2000’li yıllardan bu yana düzenlenmiş tüm ana uluslarası turnuvaların sadece birini kaçıran Hırvatlar, Rusya’nın ev sahipliğinde düzenlenecek olan Dünya Kupası’nda D Grubu’nda Arjantin, İzlanda ve Nijerya’yla gruptan çıkma yarışı içinde olacak. Son yılların en zengin kadro yapılanmalarından biri olarak takip edeceğimiz Hırvatistan, kağıt üzerinde çok fazla şey vadetse de saha içinde vadettiklerini yansıtabilirler mi en büyük soru işareti.
2018 Dünya Kupasına Hazırlanma Süreci
Turnuvaya yeni diye tabir edebileceğimiz teknik direktör Zlatko Dalic ile çıkacaklar. Ekim 2017’nin başında Hırvatistan milli takımının başına geçen hoca yaklaşık 7 aylık dönem içerisinde toplamda 5 maça çıktı ve bu 5 maçın üçünden galibiyetle ayrılmayı başardı ki bu maçlar arasında Dünya Kupası’na katılmak için oynanmış olan Play-off maçları da bulunuyordu. FIFA sıralamasında 18. Sırada bulunan Hırvatlar, Dünya Kupası’na Yunanistan’ı çift maç usulü olan play-off turunda içeride 4-1, dışarıda 0-0’lık skorlarla geçerek Rusya’da mücadele etmeye hak kazanmıştı. Dünya Kupası’nda oynamayı garantileyen ekip daha sonrasında hazırlık sürecinde Mart ayının sonunu 2 hazırlık maçıyla tamamladı. 3 ve 8 Haziran tarihlerinde de son 2 hazırlık karşılaşmasıyla Hırvatistan turnuvaya hazır hale gelmeye çalışacak.
Hazırlık Maçları ve Kadro
Play-off zaferi sonrasında Haziran ayına kadar sadece 2 hazırlık maçı yapabilen Hırvatlar, önce Peru daha sonra Meksika ile karşılaştı. Her iki maçta da ofans anlamında vasat seviyede kalan takım, sadece 1 gol atabilirken (Rakitic’in penaltısı) savunmada da sık sık yapılan hatalar dikkat çekti. Meksika’yı 1-0 yenerken de Peru’ya 0-2 kaybederken de topu ayağında hiç istemeyen bir yapı içindeydiler.
Oyuncu havuzu olarak tanıdığımız isimleri kadroya çağıran Dalic, savunmada iskeleti bozmayı düşünmüyor. Orta alandaysa tam anlamıyla bir belirsizlik hakim. Modric, Rakitic, Brozovic, Kovacic ve Badelj 5’lisinden uygun bir yapı şu ana dek çıkaramadılar. Hücumda da elde iyi bir nüve var fakat kesin bir çıkarım yapmak güç gibi.
Zlatko Dalic’in çağıracağı 23 kişilik muhtemel oyuncu havuzu;
Kaleci : Danijel Subasic (Monaco), Lovre Kalinic (Gent), Dominik Livakovic (Dinamo Zagreb)
Defans: Vedran Corluka (Spartak Moskova), Domagoj Vida (Beşiktaş), İvan Strinic (Sampdoria), Dejan Lovren (Liverpool), Sime Vrsaljko (Atletico Madrid), Josip Pivaric (Dinamo Kiev), Tin Jedvaj (Leverkusen), Matej Mitrovic (Beşiktaş), Duje Caleta Car (RB Salzburg)
Orta Saha: Luka Modric (Real Madrid), İvan Rakitic (Barcelona), Mateo Kovacic (Real Madrid), Milan Badelj (Fiorentina), Marcel Brozovic (İnter), Filip Bradaric (Rijeka)
Forvet: İvan Perisic (İnter), Ante Rebic (Frankfurt), Andrej Kramaric (Hoffenheim), Mario Mandzukic (Juventus), Nikola Kalinic (AC Milan), Marko Pjaca (Schalke 04)
Muhtemel Formasyon ve Detaylı Kadro Analizi
Kariyerinde ilk kez milli takım çalıştıran Zlatko Dalic aynı zamanda yine ilk kez büyük bir turnuvaya katılma tecrübesini edinecek. Saha içinde 4-3-3 formasyonundan kolay kolay vazgeçmeyen hoca, topu genelde rakibe verip kompakt ve yarı saha savunmasını tercih eden kazandığı toplarla hızlı çıkmaya çalışan bir kurgu tasarladığını söylemek mümkün. Fakat orta alanda bu kadar fazla top yönlendirici varken bu kurguyu cilalamaya çalışması oldukça enteresan. Hocanın Modric-Rakitic-Brozovic üçlüsüne yakın olduğu açık fakat bu üçlünün aldığı sürelerde orta alanda bir dirençten bahsetmek pek mümkün değil. Bu üçlüyle çıkması halinde kolay delinebilme ihtimalleri hayli fazla. Son hazırlık maçında bunu görmüş olacak ki Fiorentina’dan tanıdığımız önlibero Milan Badelj’i bu üçlünün göbeğine entegre edip kesici rolüyle takım savunmasında bir dozaj artışı olduğu görüldü.
Hırvat Milli Takımı’nın oyuncu havuzuna kısa bir değinmek gerekirse;
Kalede Monaco’dan tanıdığımız Subasic’in yeri kesin gibi. 2 hazırlık maçının birinde Lovre Kalinic’e görev verse de Subasic’in diğer 2 kaleciye oranla çok önde olduğunu kabul etmek lazım.
Savunma hattında çok büyük sürprizler beklemek güç. Atletico’da harika sezon geçiren Vrsaljko, savunmada lider Domagoj Vida, Rusya’da şampiyonluk yaşayan Corluka’nın yeri kesin. Liverpool’la Şampiyonlar Ligi finalinde boy gösteren Dejan Lovren’in oynamasını beklemek pek doğru olmaz zira zihinsel olarak bu turnuvaya hazır değil gibi. Sol bek noktasında ise ciddi kalite eksikliği mevcut. Sampdoria’da ortalama bir sezon geçiren İvan Strinic ve Dinamo Kiev’den Josip Pivaric o bölgede kullanabileceği 2 isim. İkisinin de turnuva boyunca sıkıntılar çekeceğini düşünüyorum fakat tecrübe faktörüyle Strinic 1 tık daha önce gibi forma için.
Hırvatistan, orta sahalar söz konusu olduğunda turnuvanın en kalitesi yüksek 2-3 ulusundan biri. Ellerinde kullanacağı 6 isimden 5’i Avrupa’nın özel kulüplerinde top koştururken bu merkez yapıdan nasıl bir malzeme çıkacağı konusu takım için fazla önemli. Çünkü farklı rol ve kalıplara girebilecek oyuncu çeşitliliği yok gibi, özellikle defansif beceri konusunda. Ama her türlü Luka Modric ve İvan Rakitic’in yeri garanti. Bu iki ana yapı taşının yanına veyahut önüne Brozovic – Kovacic ikilisinden biri monte edilirse ciddi müdafaa sorunlarıyla karşı karşıya kalacaklar. Bu ikilinin hücumda volüm artırması için mutlak suretle arkasına sigorta rolünde bir oyuncuya ihtiyaç var. Bu isimde yüksek ihtimalle Milan Badelj olacak. Yine de Kovacic ve Brozovic ismini 11’de kullanması muhtemel, benchten de alacağı ilk katkı isim bazında bu ikili olabilir.
4-3-3’ün ileri üçlüsünde belirsizlik hakim olduğunu söylemiştik. 2 hazırlık maçında Kalinic’e göre daha etkili gözüken Andrej Kramaric’i en uçta bir adım önde görmek mümkün. Juventus’ta sol kenarda forveti çiftleyen ve muazzam bir savunma çabası veren Mandzukic’i milli takımda sağ kenarda görebiliriz. Sol kenar içinse 2 aday var; İvan Perisic ve Ante Rebic. Kalite olarak 1 tık üstte olmasına rağmen sahadaki yeri garanti değil Perisic’in. Oyuna kattığı kreatiflik ve mobiliteyle 11’de olmasa bile yoğun süre almasını beklediğim isimlerden Ante Rebic. Onun dışında kanatta yine ceza sahasını dolduran Marko Pjaca’yı hoca rotasyonda kullanabilir.
TAKTiKSEL ANALiZ
Toplu Oyun, Hücum
Hırvat Milli’lerin kağıt üzerinde inanılmaz bir potansiyeli olmasına rağmen işin hücum kısmında turnuva boyunca etkili olabilirler mi? Pek mümkün değil. Çünkü bu takımın neredeyse tek hücum varyasyonu mevcut: Savunmada kazandığı toplarla hızlı çıkışlar. Onun dışında istisnalar haricinde sivrildikleri hücum planları yok gibi. Bu yetersizlik, şampiyona süresince oldukça sorunlu bir yapıyı karşımıza çıkarıyor.
Hırvatların yaptığı en iyi iş geride kompakt kalıp ve oyun alanını daraltıp kazandığı toplarla çıkmak dedik. Bunu savunmada 4-5-1’e geçerek ve merkezi epeyce kalabalıklaştırarak yapma gayretindeler.
Orta alanı kalabalık tutarak kazanılan topun ivmesini artırarak hızlı hücumlarda etkili olmaya çalışıyorlar. Oyun 0-0’ken topu hiç ayağında istemeyen bir ekip olan Hırvatlar, Peru ve Meksika’yla oynadıkları hazırlık karşılaşmalarında %47 ile topa hakim oldu ki bu rakamda maçı uzun süre geride götürdükleri için biraz abartı ve şişirme bir rakam olduğunu belirtelim.
En geriden oyun kurulumunu işin içine kattığımızda ender oynanan pozisyon oyunu Beşiktaş’ın stoperi Domagoj Vida üzerinden kuruluyor ve talimat gereği Vida, genellikle bol bol top yönlendirici barındıran orta sahasını by-pass ederek uzun top yolluyor. Yani Modric, Rakitic, Brozovic ve Kovacic gibi “playmaker” isimleri oyun kurulumunda şaka gibi ama pek kullanmıyorlar. Oyun kurulumunun ve hücum setinin ana amacı topu sol kanada yani İvan Perisic ve Ante Rebic’in forma savaşı vereceği bölgeye sorun yaşamadan aktarabilmek.
Hırvatistan’ın oyun düzenlerinden devam edelim, orta 3’lüden Luka Modric’i biraz daha önde kullanmayı tercih ediyor çünkü tüm takım onun üzerinden oyun paternlerini uygulamaya çalışıyor. Zaman zaman 4-4-2 gibi de gözüktükleri oluyor ve hücumda daha fazla efekt vermesi bekleniyor. Fakat pas oyununu en iyi oynayabilecek takımın pas oyunundan bu kadar uzak oyun planlarıyla oynamaya çalışmasının, topu bu kadar rakibe bırakmanın izahı yok gibi. Oyununu mücadele, kompaktlık üzerine elbette kurabilir Dalic fakat elinizde her mevkiiden alabileceğiniz pas odakları ve istasyonları varsa ister istemez bu oyunu da cilalamak gerekebilir.
Zlatko Dalic, 2 kenarından birine yaratıcı, servis yapabilen, dribblingle adam geçebilen, son çizgiye inebilen bir rol biçerken diğer kenarda forveti çiftleyen ve sürekli ceza sahası koşusu yapma alışkanlığı olan tipte isimler kullanıyor. (Mandzukic – Pjaca) Bu kenar genelde sağ kenar oluyor.
Bu ekibin üretimde sıkıntı çekmesinin bir başka nedeni de, Rakitic ve Modric’in orta sahada hücum anlamında tam olarak özgürleştirilememiş olmaları. Orta 3’lüden Modric ve Rakitic gibi 2 kusursuz top yönlendirici ve karar verici varken oraya bir Kovacic veya bir Brozovic gibi aynı rolde fakat daha alt seviye oyuncu monte etmenin hiçbir faydası yok gibi. Zira Modric-Rakitic-Brozovic üçlüsü hem pas oyununda by-pass ediliyor hemde savunmada çabuk delinmelerine yol açıyor. Bu defonun ortadan kalkması için Dalic’in mutlak suretle Modric-Rakitic ikilisinin arkasına bir pozisyon koruyucu ve top kesici isim koymak zorunda. Bu isimde Milan Badelj’den başkası değil. Hem kompakt savunma takımı olup delinirsen hemde ofansda pasörleri pas geçersen turnuvada tutunmak hiç ama hiç kolay olmuyor.
Topsuz Oyun, Savunma
Hücumda ne kadar kısır olurlarsa olsunlar az önce de söylemiştik, Hırvatistan doğru savunma kaymaları yapabilen, üst düzey adam marke eden ve savunmada çok iyi pozisyon alan bir takım.
Hırvatlara karşı ya rakibin olağanüstü pas ezberinin olması yada uzun ve geniş metrajlı isabetli toplarla çıkabilmesi elzem. Muhafazakar bir savunma prensibine sahip oldukları için merkezi ve cepheyi oldukça iyi savunuyorlar. Doğru kaymalarla ve oluşan geometrik boşlukları doldurmalarıyla kolay kolay oyun kurdurmuyorlar.
Kompakt ve dar bir savunmada önce ilk hat olan orta saha hattını oldukça kalabalık tutmaları gerekiyor. Bunun için kenarlar geri gelerek 4-3-3’den 4-5-1’e geçiş olmakla birlikte santraforun savunmaya yardım etmesi de çok önemli. Çoğu zaman Vida, kesici stoper rolünü üstlenip öne çıkıyor, sol bekin önde kaldığı ve pozisyon kaybettiği sekanslarda solan yakın pozisyon alıyor, Corluka’yla arası açılıyor ve bazen de arkasına adam sızabiliyor. Bu anlamda tüm savunma prensiplerinin Vida üzerinden uygulanmaya çalışıldığını belirtmek gerekir.
Hırvat savunmasının tek eksisi stoperlerin oldukça ağır ve hantal oluşu. Vida için biraz daha iyimser olabiliriz fakat partneri Vedran Corluka’nın bileklerinin cenazelik oluşu savunma çizgisinin epey geride kurulmasını ve öne çıkamamasını tetikliyor. Milan Badelj’in oynaması için bir sebep de aslında bu. Savunma biraz önde yakalanınca cezanın kesilmesi çok da zor değil.
Savunmanın önünde Modric ve Rakitic’in arkasına bir sigorta rolünde bulunmasını beklediğim önlibero Milan Badelj’in takım müdafaasına verdiği katkıya göz atalım. Aşağıdaki görseller Milan Badelj’in oynamadığı ve süre almadığı dakikalardan alındı. Geride olan savunma çizgisiyle orta alan arasındaki boşluğa dikkat. Badelj eğer böyle bir senaryoda süre alırsa bu oluşan tehlikeli geometrik boşluğu doldurmakla görevli.
Takip Edilebilecek İsimler
Ante Rebic: Sezonu kiralık olarak Eintracht Frankfurt’da geçiren Fiorentina’dan Ante Rebic, bu yaz 2 milyon euroluk satın alma opsiyonunun kullanımıyla bonservisi Frankfurt’a geçti. Sezonu 9 gol 3 asistle tamamlayan oyuncu, Bundesliga’daki takımının başarısında en önemli etkiye sahip 2-3 oyuncudan biri ve Bayern Munih’e transfer olması gündemde. İvan Perisic’le forma rekabetine girecek olan Rebic, bu savaşı kazanırsa çok şaşırmamak gerekiyor.
Sime Vrsaljko: Bu sezon Simeone tornasında Atletico’yla harika bir sezon geçiren sağ bek, oyunun hem hücum hemde savunma kısmında %100 kapasiteyle oynaması ve oldukça tempolu görüntüsüyle Hırvatların en önemli 3-4 silahından biri konumunda. Maç kaçırması beklenmeyen oyuncunun “crossing” ve teknik becerileriyle turnuvada fark yaratabilecek bir isim olması muhtemel.
Andrej Kramaric: Hoffenheim ile önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi’nde oynama hakkını elde eden santraforun en önemli özelliği pas oyununa ve takım savunmasına kolaylıkla entegre oluşu. Aynı zamanda bu sezon repertuarına orta alanda oynama kabiliyetini de kazandırdı ve fiziğine oranla standart üstü bir mobiliteye sahip. Dikkat çekebilir.
Sonuç
Yaş ortalaması 27,7 olan Hırvatlar, hazırlık maçlarında hiç iyi sinyaller vermemişti fakat yine de kağıt üzerinde çok özel oyunculardan kurulu olduğu bir gerçek. D Grubu’nda Arjantin, İzlanda ve Nijerya’yla karşılaşacak olan mavi kırmızılıların gruptan çıkma şanslarının zoraki de olsa olduğunu fakat bunun hiç kolay olmayacağını düşünüyorum. Çıkamazlarsa şaşırtmazlar muhtemelen. Çıkarlarsa da bir sonraki turda kuvvetle muhtemel elenmeleri kesin gibi. Oynadıklarından çok daha fazlasını vadediyorlar fakat bu vadedileni pek de hakettikleri söylenemez.