Doğum Tarihi: 04.06.1985 (30 yaşında)
Pozisyon: Sol Açık, Forvet
Geldiği Takım: Arsenal
Ülkesi: Almanya
Değeri: 7,500,000 €
Bonservis Ücreti : 2,500,000 €
2011 yılından bu yana Lukas Podolski’yi Türkiye’ye getirmek için çeşitli hamlelerde bulunan Galatasaray sonunda bunu başardı ve 125 kez Alman Milli Takımı formasını giymiş bir oyuncuyu transfer etmiş oldu. Sadece Alman Milli Takımı’nda 125 maç oynamak dahi bir futbolcu için önemli referansken Podolski’nin kariyerinde Bayern Münih, Arsenal ve Inter gibi kulüpler de mevcut.
Elbette Lukas Podolski’nin yaptıkları üzerinden gitmeye gerek yok, dünya futbolunu kıyısından takip eden kişiler dahi Podolski hakkında fikre sahip; önemli olan nokta Podolski’nin Galatasaray’da nasıl kullanılacağı ve ne kadar faydalı olabileceği…
2011 senesinde de (2009’da Bayern’den Köln’e dönmüştü) Galatasaray’ın gündeminde olması ve bu tarihten 1 yıl sonra Köln’den Arsenal’e transfer yapabilmesi Podolski’nin kariyerinde zaman zaman iniş-çıkışlar olduğunu net olarak ortaya koyuyor. Ancak bu duruma rağmen Alman Milli Takımı’nda sürekli oynaması, takımlarında fizik olarak hep hazır durumda olması ve bulduğu pozisyonları büyük bir yüzdeyle gole dönüştürmesi her zaman tercih edilir bir oyuncu olmasının ana sebepleriydi.
Podolski’nin Almanya’da Türkleri tanıyarak bilerek büyümesi önemli… Çok sayıda Türk arkadaşı olması, Türk kültürünü bilmesi ciddi artı… Ancak bu artılar saha içine nasıl yansıyacak, Podolski’nin Galatasaray’da saha içindeki rolü ne olacak? Transfer şaşaası geçtikten sonra asıl ilgilenilmesi gereken nokta tam olarak burası… Hamza Hamzaoğlu’nun, Burak Yılmaz’ın önde oynadığı ve onu Sneijder-Yasin’le desteklediği anlayıştan vazgeçme ihtimali oldukça zayıf, üstelik çifte kupa alınmışken. Dolayısıyla Podolski, geçen sezonun ikinci yarısında Yasin Öztekin’in oynadığı sol forvet pozisyonunda yer alacak. Bu durum Galatasaray’ın gole daha yakın olması açısından önemli çünkü ne Sneijder ne de Yasin kaleye yakın oynayan oyuncular değil. Burak Yılmaz’ın yükünü hafifletecek olması ve Sneijder’le oyun içinde yapacağı alış verişlerle rakip savunmayı delme ihtimalinin oldukça yüksek oluşu Podolski’nin Galatasaray hücumu için değerini artıran noktalar olacak. Gol vuruşlarındaki ustalığını burada da göstermesi ve özellikle Galatasaray baskısında geçecek olan Türk Telekom Arena’daki maçlarda fazla gol bulması kuvvetle muhtemel.
Takım oyunu açısından düşünüldüğünde, Podolski transferinden sonra Galatasaray kadrosu için can alıcı hale gelen 3 mevki var: Podolski’nin arkasında oynayacak olan sol bek, takımın dengesini kurma noktasında diğer kanatta olacak sağ açık ve ön libero. Podolski teknik ve bitirici bir oyuncu olsa da oyun içinde çok çalışkan, sürekli savunmaya gelip-giden, kendi arkasındaki savunucuya müthiş yardım eden bir futbolcu değil. Bu konuda çok kötü olduğu da söylenemez elbette ama her durumda Alex Telles veya Lionel Carole ile yakalayacağı uyum büyük önem taşıyacak. Çünkü kanattan ziyade forvet gibi oynayan çizgi oyuncuları arkalarındaki bek için oyun içinde ciddi sorunlar oluşturup o bek oyuncusunun çok kötü görünmesine yol açabiliyor.
Orta saha dengesi anlamında ise, Podolski’yle birlikte yine daha hücumcu olarak oynayacak olan Sneijder’i dengeleyebilmek için arkalarında sağ açık ve 2 ön liberonun oluşturacağı blok çok büyük önem taşıyor. Burada Selçuk İnan ve kalırsa Felipe Melo’nun 4 yıllık bir uyumu söz konusu. Özellikle Melo’nun, veya yeni gelebilecek ön liberonun, sol bek tarafına yakın oynayarak daha boş kalması muhtemel olan o noktayı kapatması gerekmekte. Sağ açıkta oynayacak oyuncunun ise Emre Çolak, Yasin Öztekin, Bruma gibi isimlerden farklı olarak savunma yönü ön planda bir oyuncu olması büyük önem arz edebilir. Bu mevki için savunma yönü güçlü, adam eksiltebilen ve Podolski-Burak Yılmaz ikilisine isabetli ortalar yapabilecek bir oyuncu ihtiyacı ortaya çıkabilir. Bu tanımlamayla akla hemen Hamit Altıntop’un Schalke-Bayern Münih dönemleri geliyor ama Hamit tarz olarak o günlerden çok farklı bir konumda. Sakatlıklardan sonra daha az dakika alan, çok fazla dripling yapmayan bir oyuncuya dönüştüğünden o bölgede bir ihtiyaç olabilir. Chelsea’den Juan Cuadrado’nun günümüzde en belirgin örneği olduğu bu rol için Freiburg takımından Hoffenheim’a 3,800,000 € gibi oldukça makul bir bedelle transfer olan Jonathan Schmid, Galatasaray adına ciddi bir seçenek olabilirdi. Yine, Shakhtar Donetsk’ten ayrılan ve bonservisi elinde olan Ilsinho da senelerce bu özellikleriyle Avrupa futbolunda yer almış bir oyuncu… Hem savunma yönü güçlü hem de dripling ve iyi orta yapabilen oyuncular çok bulunmadığından, bu bölge için fazla bir alternatif olmadığı rahatlıkla söylenebilir.
Lukas Podolski transferinin Galatasaray’a Şampiyonlar Ligi için katacağı kalite ve oyunun ağırlık merkezini rakip kaleye yaklaştırması açısından çok olumlu dönüşleri olacağını kestirmek zor değil. Wesley Sneijder gibi Şampiyonlar Ligi’nin ve üst düzey maçların havasını çok iyi bilen bir oyuncunun daha takıma eklemlenmesi, Galatasaray kadrosunun geri kalanının özgüveni açısından da oldukça önemli bir hamle olacaktır. Bunlar Lukas Podolski’nin Joachim Löw’ün dikkatini çekme ve EURO 2016’da Fransa’da olma tutkusuyla birleştirilebilirse kendisinin oldukça renkli bir Galatasaray kariyeri olacağı öngörülebilir.