnuvada da duran top gollerine ihtiyaç duyduğu anlara şahitlik edebiliriz.

 

Topsuz Oyun, Savunma

Fransa’nın toplu oyuna benzer şekilde top rakipteyken de Giroud’lu ve Giroud’suz farklı anlayışlara büründüğünü söyleyebiliriz. Aşağıdaki 2 görselde de görülebileceği üzere Giroud varken 4-2-2-2 ile rakibin karşısına çıkarken Giroud’nun yokluğunda oyunu dar alana hapsetmeye çalışan bir 4-3-3’e bürünüyorlar.

Giroud’lu 4-2-2-2

Giroud’suz 4-3-3

 

4-2-2-2’nin Fransa’yı savunma anlamında zayıflaştırdığını söylemek mümkün. 4-3-3’le daha kompakt bir görüntüye sahipler dememin sebebi de buydu. 4-2-2-2 düzenine geçtikleri zaman Kante veya N’Zonzi sahada olsun veya olmasın orta saha ve savunma çizgisi arasında çok geniş bir boşluk bırakmaktalar ve her türlü tehlikeye gebe bu alana geçmek rakipler için oldukça kolay olabiliyor.

Bu görselde stoperinden gelen topu kıvrak bir şekilde alan ve bu sebeple markajcısını oyundan düşüren Ramsey, Fransa’nın en defansif ikililerinden sayılabilecek N’Zonzi-Matuidi birlikteliğinde bile önünde bu tip geniş boşluklar bulabiliyor.

Yine Giroud’nun sahada olduğu bu görselde ise Kolombiya, Fransa ceza sahası çevresinde sayısal üstünlüğü sağlayarak boş adamı bulmuş durumda. Carlos Sanchez de bu durumun farkında bir şekilde topu boştaki arkadaşına oynayarak onu pozisyona sokuyor ama Kolombiya bu fırsattan yararlanamıyor.

 

4-3-3’e geçtikleri zamansa 3’lü orta sahasının alan paylaşımında hatalar yaptığını görebiliyoruz. İdeal 3’lü olan Kante-Pogba-Matuidi hazırlık maçlarında şimdiye kadar beraber oynamadılar ve esasında bu oyuncuların alan paylaşımlarındaki başarıları ve savunma performansları da Fransa’nın turnuvadaki gidişatında belirleyici olacak.

Görselde Tolisso-Matuidi-Rabiot 3’lüsü oldukça facia bir alan paylaşımına imza atmış durumdalar ve varlıkları Almanya’nın topu istediği gibi oynamasında hiçbir sorun teşkil etmiyor. Kroos’tan Werner’e gelen bu tek topla da Almanya, Fransa kalesinde tehlike oluşturuyor.

N’Golo Kante’nin olmadığı zaman Fransa’nın orta sahada ne kadar büyük boşluklar bırakabileceğini anlatan bir görsel. Ataktan eli boş dönen Fransa’da tüm orta saha oyuncuları ileride kalmış durumdalar ve geriye yeterli hızda dönemiyorlar. Bu atak Almanya’ya eşitlik golünü getirdi. Bu durumun ardından Deschamps olaya Matuidi-N’Zonzi değişikliğiyle müdahale etmişti.

Kadro kalitesiyle orantılı olarak Fransa, geriye yaslanan bir takım değil. Top rakipteyken daha çok alan savunmasına yöneliyorlar ancak rakibe çok yüksek tempo bir pres uyguladıklarını söylemek zor, top rakipteyken daha çok reaktif bir takım. Fakat top sahanın kendi 1/3’lük bölümüne geçtiği anda agresiflik seviyesini yükselten ve rakibe göz açtırmamaya gayret eden bir takım, top bu bölgedeyken presin seviyesini bir hayli arttırıyorlar. Burada amaçları savunmayı ve takımı ileri çıkararak topun kendi kalelerinden uzak, rakip yarı alanda oynanmasını sağlamak. Bu bağlamda karşı takımı kendi ceza sahalarından rakip kaleye kadar geri çekilmeye mecbur bırakabilen bir takım. Bölgesel presleri oldukça etkili ve oyuncuların zamanlamaları genellikle doğru.

Bu görselde bekiyle 1v1 pozisyonda olan Draxler hemen ikili sıkıştırmaya maruz kalmasının ardından bir süre daha şansını denese de çareyi geri oynamakta buluyor.

Ardından da Hummels, Fransa forvetleri tarafından ani bir baskıya maruz bırakılarak geri oynamaya zorlanıyor.

Ve tüm bu sürecin ardından Fransa tekrar alan savunması şekline bürünerek kanalları kapatmaya ve taktiksel sağlamlığını yeniden korumaya başlıyor.

 

Fransa’nın Sidibe-Varane-Umtiti-Mendy’den oluşması muhtemel savunma hattı için getirilebilecek eleştiriler ise Sidibe’nin savunmadaki sakarlığı ve Mendy’nin zaman zaman konsantrasyonunun düşerek maçtan kopması olabilir. Geri 4’lü ve kalede oldukça sağlam ve sorunsuza yakın bir takımlar. Hem havadan hem yerden hem de dribbling karşısında reaksiyon verebilen ve gerekeni yapabilen oyunculardan kurulu bir savunma hattına sahipler.

 

Sonuç

Fransa 26,0 yaş ortalaması ile milli takım bazında genç sayılabilecek bir kadroyla turnuvaya gelmekte ve bu kadronun milli maç ortalaması 23,73. Euro 2016’daki 23 kişilik kadrodan yalnızca 9 oyuncunun bu kadroda yer aldığını belirttiğimiz Fransa’nın bu turnuvaya yeni isimlerle geliyor olması 1998 Dünya Kupası’nda Zidane ve Euro 2000’de Vieira’da olduğu gibi, bir jenerasyona önderlik edebilecek ve kupalar kazandırabilecek isimlerin ön plana çıkmasını sağlayabilir ancak bunun için tabi ki de kriz anlarında birkaç adım öne çıkarak sorumluluk alabilecek bir lider oyuncu bulmaları gerekecek. Takımın en önemli eksiği lider oyuncu eksikliği olarak gözükmekte. Bu göreve en yakın 2 aday Pogba ve Griezmann olarak gözükse de özellikle Mbappe de bir aday. Tabi maç içinde taktiklerle oynamayı oldukça seven, esnek kadrosu sayesinde farklı arayışlara yönelebilen teknik direktör Didier Deschamps’ın da formu ve turnuva performansı en az oyuncularınki kadar önemli. Bakalım Fransa’nın hem milli takım hem de kulüp bazındaki en büyük başarılarında kaptan olarak imzası bulunan 49 yaşındaki teknik direktör ülkesinin futbol tarihini yazmaya devam edebilecek mi…