Spor Toto Süper Lig’de 2016-2017 sezonunu şampiyon tamamlayarak UEFA Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamasını oynamaya hak kazanan Beşiktaş’ın, gruptaki rakiplerinden RB Leipzig’i sizler için analiz ettik.

 

Genel Bilgiler ve Önceki Yıllar

Almanya’nın en çok nefret edilen takımı ünvanına sahip olan Leipzig’in geçmişi uzun olmasa da hem yerel çapta hem de dünya genelinde spor medyasında neden olduğu tartışmalarla ve elbette yakaladığı başarıyla kendisinden söz ettirmeyi kısa sürede başardı. 2009 yılına kadar SSV Markranstädt adında Leipzig şehrinin yer aldığı Saksonya eyaleti sakinlerinin dahi ismini sıklıkla duymadığı bir takım olarak Almanya 5. liginde mücadele eden takım, Avusturyalı ünlü enerji içeceği firması Red Bull’un kulüp hisselerinin %49’unu satın almasıyla isim, renk ve forma değiştirerek (Almanya Bundesliga’nın katı kuralları uyarınca) Rasenballsport Leipzig adını aldı.

Rasenballsport Almanca’da “çim topu sporu” anlamına gelen ve Bundesliga kuralları gereğince takım adının önüne sponsor ismi alınamaması nedeniyle sponsor firmanın ismini çağrıştırması amacıyla takım adına eklenen (RB Leipzig) bir kelime. Yine Bundesliga kuralları gereğince hiçbir sponsor firma bir takımın hisselerinin %49’undan fazlasına sahip olamaz. Bu kuralın amacı, büyük yatırımcıların bir anda ülke futbolunun dengesini yüklü sıcak parayla değiştirmemesini ve taraftarların her şartta kulübün %51’ine sahip olarak takımları üzerinde söz sahibi olmalarını sağlamaktı. Bu kural, aynı zamanda Almanya futbol kültürünün en belirgin örneği konumunda.

RB Leipzig’in en nefret edilen takım ünvanına sahip olmasının esas çıkış noktası da burası. Zira RB Leipzig, kağıt üzerinde kurallara uyarak hareket etse de kuralın amacını ve Alman futbol kültüründeki taraftar odaklı sahiplenme ilkesini yerle bir eden bir yönetime sahip. Örneğin Borussia Dortmund kulübünde kulüp üyeliği yıllık ortalama 70€ iken bu miktar RB Leipzig tarafında “gold üyelik” adını verikleri üyelik sisteminde 1.000€ dolaylarında ve söz konusu üyelik sisteminde üyenin kulüpte oy hakkı bulunmuyor. Bu nedenle oy verme hakkına sahip yaklaşık 139.000 üyesi olan Borussia Dortmund’a karşı RB Leipzig’in oy kullanma hakkına sahip üye sayısı 17 ve bu üyelerin çoğunluğu Red Bull şirketi çalışanları ve yöneticilerinden oluşuyor. Bu durum, (benim düşünceme göre haklı olarak) birçok tepkiyi de beraberinde getirdi. En sert tepkiler, kulüp-taraftar ilişkisinin en üst düzeyde yaşandığı Borussia Dortmund ile Saksonya eyaletinin diğer takımı Dynamo Dresden’den geldi. Dortmund CEO’su Watzke “RB Leipzig takımında futbol bir içecek kutusununn menfaatleri için oynanıyor” derken başka bir tartışmanın da fitilini ateşlemiş oldu. Bu tartışma, aşağıda detaylı şekilde bahsedeceğimiz RB Leipzig oyun yapısının ve 23 yaş üstü futbolcu transfer etmeme kuralının, futbol amaçlı değil enerji içeceği kampanyasının reklamı amacıyla oluşturulan bir sistem olmasıyla ilgili. Başka bir deyişle takımın dinamik ve enerjik oyun anlayışı ve Bundesliga’nın en genç takımı ünvanına sahip olması altında yatan asıl nedenin Red Bull enerji içeceği firmasının kurumsal bir projesi olmasından ibaret olduğunu düşünen kesim oldukça fazla. Bunun yanı sıra Dynamo Dresden’in taraftarlarının tepkisi çok daha ağırdı. Geçtiğimiz sezon Almanya kupasında karşı karşıya gelen iki ekibin maçında taraftarlar sahaya kesik boğa kafası (Red Bull markasına ithafen) fırlattı ve bu nedenle kulüp, 60.000 € para cezası ile 1 maç tribün kapatma cezasına çarptırıldı.

Saha dışı tartışmalar bir kenarda dursun, sportif açıdan bakıldığında RB Leipzig, “kurulduğu” 2009 yılından bu yana oldukça başarılı bir grafik yakaladı. 2009-2010 sezonunda Almanya 5. ligini 22 puan farkla şampiyon kapatan Leipzig, 2010-2011 sezonuna birçok yeni transferle başladı. Transferlerin ortak noktasıysa hemen hemen tamamının genç oyunculardan oluşmasıydı. Takımın teknik direktörlüğüne de 37 yaşındaki Tomas Oral’ı getiren RB Leipzig, 5. ligdeki başarısını tekrarlayamadı ve sezonu liderin 18 puan gerisinde 4. sırada tamamladı. 2011-2012 sezonunda bir kez daha teknik direktör değişikliğine giden RB Leipzig, genç ağırlıklı transferlere de devam etti (ki bu transferlerin arasında günümüzde Türkiye 3. Lig takımlarından Sancaktepespor forması giyen Umut Koçin de yer almaktaydı) ancak bir önceki sezona göre daha fazla ışık verseler de sezonu son haftalarda yaşadıkları puan kayıplarıyla liderin 4 puan gerisinde 3. sırada tamamladılar ve 3. Lig’e çıkamadılar. 2012 yılı, RB Leipzig projesinin gerçek anlamda başladığı yıl olarak kabul edilebilir zira benzer bir projeyi Hoffenheim ile başarıya ulaştıran Ralf Rangnick, 2012 yılı Temmuz ayında Sportif Direktör unvanıyla takımın başına getirildi. Rangnick, takıma gelir gelmez Stuttgart’tan tanıdığı Alexander Zorniger’i teknik direktör olarak seçti ve Ralf Rangnick yönetiminde geçirilen transfer dönemi sonrasında (bu dönemde kadroya dahil edilen Dominik Kaiser halen RB Leipzig forması giymektedir ve kulübün ilk sembol oyuncusu olma yolunda ilerlemektedir) 4.Lig’i namağlup şampiyon kapatarak 3. Lig’e çıkmaya hak kazandılar. 2013-2014 sezonuna Kimmich, Demme, Poulsen gibi transferlerle giriş yapan Leipzig ekibi ligi lider Heidenheim ile eşit puanda ikinci sırada tamamlayarak 2. Bundesliga’ya yükselmeye hak kazandı. Forsberg, Klostermann gibi günümüzde de RB Leipzig forması giyen ve bugün oynanan futbolun temellerinin atılmasını sağlayan transferlerle sezona başlayan ekip, oldukça dengesiz geçen sezonun ardından ligi 5. sırada tamamladı. 2. Bundesliga’nın kalitesi Leipzig ekibi için bir gömlek yukarıdaydı ve Rangnick tarafından teknik direktörlüğe getirilen Zorniger, kötü geçen sezonda Şubat ayında görevden alınmış ve sezon geçici olarak genç takım antrenörüyle tamamlanmıştı. Bu gelişmelerin ardından 2. Ligin sertliğini ve oyun anlayışını bilen Ralf Rangnick pek de hevesli olmasa da projeyi başarıya ulaştırmak amacıyla 2015-2016 sezonu başında teknik direktörlük koltuğuna oturdu ve 5’i günümüz RB Leipzig kadrosunun temelini oluşturan 10 transferle sezona başladı. Freiburg ile birlikte açık ara ligin en iyi futbol oynayan iki ekibinden biri olan Leipzig ekibi sezonu Freiburg’un arkasında ikinci sırada tamamladı ve 2009 yılında başlayan yolculuk 2016 yazında Almanya’nın futboldaki en üst seviye ligine kadar uzanmıştı. 2016-2017 sezonu başında, zaten isteksizce geldiği teknik direktörlük pozisyonundan ayrılan Rangnick, bu pozisyon için Tuchel, Weinzierl ve Hasenhüttl’ı gözüne kestirmişti. Tuchel ve Weinzierl ile yapılan görüşmelerden sonuç alınamayınca, bir önceki sezon FC Ingolstadt’da ligin açık ara en kötü kadrosuyla oldukça pozitif işler yapan Hasenhüttl takımın başına getirildi. Bu değişimin ardından geçtiğimiz sezon Bundesliga’ya fırtına gibi bir giriş yapan ve 14. haftaya kadar yenilgi yüzü görmeyen Leipzig, sezonu da ikinci sırada tamamlayarak belki de planlananın da ötesinde bir başarıyla doğrudan Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkını elde etti.

Bu sezon lige istediği gibi giriş yapamayan ve ligde oynadığı 6 maçta 3 galibiyet 2 mağlubiyet 1 de beraberlik elde eden Kırmızı-Beyazlı ekip, tarihindeki ilk Şampiyonlar Ligi maçında da evinde konuk ettiği Monaco ile 1-1 berabere kaldı.

RB Leipzig maçlarını (Dünyada aynı isimle Amerika, Avusturya ve Almanya olmak üzere 3 yerde daha bulunan) Red Bull Arena’da oynamaktadır. 42.959 seyirci kapasiteli statta 40,912 seyirci ortalamasıyla oynayan Alman ekibi geçtiğimiz sezon evinde oynadığı 17 lig maçında 12 galibiyet 2 beraberlik 3 mağlubiyet elde etmişti.

 

Son Maçlar ve Kadro

Ralf Rangnick’in takımın başına geldiği 2015-2016 sezonundan günümüze klasik 4-4-2 düzenini benimseyen RB Leipzig, kadro düzenini büyük oranda oturtmuş bir takım. Geçtiğimiz sezon nispeten dar bir rotasyonla oynayan ve büyük oranda 12-13 oyunculuk bir havuzdan yararlanan Hasenhüttl’ın elinde bu sezon çok daha geniş bir kadro var. Öyle ki, bu sezon Bundesliga’da henüz 6 maç geride kalmasına rağmen şimdiden tam 21 farklı oyuncuya sahada görev verdi bile. Bu durum, RB Leipzig için avantaj mı yoksa dezavantaj mı yaratacak bilinmez zira 2 senedir oyun anlayışını büyük oranda ezberlemiş kemik bir kadroyla ve “favori gösterilmeyen” bir takım olarak mücadele ederken bu sezon bir anda geniş bir oyuncu havuzuna sahip, birçok maçın favorisi olarak gösterilen ve en önemlisi Avrupa futbolunun zirvesinde mücadele eden bir takıma büründüler. Gerek Hasenhüttl’ın gerekse takımdaki oyuncuların bu yeni duruma ne derece uyum sağlayacağı birçok Avrupalı futbolseverin merak konusu olmuş durumda. Sezonun ilk maçında Schalke ile deplasmanda karşılaşan ve büyük bir bölümünde baskı kurduğu maçtan kontra ataktan yediği gollerle 2-0 mağlup ayrılan Leipzig ekibi daha sonra ligde arka arkaya oynadığı 2 maçta Freiburg ve Hamburg’u üstün bir oyunla yenince ilk maçın skoru sonrası oluşan soru işaretlerini yok etmiş oldu. Üst üste aldığı iki galibiyetin ardından 3 gün arayla oynadığı Monaco, M’Gladbach, Augsburg maçlarından 2 beraberlik 1 mağlubiyetle ayrıldı ve teknik direktör Hasenhüttl fikstür sıkışıklığına ilişkin şikayetlerini de bu fikstürün ardından dile getirdi. Hayalkırıklığı yaşatan sonuçlara bir de Naby Keita’nın 2-2 sonuçlanan Gladbach maçında gördüğü kırmızı kart eklenince takım sorunlu bir sürece girdi ve bu nedenle galibiyetsiz geçirilen 3 maçın ardından Beşiktaş karşılaşması öncesinde Cumartesi günü oynanan E. Frankfurt maçı özgüven anlamında hayati bir önem taşıyordu. Son derece tempolu ve dinamik bir 60 dakikanın ardından fiziksel olarak yavaş yavaş düşmeye başlayan Saksonya ekibi, bu sezon 5 maçta yalnızca 3 gol atabilen E. Frankfurt’a karşı ciddi pozisyonlar vermeye başladı ve 77. dakikada fark bire indi ancak Frankfurt maçın kalanında gol bulamayınca RB Leipzig tarihinin ikinci Şampiyonlar Ligi maçı öncesi derin bir nefes almış oldu.

RB Leipzig’in UEFA’ya bildirdiği Şampiyonlar Ligi kadrosu şu şekilde:

Kaleci: Yvon Mvogo*, Peter Gulacsi

Defans: Willi Orban, Dayot Upamecano, Ibrahima Konate*, Lukas Klostermann, Benno Schmitz, Marcel Halstenberg, Marvin Compper, Kilian Senkbeil, Marc Dauter, Mert Yılmaz, Dominic Minz

Orta Saha: Bernardo, Marcel Sabitzer, Naby Keita, Emil Forsberg, Stefan Ilsanker, Bruma*, Dominik Kaiser, Konrad Laimer*, Diego Demme, Kevin Kampl*

Forvet: Yussuf Poulsen, Timo Werner, Jean-Kevin Augustin*

*Yeni Transfer

 

Muhtemel Formasyon ve Detaylı Kadro Analizi

Yukarıda da bahsettiğim gibi Ralph Hasenhüttl, geçtiğimiz sezonlarda Ingolstadt ve RB Leipzig takımlarında dar bir rotasyonla ve az sayıdaki oyuncu havuzundan yararlanarak Bundesliga’da adından söz ettirmeyi başarmıştı ancak şimdi, hem hedefler hem de takımdaki yetenekli, kaliteli oyuncu sayısı geçtiğimiz dönemlere oranla önemli ölçüde arttı. Takımın geçtiğimiz sezonda gösterdiği performans, Şampiyonlar Ligi’ni de takımın hedeflerinden biri haline getirdi ve bu amaçla önemli transferler yapıldı. Rangnick’in teknik direktörlük kariyerinin özeti niteliğindeki 4-4-2 sisteminin bozulmayacağı kesin ancak rotasyona uğrayabilecek mevkiler hala tam anlamıyla tahmin edilebilir değil. Şöyle ki, oldukça zayıf bir rakibe karşı oynanan Almanya Kupası maçını saymazsak RB Leipzig, Bundesliga ve Şampiyonlar Ligi’nde bu sezon çıktığı 7 maçın hiçbirinde aynı ilk 11 ile sahaya çıkmadı. Tabii bunda Keita’nın 3 maç ceza almasına neden olan kırmızı kartının da etkisi var ancak yine de yalnızca orta sahanın ortası değil, kanatlar, forvet, defans ve hatta kaleci pozisyonunda rotasyona başvuruluyor ve bu durum RB Leipzig takımının son 2 seneki alışkanlığına son derece aykırı. Bu nedenle Beşiktaş maçına çıkacak kadroyu kestirmek oldukça güç olsa da Hasenhüttl için en “güvenli” seçenek bu oyunu bilen ve benimseyen oyuncularla oynamak olacaktır.

Kalede 2 senedir olduğu gibi Macar kaleci Gulacsi, bir maçlığına Mvogo’ya devrettiği kaleyi sezon boyunca bırakmayacaktır. Savunmada kaptan Orban’ın yeri garanti. M’Gladbach maçında o da rotasyonun kurbanlarından olsa da o maç hariç tüm lig ve Avrupa maçlarında 90 dakika sahada kaldı ve takımın en güven veren isimlerinden. Orban’ın yanında 18 yaşındaki Upamecano oynayacaktır zira Hasenhüttl’ın en çok güvendiği isimlerden. Red Bull Salzburg’da oynarken sıklıkla ön liberoda görev alan genç oyuncuyu Hasenhüttl Leipzig’e geldiği günden beri stoper olarak değerlendiriyor ve bu maçta da sahadaki yerini alacaktır. Zaman zaman tecrübesizliğin de neden olduğu sakar hareketleri olsa da yaşına göre çıktığı maç sayısı hiç de az değil ve sahip olduğu fiziksel özellikler rakip forvetler açısından epey korkutucu. Klostermann sağ bekte, Halstenberg de sol bekte enteresan rotasyon tercihleri olmadığı sürece yerlerini alacaktır. Özellikle Klostermann, geçtiğimiz sezonun başında Bundesliga’nın heyecan verici oyuncularından biri olarak gösteriliyordu ancak genç oyuncu sezon başında çapraz bağ sakatlığı yaşadı ve bu nedenle yalnızca 1 maçta forma giyebildi. Bu sezonsa iyi bir hazırlık döneminin ardından formayı kaptı ve takımın güven veren isimlerinden biri haline geldi. Halstenberg ise takımın tecrübeli isimlerinden. İstikrarlı bir şekilde hem 2. Bundesliga hem de Bundesliga seviyesinde rahatlıkla görev alabilen oyuncu, takımda yeri en son değiştirilecek oyunculardan biri. Kaleci ve savunma dörtlüsü zaman zaman rotasyona uğrasa da birbirlerine olan alışkanlıkları düşünülünce en güvenilir seçenek olarak bu şekilde sahada yer alacaktır.

En fazla rotasyonun uygulandığı mevki ise orta saha dörtlüsü. Hiçbir maçta aynı orta saha dörtlüsüyle sahada yer almayan RB Leipzig’in bu maç için de hangi tercihi kullanacağını kestirmek zor. Yine de geçen sezonun iki yıldızı Forsberg ve Keita’nın sahada yer alacağını söyleyebiliriz. Sakatlığı nedeniyle Monaco maçında yer alamayan Keita’nın özellikle cezalı olduğu son 2 Bundesliga maçında takımın gösterdiği performans düşünülünce, RB Leipzig’in oynamak istediği oyunun temelini oluşturan oyunculardan biri olduğu kesin. Forsberg de takımdaki lider özellikli oyunculardan ve skora katkı yapma ihtimali en fazla olan 3 oyuncudan biri olarak orta sahanın solundaki yerini alacaktır. Keita’nın yanında Ilsanker, Kampl ve Laimer seçeneklerini de zaman zaman kullansa da Demme, geçen sezon elde edilen başarının en kilit isimlerinden. Orta sahada oldukça güvenilir bir istasyon olması, isabetli pas yüzdesi ve soğukkanlı oyunu, 4-4-2’nin uygulamasında orta ikiliden birisinin sahip olması gereken özelliklerin neredeyse tamamına sahip olmasıyla diğer seçeneklerden bir adım daha ileri çıkıyor. 4’lünün sağının ise Sabitzer’e emanet edileceğini düşünüyorum. Geçtiğimiz sezonu Forsberg – Sabitzer ikilisiyle geçiren ve bu sezon o rotasyona Bruma’yı da dahil eden RB Leipzig’de Bruma, ilk 11’de oynadığı maçlarda henüz beklenen katkıyı verememiş görünüyor. Galatasaray’da oynadığı dönemde de RB Leipzig’in yüksek tempoda prese dayalı ve topu oyalamadan kaleyi düşünen anlayışına kolay uyum sağlayamayacağının sinyallerini veren Bruma yerine yine en güvenilir seçenek Sabitzer olacaktır.

İleri uçta en az rotasyona maruz kalan Timo Werner tahtaya adı ilk yazılan isim. Geçtiğimiz sezon başında Stuttgart’ta çok genç yaştan itibaren sürekli süre almasına ve geleceğin en önemli yıldız adaylarından gösterilmesine rağmen bir türlü gol sayısını istenen seviyeye çekemeyen bir oyuncu olarak 10 milyon € karşılığında takıma katılan ancak ilk sezonunda Bundesliga’da 21 gollük performans gösteren Werner, şimdiden dünyanın en büyük kulüpleriyle adı anılan bir golcü haline geldi ve takımının kuşkusuz en büyük silahı. Hızı, savunma arkası koşuları, vuruş kalitesi, bitirici özelliği ve pozisyon bilgisiyle genç yaşına rağmen dört dörtlük bir santrfor haline geliyor. Werner’in forvetteki partneri olmak için “pozisyon oyuncusu” Poulsen ile, “yetenekli oyuncu” Augustin kıyasıya bir yarış içerisinde. Takımın 4-4-2 formasyonunun en çalışkan isimlerinden Poulsen, yetenek olarak bir forvet oyuncusu için yetersiz görünse de fiziksel özellikleri ve yüksek pozisyon bilgisiyle son 2 sezondaki oyunun gizli kahramanlarından. Buna karşın takıma çok çabuk adapte olan Fransız genç Augustin, şimdiden oynadığı 6 maçta 2 gol 3 asistlik katkı vermiş durumda. Forvet pozisyonunda tabela katkısının önemi düşünüldüğünde Augustin, Poulsen’in bir adım önünde gibi görünüyor.

 

 

Taktiksel Analiz (Hücum)

RB Leipzig hücumunu anlatmak için kullanılması gereken kelimeler kesinlikle tempo ve dinamizm. Bu denli enerjiye dayalı oyun yapısının sponsor firma tarafından uygulanan bir projeyle de ilişkilendirildiğinden yukarıda bahsetmiştim. Her ne olursa olsun, 24,3 yaş ortalamasıyla Bundesliga’nın en genç ikinci kadrosuna sahip olan RB Leipzig (Wolfsburg 24,1) genç ve temposu yüksek oyuncuları kadrosunda barındırarak bir oyun felsefesi belirlemiş durumda. Wolfsburg’un aksine 18 kişilik maç kadrosunda 29 yaşın üzerinde oyuncuya yer vermeyen RB Leipzig (zaman zaman 32 yaşındaki stoper Compper dahil olabiliyor) için bu stratejinin temel hareket noktası sahanın her yerinde baskı. RB Leipzig’in 4-4-2’sinde oyuncular kolektif bir şekilde hareket ederek özellikle 2. bölgede yoğun bir baskı uyguluyor ve topla fazla zaman kaybetmeksizin kaleye gitmeyi amaçlıyor. Anlatılan bu oyun planında şüphesiz 3 oyuncu tipine ihtiyaç var; topa 90 dakika boyunca baskı yapabilen ve top kapma becerisine sahip oyuncular, kazanılan topu en hızlı şekilde 3. bölgede pozisyon alan iki forvetten birisine ulaştıran oyuncu ve kazanılan toplara hareketlenebilen hızlı, savunma arkasına sarkabilen ve son vuruşu becerisi olan forvetler. Bu şekilde düşünüldüğünde ilk amaç olan ikinci bölge baskısıyla topun bir an önce kazanılması işlemi takım olarak hareket edilmesiyle sağlanıyor. Aşağıdaki görselde görüldüğü üzere Leipzig ekibi topu olabildiğince dar bir alana sıkıştırıyor ve rakibinin topu hücuma çıkarken kaptırmasını ve dengesiz yakalanmasını amaçlıyor.

RB Leipzig tarafından gelişigüzel uzaklaştırılan bir top, kırmızı daire içerisindeki E. Frankfurtlu oyuncu tarafından karşılanıyor ve topun düştüğü yerdeki E. Frankfurtlu oyuncuya 4 oyuncu birden vakit kaybetmeksizin baskı yapıyor.

Pozisyonun devamında baskı karşısında oyuncu topu kalecisine gönderiyor ve görüldüğü gibi Timo Werner top kalecideyken dahi baskıya devam ediyor. Baskı karşısında kaleci Hradecky topu gerektiği gibi uzaklaştıramıyor.

Hradecky’nin istediği gibi uzaklaştıramadığı topu yukarıda görüldüğü üzere Sabitzer takip ediyor ve aynı karede Leipzig oyuncularının topun düşebileceği alanda oluşturdukları dörtgeni de rahatlıkla görebilirsiniz. Pozisyonun devamında uzaklaştırılamayan bu topa baskı yapan Sabitzer topu kapıyor ve pozisyon golle sonuçlanıyor.

Bu noktada en kilit oyuncu olarak Naby Keita karşımıza çıkıyor maç başına 3.8 gibi oldukça yüksek bir top çalma ortalamasıyla mücadele eden genç futbolcu, RB Leipzig takımının oyununun %50’sini temsil ediyor desek yanlış olmaz. Zira birazdan bahsedeceğimiz şekilde topun kazanılmasından sonraki aşamada da yine kilit oyuncu olarak Keita ile karşılaşacağız. Top kapma istatisitğine dönersek bu rakamların gösterdiği bir diğer hücum özelliği, takımda defansif orta saha görevini üstlenen Demme ile içeri kat eden kanat oyuncusu pozisyonundaki Sabitzer’in top kapma istatistiklerinin aynı olması (2,0). Buradan da anlaşılacağı üzere Leipzig ekibinin hücumu, takım halinde özellikle rakip orta sahası üzerine baskı uygulayarak rakip orta saha oyuncusunun pas opsiyonlarını kısıtlayıp ya top kaybı yapmasını ya da gelişigüzel bir şekilde topu uzaklaştırmasını sağlamayı amaçlıyor. 

İlk aşamanın tamamlanmasının ardından “geçiş hücumu” olarak günümüzde sıkça dillendirilen hücum oyunu başlıyor. Topun kazanıldığı an, RB Leipzig için golden hemen önceki birkaç saniyeyi ifade ediyor. Kapılan bu top genellikle kilit pası atması için Naby Keita ile buluşturuluyor ve Keita da top kazanıldığı an 4-2-4 benzeri bir pozisyon alan takım düzeninde Forsberg, Werner, Augustin veya Sabitzer seçeneklerinden birisine en kısa sürede topu iletmeyi amaçlıyor. Öndeki bu 4’lü o kadar hareketli ki aşağıdaki görselde de görülceği üzere maç sonunda ortaya çıkan ortalama pozisyonde genellikle 4 oyuncunun 3ü veya tamamı üst üste binmiş şekilde görünüyor. Buradaki esas neden, kanat oyuncuları Forsber ve Sabitzer’in ceza sahası içerisine kat ederek, forvet oyuncuları Werner ve Augustin’in de kanatlara deplase olarak oynayabilecek beceriye sahip olması. Öyle ki; Saksonya ekibini ilk defa izleyen birisi için Augustin’i kanat, Sabitzer’i forvet oyuncusu zannetmek olağan bir durum olacaktır. Bunun yanı sıra Keita’nın oynamadığı yahut formsuz olduğu maçlarda kilidi açacak bir diğer isim şüphesiz Forsberg. Maç başına 2.6 kilit pas istatistiğiyle takımında bu alanda lider olan Forsberg bu özelliğini genellikle çizgiden aldığı toplarla içeri hareketlendikten sonra ceza sahasına gönderdiği toplarla öne çıkartıyor.

Takımın bu sezon Bundesliga’daki ilk maçının sonunda oluşan pozisyon bu şekildeydi. Yukarıdaki muhtemek kadro ile mücadele edilen maçta görüldüğü Üzere Forsberg, Werner ve Augustin üst üste binmiş durumdalar. 7 numaralı Sabitzer ise daha geride orta sahada baskı yapma görevini üstlenmiş durumda.

 

Geçtiğimiz sezonun ilk maçında ise RB Leipzig’in Hoffenheim karşısındaki dizilişi maç sonunda soldaki gibi ortaya çıkmıştı. Burada görüleceği üzere Forsberg yerine Kaiser’in görev aldığı maçta Sabitzer, Kaiser, Werner ve Poulsen yan yana pozisyon almış durumda. Bu görsele ilişkin olarak küçük bir not eklemek gerekirse Gulacsi ile 1.93’lük Poulsen arasındaki çizgiye dikkat çekmek gerekiyor. Naby Keita’nın oynamadığı maçta Leipzig ekibi Poulsen’e oynadığı uzun toplar ve onun topu indirdiği bölgede çoğalarak pozisyon üretme seçeneğini de kullanabiliyor.

Hücumun son aşaması 2. bölgeden 3. bölgeye doğrudan gönderilen topa hareketlenme ve ceza sahası içerisinde bitirici vuruşu yapmaktan ibaret. Bu noktada Stuttgart günlerinden itibaren hızıyla ön plana çıksa da tam anlamıyla bir santrfor olup olamayacağına kuşkuyla bakılan Werner’in gelişimi takdire şayan. Werner, özellikle RB Leipzig’in taktiksel sistemini öylesine benimsedi ki geçtiğimiz sezon Bundesliga’da 21 gole imza atarak kuşkuları tamamıyla ortadan kaldırdı. Werner’in güçlü olduğu yanları, RB Leipzig’in santrforunda aradığı özelliklerle birebir uyuştu; hız, dinamizm, rakip savunmaya baskı ve bitiricilik. Aşağıdaki görsel, Werner’in yeteneklerini net bir biçimde ortaya koyuyor. 

 

 

Kendi ceza sahasında 10 kişiyle rakip korneri karşılayan RB Leipzig’de top gelişigüzel şekilde uzaklaştırılıyor.

İleride tek başına bekleyen Werner, gelişigüzel gönderilen bu topa hareketleniyor ve iki Hamburglu oyuncunun arasından topa ilk dokunan isim olmayı başarıyor.

Pozisyonun sonunda oluşan görüntü bu şekilde. Yalnızca hızını kullanarak her iki oyuncunun da onu kovalarken yere düşmesine neden olan atikliği, ceza sahasında bitirici özelliğiyle birleşiyor ve maç 2-0’a geliyor.

 

Savunma

RB Leipzig’in savunma pozisyonundan aslında yukarıda hücum sistemini anlatırken detaylı olarak bahsettik zira RB Leipzig savunması ile hücumu arasındaki geçiş birbiriyle o denli bağlantılı ve topun kazanılması anı ile atağın bitirilme anı arasındaki süre o kadar kısa ki birinden bahsetmeden ötekini anlatmak neredeyse imkansız. Alman ekibi maç içerisinde zaman zaman temposunda düşüş yaşayabiliyor. Özellikle bu sezon, geçtiğimiz sezondaki inanılmaz başlangıcı tekrarlayamamasındaki esas neden olarak bu tempo eksikliğini, bu eksikliğin başlıca nedeni olarak da sık rotasyon tercihini öne çıkartmak gerek. Birlikte oynama alışkanlığı, sözü geçen savunma sistemi için olmazsa olmaz denecek boyutta çünkü dar alanda birbirlerine bağlıymış gibi hareket eden oyuncuların kolektif şekilde hareket edemediği her an, rakip açısından büyük bir boşluğun yakalanması anlamı taşıyor. Bu boşluklar da takımın daha fazla koşmasına ve daha fazla yorulmasına neden oluyor. Henüz 2 gün önce oynanan E. Frankfurt karşısında da 60. dakikada yaşadıkları gözle görülür düşüş, bu konuda ciddi sorunlar yaşadıklarının göstergesi. Böyle düşünüldüğünde, bu sezon hiçbir maça aynı orta saha 4’lüsü ile çıkmadığı düşünüldüğünde RB Leipzig takımının Lig ve Avrupa’da oynadığı 7 maçta yalnızca 3 galibiyet alıp 7 maçın 6’sında kalesinde gol görmesinin nedenleri daha net şekilde ortaya çıkıyor.

 

Yukarıdaki pozisyonda Frankfurt, temposu git gide düşen RB Leipzig karşısında sağ kanattan merkeze doğru uzun bir pas yolluyor. Savunma çizgi halinde ve doğru pozisyon almış bir şekilde atağı savuşturması bekleniyor.

 

Ancak topla buluşan Frankfurtlu oyuncunun topu indirdiği yerde bulunan Frankfurtlu oyuncuya ne Halstenberg ne de Upamecano çabuk davranarak müdahale edemiyor ve içeri çevrilen top gol oluyor.

 

Savunma kurgusu hakkında söylenebilecek bir diğer zaaf, rakip kanat hücumlarını savunmakta sık sık zorluk yaşaması. Forsberg ve Sabitzer’in maç sonu ortaya çıkan pozisyonlarının forvetlerle yan yana olmasının da bir sonucu olarak düşünülebilecek eksiklik, rakip takımların attığı gollerin büyük çoğunluğunun kanat organizasyonlarından gelme sebebini net şekilde açıklıyor. Buna ek olarak rakiplerinin yaptığı atakların yüzdesi incelendiğinde özellikle RB Leipzig’in sol kanadından yapılan atakların oranı %31 iken merkezden yapılan hücumlarda bu oran %22’ye düşüyor. Rakamların da açıkça ortaya koyduğu şekilde RB Leipzig savunmasının sorun yaşayabileceği en önemli hücum tipi kanattan yapılan ataklar. Bu anlamda da Adriano, Caner, Quaresma gibi çizgide oynamayı ve etkili ortalar yapmayı seven isimlerle oynayan temsilcimizin Alman ekibine sorun çıkarma ihtimali yüksek görünüyor. Yukarıda paylaşılan görselde de yine merkezden kanada indirilen bir topta içeri çevrilen topa ceza sahası içerisinde bulunan kaleci dahil 4 RB Leipzigli futbolcu müdahale edemiyor ve top arka direkte gol oluyor.

Son olarak savunmalarında yaşadıkları bir diğer zaaf savunma arkasına atılan toplar. Pozisyon düzeni içerisinde savunma hattı rakibin topla oynadığı alanı daraltmak amacıyla o kadar orta sahaya yaklaşıyor ki hızlı hücum oyuncularına ve savunma arkasına uzun paslarla servis yapabilecek yetenekte oyunculara sahip takımlar RB Leipzig’e ciddi sorunlar yaşattılar. Bunun en net örneği bu sezon kaybedilen iki maç olan Schalke ve Augsburg maçlarında görüldü. Aşağıdaki görsellerde rakiplerin attığı gollerdeki boş alanları rahatlıkla görebilirsiniz. Augsburg maçındaki pozisyonun maçın henüz 4. dakikasında gerçekleştiğini de hatırlatmakta fayda var.

3 kişiyle baskı yapıldığı anda doğru zamanda topu ayağından çıkaran Schalkeli Amine Harit, topu Konoplyanka’nın önündeki büyük boşluğa gönderiyor ve Schalke ikinci golü buluyor.

Benzer bir durum Augsburg maçında da meydana geliyor ve kalabalık şekilde Augsburg yarı sahasında bulunan Leipzig’e karşı hızlı hücuma kalkan Augsburg topu Caiuby’ye gönderiyor, Caiuby tek topla topu kendisine tekrar atılmak üzere geri gönderiyor ve önündeki boşluğa hareketleniyor.

 

Önünde büyük bir boşluk yakalayan Augsburg pozisyonun devamında golü buluyor.

 

Sonuç

Tüm bu anlatılanların ışığında RB Leipzig ekibi güçlü yanlarını, oynadığı oyun felsefesine en uygun tipteki oyuncularla oldukça üst düzeyde ortaya çıkaran ancak henüz elle tutulur bir başarı elde etmemiş bir kadroya ve teknik adama sahip genç bir kulüp. Arka plandaki futbol dehası Ralf Rangnick’in tecrübesi ve sistemiyle gün geçtikçe üzerine koyan ve sahip olduğu sponsor gücüyle transfer piyasasında da önümüzdeki yıllarda ciddi söz sahibi olacak olan kulüp, ilk Avrupa macerasında hem kulüp hem de kadro anlamında çok daha tecrübeli olan temsilcimiz Beşiktaş ile her açıdan ilginç bir karşılaşma oynayacak. Merkezden savunma ve hücum planını öne çıkaran Alman ekibine karşı özellikle son 2 sezonunda hücum sistemini kanat oyuncularına boş alan yaratmak üzerine kuran temsilcimiz arasındaki maç, tam anlamıyla birbirine taban tabana zıt iki takımın mücadelesine sahne olacak. Şampiyonlar Ligi’nin en yaşlı kadrosu (28,5) ile en genç ikinci kadrosunu (24,3) karşı karşıya getirecek mücadelede kesin olan tek şey her iki tarafın da maça hücum anlayışıyla ve kazanma isteğiyle çıkacağı. Bol gollü geçmesini beklediğim maçta temsilcimize başarılar diliyorum.