Euro 2016 yavaş yavaş yaklaşırken bizde onun hemen öncesinde oynanan bir Avrupa Şampiyonası analiziyle karşınızdayız.

Teknolojik gelişmelerle birlikte dünyanın herhangi bir yerindeki bir futbol müsabakasına ya da bir futbolcuya erişim çok kolaylaştı bu da doğal olarak bir oyuncunun keşfedilme yaşını çok aşağılara çekti. Geçmişte 22-23 yaşına gelmiş futbolculara genç gözüyle bakılırken artık o yaşa gelmiş bir futbolcunun dünyanın çoğu takımı tarafından izlenmemiş olması neredeyse imkansız. Bu durum da alt yaş kategorisi milli takım turnuvalarının önemini çok arttırdı. Avrupa’da profesyonel olarak yapılan en küçük yaş turnuva ise U17 Avrupa Şampiyonası. İlk turnuva 1982 yılında 4 takımla yapıldı ve ev sahibi İtalya’nın şampiyonluğu ile sonuçlandı. Maçların 80 dakika üzerinden oynandığı bu turnuva 2002 yılına kadar U16 formatında yapılıyordu. Mayıs ayında oynanan bu şampiyonada ilk 6’ya giren takımlar U17 Dünya Kupası’na gitmeye hak kazanıyorlar. Peki bu turnuva neden bu kadar önemli? Bunu anlatmanın en kolay yolu pek çoğumuzun tutkunu olduğu ”Footbal Manager”  ya da ”Championship Manager” oyunlarında ”Wonderkid” diye adlandırılan oyuncuların çoğunun bu turnuvada en iyi oyuncu ya da turnuva 11’ine girmiş oyuncular olması. ”Golden Player” ödülü alanlara bakarsak Wayne Rooney, Cesc Fabregas, Mario Götze, Toni Kroos ve milli oyuncumuz Nuri Şahin’i görmek mümkün. Tabi buradaki en önemli konu oyuncuların henüz çok genç olması ve gelecekte ne yapacaklarının ölçülmesinin çok zor olması. Örnek vermek gerekirse 1982 yılında yapılan ilk turnuvada İtalya’nın kupayı almasında büyük rol oynayan ve finalde de gol atan Marco Macina kariyerini San Marino Milli Takımı’nı seçerek sürdürdü. Bu turnuva bu şekilde onlarca oyuncu içeriyor, bunların içinden bizim en iyi tanıdığımız ise 2005 yılında turnuvanın gol kralı olan Tevfik Köse. Turnuvanın geçmişini Türkiye özelinde değerlendirirsek A Milli Takım’a göre çok başarılı olduğumuzu görebiliyoruz,2 kez ev sahibi olmak üzere toplam 15 kez katıldık ve 2 kez de şampiyonluk yaşadık. İlk şampiyonluğumuz 1994 yılında Fatih Tekke’li kadroylaydı ancak o jenerasyondan yukarı taşıdığımız tek oyuncu Fatih Tekke oldu. 2. şampiyonluğumuz ise Abdullah Avcı önderliğinde 2005 yılındaki parlak jenerasyonla geldi. O jenerasyondan 4 oyuncu şuan Euro 2016’ya gidebilecek olan aday kadroda yer alıyor. En son 2014 yılında Enes Ünal önderliğinde çok şey beklenen bir yaş grubuyla katılsak da sonradan final oynayacak İngiltere ve Hollanda’yı grupta geçemedik. Artık bu sene oynanan turnuvaya geçelim.

 

2016 U17 Avrupa Futbol Şampiyonası

2015 yılında yapılan değişiklikle beraber turnuvadaki takım sayısı yeniden 16’ya yükseldi bu sayede önemli futbol ekollerinin çoğunu bu turnuvada izleyebildik. En büyük eksik ise Bosna Hersek’in yaptığı büyük sürprizle turnuva dışı kalan Rusya oldu. Milli Takımımız ise Elit Tur’da İngiltere ve Ukrayna’nın gerisinde kalarak turnuvaya gitme başarısı gösteremedi. Azerbaycan’da düzenlenen bu seneki şampiyonada gruplar şöyle oluştu

 

a grubu

Turnuva başlarken favori olarak gördüğüm Jose Gomes’li elemelerin gol kralı Jaoa Filipe’li,  Miguel Luis’li Portekiz ilk maçta ev sahibi karşısında tam anlamıyla şov yaptı ve grup maçlarını gol yemeden tamamladı. Neredeyse her mevkide sıra dışı oyunculara sahip olan Portekiz, Belçika karşısında Svilar’ı geçmeyi başaramayarak beraberlikle yetindi. Kadrosunda 3’ü Beşiktaş 2’si Trabzonspor’lu olmak üzere 5 Türk oyuncu barındıran Azerbaycan ilk maçın ardından beklentilerin üstünde bir performans gösterdi, özellikle İskoçya karşısında gayet iyi bir maç çıkardılar. Turnuva öncesi Doğukan Öksüz’den beklenti içinde olmamıza rağmen iyi performans gösteremedi.  En ön plandaki oyuncuları ise Farid Nabiyev oldu. Ancak özellikle Murad Mahmudov daha fazla şans alması gerektiğini ispatladı, Türk takımlarında oynayan isimlerden ise en yeterli performansı Metin Güler gösterdi. Bu yaş kategorilerinde çok ender gördüğümüz üzere kadrosunda A takımla maça çıkmış Liam Burt (Rangers) , Connor McLennan (Aberdeen) gibi 2 oyuncu ve 2000 doğumlu İskoçya Ligi’nin en genç forma giyen ve gol atan oyuncusu Jack Aitchison’u bulundurmasına rağmen İskoçlar turnuvadan büyük hüsranla döndü. Son turnuvanın yarı finalisti Belçika’ya gelirsek, Svilar beklentileri karşılayan bir performans gösterdi ona en büyük destek ise Inter oyuncusu Zinho Vanheusden’den geldi. Hücum hattında ise Antonucci’nin beklentiyi karşılayamadığını söyleyebiliriz.


b grubu

Geçen senenin finalisti ve bu turnuvanın en başarılı takımlarından biri olan Almanya genelde oynattığı Türk oyuncularla bizim en çok ilgimizi çeken takım olur. Bu sefer sadece Leverkusen oyuncusu, kaptan Atakan Akkaynak Türk kontenjanından kadroda olsa da bir başka ilginç durum en büyük gol silahları Renat Dadashov’un ev sahibi Azerbaycan vatandaşı olması. Fiziğiyle ön plana çıkan Dadashov (Leipzig) çoğu kişinin yıldız adayı olsa da gruplarda kötü denebilecek bir performans gösterdi. Almanya’nın 2 bekinde oynayan Itter ikizleri ve okunuşu aynı olan 2 stoperi harika bir uyum sağlamıştı. Ama ”fundamental” olarak en gelişmiş oyuncu Arne Maier’di (Herta Berlin). Almanya maçı haricinde yayını bulunmayan Bosna Hersek turnuvaya katılarak beklentinin üstüne çıkmıştı, bir de üstüne Ukrayna galibiyeti gelmesi onları dikkat edilmesi gereken bir jenerasyon olarak öne çıkardı. Almanya maçında tartışmalı bir penaltı ve ardından bir kırmızı kartla turnuvadan elendiler. Bayern Münich’de oynayan forvet oyuncusu Benjamin Hadzic ve Stefan Kovac (Roter Stern) en ön plandaki oyuncularıydı. Elit Tur’da Türkiye’nin de bulunduğu gruptan lider çıkan Ukrayna ise bir başka hayal kırıklığı yaratan ekip oldu. Şampiyon Dinamo Kiev ağırlıklı kadroda son yılların en yetenekli Ukraynalı oyuncusu Sergiy Buletsa da vardı. Ayrıca Volyn Lutsk A takımda forma giymiş bir oyuncu olan Yaroslav Deda sadece bir yarı görev alarak herkesi şaşırttı. Turnuvanın en iyi 2. kaleci performansını gösteren Andriy Lunin ve kaptan Valeriy Bondor grup sonunculuğuna engel olamadı


c grubu

Gelelim turnuvanın en büyük hayal kırıklığı olan son şampiyon Fransa’ya, bu turnuvalar belirli bir yaş grubunun oynadığı formatta olduğu için bu tarz durumlar yaşanabiliyor. Ancak kimse El Mokeddem, Rafik Guitane ve Arsenal ile maça çıkmış Yassin Fortune barındıran hücum hattının gol atamayacağını tahmin etmemiştir sanırım. Ayrı bir parantez açmamız gereken oyuncu ise kaptan Dan Zagadou. Turnuvada oynadıkları 3 maçta da muhteşem performans gösterdi. Yaşıtlarıyla arasında çok büyük fizik farkı vardı ve bu fiziğine rağmen çok seri bir oyuncu izlenimi verdi. Yakında büyük bir takımda görme ihtimalimiz olan bir başka oyuncu ise Mickael Cuisance. Fransa’da, 99 doğumlu olsa da Alban Lafont’un turnuvaya gelmediğini de belirtelim. Grup lideri İsveç son yıllarda genç takımlarda atılım yapmış bir ülke. Özellikle Afrika asıllı oyunculara kapılarını açmaları onlara Chelsea oyuncusu ve takım kaptanı Joseph Colley (Chelsea) ve Joel Asoro’yu (Sunderland) kazandırdı. İsveç as kadrosunda bir ABD, bir Türkiye vatandaşı oyuncu da yer aldı. Emre Erdoğdu defansif yönü kuvvetli ancak ofansta pek pozisyon yaratabilen bir bek değil. Nebiyou Perry (AIK) ise ABD’nin İsveç’e kaptırmak istemeyeceği bir orta saha. Henüz 15 yaşında UEFA Youth League’de maça çıkan ve İsveç U19 liginde maç başına 1 gol atan Teddy Bergqvist (Malmö) ise en beklenti içinde olunan oyuncu. Bir başka Afrikalı oyuncu açılımı yapan ülke İngiltere’nin ise kadrosunda bu sene UEFA Youth League’i 2. kez üst üste kazanan Chelsea’den 4 oyuncu bulunuyordu. Turnuva U19 olmasına rağmen bu U17 düzeyindeki 4 oyuncu Chelsea’de düzenli forma giydiler. İçlerinden turnuvada en çok dikkat çeken ise Dujon Sterling oldu. Danimarka ise Jens Odgaard’a (Lyngby) atılan uzun toplar üzerine kurduğu oyun sistemiyle sıkıcı bir oyun oynadı.


 d grubu

Turnuvanın ölüm grubunun lideri ve finalist İspanya her yaş kategorisinde olduğu gibi topun ayağında kaldığı kısa paslarla karşı sahaya yerleştiği bir oyun planıyla sahadaydı. Ancak pozisyonlarını hızlı ataklarla Alexis Sanchez’i andıran, ilk maçta çok dikkat çeken ve güzel bir gol atan Jordi Mbloula sayesinde buldu. Mboulo ve Abel Ruiz’in gollerine baktığımızda La Masia’da şutun kalçadan kuvvet alarak nasıl ayaktan çıkartılabileceğinin eğitimini verildiğimi görebiliyoruz.  İspanyanın ön libero bölgesinde ise yine bir Busquets vardı ancak ilginç bir şekilde Sergio ile akrabalığı bulunmamakta. Busquets fiziğiyle ve paslarında isabet oranıyla güven veren bir orta saha oyuncusu diyebiliriz. Her oyuncusuna ayrı ayrı değinebileceğimiz İspanya’da en önemli oyuncu tekniğiyle ve oyun zekasıyla Manchester City’nin daha 15 yaşına girmeden ona neden ücret ödediğini gösteren Brahim Diaz’dı. Bahis şirketleri tarafından turnuvanın en büyük favorisi gösterilen Hollanda ise yine çok zevk veren bir futbol oynadı. Futbol severlerin en heyecanla beklediği oyuncu ise Patrick Kluivert’ın oğlu Justin’di ancak güzel bir asisti haricinde kendini gösteremedi. Justin, topa kavis vermeyi iyi yapıyor ama fizik olarak ve oyun devamlılığına bakıldığında çok kötü durumda. İleride turnuvanın en iyi 11’ine yazarken değineceğim Matthijs De Ligt ise kusursuz bir performans gösterdi. Çocuk yaşlardan beri dünyanın sayılı takımları tarafından izlenen Tahith Chong ise Che Nunnely’in gölgesinde kaldı. Nunnely (Ajax) ilk İspanya maçından itibaren çok iyi açık alan oyuncusu olduğunu kanıtladı ama kapalı savunmalara karşı problem yaşayabilir. Yeni Balotelli denilen Juventus oyuncusu Moise Kean’i kadrosunda bulunduran İtalya, geçen sene Donnaruma’yı 1 yaş küçükken bu turnuvada oynatıp Milan’a kazandırmıştı ancak bu sene yine Milanlı  Raoul Bellanova haricinde dikkate çeken oyuncusu olmadı. Luca Pellegrini (Roma) ve Andrea Pinamonti (Inter) beklentilerin altındaydı. Elemelerde harika performans gösteren Sırbistan ise Igor Maksimovic’in ilk maçta yedek bırakılmasının da etkisiyle kötü bir turnuva geçirdi.

 

ÇEYREK FİNAL MAÇLARI

çeyrek 1

Portekiz çok üstün bir oyunla Jose Gomes’in ”hat-trick” yaptığı maçı rahat kazandı. Avusturya’da gruplarda iyi işler yapan Christoph Baumgartner ve Romano Schmid neredeyse topla temas dahi edemedi. Miguel Luis’in vücudunu çok iyi ayarlayarak attığı Portekiz’in 5. golü izlenmeye değerdi.

çeyrek 2

Belçika’nın hücum hattındaki sıkıntıları bu maçta da görüldü. Eğer Openda biraz daha iyi bir performans gösterebilse Almanya tarihinin en kötü kalecilerinden biri izlenimi veren Bartels’e gol atmaları zor olmazdı, ancak kaleyi bulamadılar. Almanya’da Dadashov’un attığı gol turnuvanın en iyi 2. golü  diyebiliriz.

çeyrek 4

Francisco Garcia’nın bireysel bir şovla Turnuvanın en iyi golünü attığı maçta İngiltere daha iyi oynamasına rağmen kaleci Ignacio Pena’yı geçemedi ve elendi.

çeyrek 3

Duran topta kaptan De Ligt’in indirdiği topu şampiyonadaki en iyi maçını oynayan Chong tamamladı ve iyi bir maç oynasa da İsveç yarı finali göremedi.

 

 

YARI FİNAL MAÇLARI

yarı 2

 

Domingos Quina’nın çok etkili oyunuyla Portekiz bir başka rahat galibiyet daha alarak finale yükseldi.yarı 1

 

2 tarafın da iyi oynadığı maçın skorunu Florian Baak’ın olmayışı yüzünden yapılan bireysel hatalar ve Alman Kaleci Bartels belirledi.

 

FİNAL

final

Maçla ilgili değinmek istediğim en önemli konu İspanya Teknik Direktörü Santi Denia’nın maçın penaltılara gideceği sırada kalecisi Inaki Pena’yı oyundan alıp yedek kalecisini oyuna sokmasıydı. Böylesine üst düzey bir futbol ülkesinde sadece turnuva kazanmak için bu tarz bir hamle yapılması oldukça yanlış, bu turnuvalar sadece şampiyon olmak için değil genç çocukların futbola kazandırılması için yapılıyor. Zaten neticesinde de muhteşem penaltılar kullanan Portekiz takımı kupayı kazandı.

Bana göre Turnuvanın 11’i şu şekilde;

U17 11i

Mile Svilar; 2 senedir Anderlecht ile Youth League yarı finali oynuyor, refleksleri ve saç yapısıyla Ochoa’yı andırıyor.

Gian-Luca Itter; Çok tempolu, ortalarını genelde bel seviyesine açıyor fakat çok isabetli değil. İkiziyle beraber Wolfsburg alt yapısında.

Matthijs De Ligt; Hollanda Tarihine geçebilecek önsezilere sahip Ajax stoperi

Tom Baack; Geçen sene Gökhan Gül’ü parlatan Bochum’un yeni yıldız adayı stoperi

Diego Dalot; Hücuma katıldığı her anda pozisyon yarattı, çok sert şutları var ve Porto oyuncusu

Miguel Luis; Rakip topu ayağına almadan bir hamle sonrasını hesaplıyor Sporting Lizbon’da yakın zamanda forma giyerken görebiliriz

Manu Morlanes; Villarreal’in yeni Bruno Soriano’su

Jordi Mboula; Şutlarını atarken vücudunun aldığı pozisyon Barcelona’da oynadığının kanıtı, Afrikalı olmasından dolayı çok kuvvetli

Joao Filipe; Turnuvadaki en zevk veren oyuncu, teknik becerileri inanılmaz top her ayağına geldiğinde bir şeyler çıkarıyor. Benfica kadrosunda yer alıyor.

Brahim Diaz; Turnuvadaki en komple oyuncu, geleceğinin çok iyi olacağı konusunda en güven veren genç Man.City’li

Jose Gomes; Çelimsiz durmasına rağmen dayanıklı hava hakimiyeti çok iyi bir Benfica forveti. Portekiz’in yıllardır beklediği forvet olabilir.

 Yedekler

1.Mike Van De Meulenhof (PSV)

2.Gedson Fernandes (Benfica)

3.Ruben Vinagre (Monaco)

4.Reiss Nelson (Arsenal)

5.Dan-Axel Zagadou (PSG)

6.Yari Otto (Wolfsburg)

7.Mickael Cuisance (Nancy)

8.Dujon Sterling (Chelsea)

 

Turnuvanın Teknik Direktörü; Portekiz hocası Emilio Peixe elinde çok yetenekli genç oyuncular bulundursa da oynattığı oyunla ve çok rahat kazandığı kupayla bu ödülü hak etti.

Turnuvanın Hayal Kırıklığı; Andre Dozzell bu sene Championship’te Ipswich Town formasıyla 2 maça çıkmış ve birinde gol de atmış bir oyuncuydu. Ancak turnuvada beklentilerin çok altında bir performans gösterdi.