Asya futbolunun öne çıkan ekollerinden birisi olmasına rağmen Japon futbolunun asıl gelişimi son 30 yılda gerçekleşmiştir. 92 yılında Asya Kupası şampiyonluğu ile başlayan gelişim sürecinin temelinde 80’li yıllarda birçok ülkede yayınlanan Kaptan Tsubasa serisinin tartışılmaz bir yeri vardır. Tsubasa serisi ülke çapında futbol bilinirliğini artırırken, ilerleyen yıllarda Asya futboluna damga vuracak bir jenerasyonun da tohumlarını serpmiş olacaktı. 

Daha sonraki yıllarda 2002 Güney Kore-Japonya ortaklığında düzenlenen Dünya Kupası ile beraber global gelişimini sürdüren Japonya; 2018 Rusya’ya da katılım hakkı elde ederek organizasyonun gediklisi haline gelmiştir. Fransa 98’den itibaren bütün Dünya Kupalarına katılım sağlayan Japonya hakkındaki analizlerimize değinecek olursak…

 

2018 Dünya Kupasına Katılım ve Hazırlanma Süreci

90’lı yıllarla beraber futbolda değişim yaşamaya başlayan Japonya, 1991 yılında ulusal liglerinde profesyonelleşmeye gidileceğini açıkladı. Bununla beraber kıta coğrafyasında düzenlenen organizasyonlara ev sahipliği için talip olarak, o yıllarda hedeflerinin uluslararası organizasyonlar olduğunun da sinyalini vermiş olurlar. 1992 yılında Japonya’da düzenlenen Asya Kupası’nı kaldırarak ilk uluslararası organizasyon zaferini yaşayan Japonya böylelikle futbolda atılım sürecine girmiş olur. 93 yılında profesyonel J. Lig’inin kurulmasıyla birlikte futbola olan ilgi ülke çapında yükselirken; milli takımdan yana beklentiler de yukarılara taşımıştır. Öte yandan yakalanan bu ivmeye rağmen Japonya 94 Amerika biletini Doha Istırabı (Agony of Doha) olarak anılan; 2-2 sona eren Irak maçıyla beraber kaçırmış ve futbol tarihlerindeki ilk Dünya Kupası’na katılım için 4 yıl beklemek zorunda kalmışlardır.

Fransa 98 ile beraber turnuvaya ilk defa katılan Samuraylar, bu turnuvada grup aşamalarında galibiyet yüzü göremeden elendi. Sergilenen güzel futbola rağmen Brezilya ve Hırvatistan maçlarından 1-0’lık skorlarla mağlup ayrılan Japonya, son maçında da Jamaika’ya 2-1 mağlup olarak turnuvaya erken veda etti. 2002 yılında Güney Kore ile birlikte turnuvanın ev sahipliğini üstlenen Asya temsilcisi; Belçika, Rusya ve Tunuslu gruptan 7 puan alarak son 16’ya yükseldi. Hatırlanacağı üzere bu turda Milli Takımımız ile eşleşen Samuraylar Ümit Davala’nın golüne engel olamamış ve son 16 aşamasında turnuvaya veda etmişti. 2010 yılında son 16 başarısını yineleyen Asya temsilcisi katıldığı diğer turnuvalarda ise grup aşamalarında havlu attı. 

Katılımcı ülke sayısının fazlalığı nedeniyle Dünya Kupası’nın Asya temsilcileri ülke puan sıralamasına göre 4 farklı aşamadan geçerek kupaya katılım sağlar. Japonya 2018’e katılım hakkı sağlamak için 2 farklı grup aşamasında boy gösterdi. Asya Elemeleri 2. Turu’ndan itibaren serüvenine start veren Samuraylar bu aşamada Suriye, Singapur, Afganistan ve Kamboçya’nın bulunduğu grupta sadece Singapur ile beraber kalarak gol dahi yemeden 22 puanla grubunu lider tamamlayarak 3. eleme turuna adını yazdırmış oldu. 3. eleme turunda Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Avustralya, Irak ve Tayland’ın bulunduğu grubu 20 puanla lider tamamlayan Japonya böylelikle 2018 Rusya’ya adını doğrudan yazdırmış oldu.

2015’te başlayıp 2017 ağustosunda sona eren Dünya Kupası Asya elemeleri serüveninde takımın başında tanıdık bir isim olan Vahid Halilhodzic vardı. Asya elemelerinde ikinci turda gösterilen ezici performans ve üçüncü turda kıtanın diğer sert takımları olan Suudi Arabistan ve Avustralya’nın önünde grubu lider bitirmek Japonya adına beklenen sonuçlardı. Fakat hazırlık maçlarında gösterilen kötü performans ve Halilhodzic’in oyuncularıyla yaşadığı iletişim problemleri ortaya çıkınca, Japonya Futbol Federasyonu sert bir karar alarak; kupanın başlamasına 2 ay kala Halilhodzic’in yerine Akira Nishino’yi getirdi.

 

Hazırlık Maçları ve Kadro

Turnuvaya bu kadar kısa bir süre kalan teknik direktör değişikliğine giden başka bir ülke aklıma gelmedi. Böylesine radikal bir değişiklikle göreve Nishino’yi getiren federasyon yetkililerine de haliyle Tokyo medyası geniş yer ayırdı. Halilhodzic’in Japonya macerasına mal olan mart ayı performansında; Japonya önce Mali ile berabere kalıp bir sonraki hazırlık maçında da Ukrayna’ya 2-1 mağlup oldu. Yerine gelen Nishino ile çıkılan maçlarda da kötü performansın önüne Nishino de geçemeyerek Gana ve İsviçre müsabakalarından 2-0’lık skorlarla mağlubiyetler sürdü. Bütün olumsuzluklara rağmen hazırlıklarını sürdüren Mavi Samuraylar, kupada oynayacakları ilk maç olan Kolombiya maçını da hesaba katarak Güney Amerika futboluna aşina olabilmek için son hazırlık maçını da Paraguay ile oynadıktan sonra turnuvaya start verecek. Halilhodzic’ten aldığı kadroyu ufak rötuşlarla kupaya hazırlamaya çalışan tecrübeli teknik Nishino’nun açıkladığı 23 kişilik kadroda şu isimler kendine yer buldu;

Kaleci: Eiji Kawashima (Metz), Masaaki Higashiguchi (Gamba Osaka), Kosuke Nakamura (Kashiwa Reysol)

Defans: Yuto Nagatomo (Galatasaray), Tomoaki Makino (Urawa Reds), Wataru Endo (Urawa Reds), Maya Yoshida (Southampton), Hiroki Sakai (Marsilya), Gotoku Sakai (Hamburg), Gen Shoji (Kashima Antlers), Naomichi Ueda (Kashima Antlers)

Orta Saha: Makoto Hasebe (Eintracht Frankfurt), Keisuke Honda (Pachuca), Takashi Inui (Eibar), Shinji Kagawa (Dortmund), Hotaru Yamaguchi (Cerezo Osaka), Genki Haraguchi (Fortuna Dusseldorf), Takashi Usami (Fortuna Dusseldorf), Gaku Shibasaki (Getafe), Ryota Oshima (Kawasaki Frontale)

Forvet: Shinji Okazaki (Leicester), Yuya Osako (Werder Bremen), Yoshinori Muto (Mainz)

 

Muhtemel Formasyon ve Detaylı Kadro Analizi

İki ay kadar kısa bir zaman diliminde takımını turnuvaya hazırlamaya çalışan tecrübeli hoca geride kalan son 2 hazırlık maçında farklı taktikler üzerinde durdu. Gana maçında yoğun eleştirilere maruz kalan 3’lü savunma anlayışı, İsviçre maçında ve raporumu yazdığım sıralarda oynanan Paraguay maçında da yerini 4’lü savunmaya bıraktı. Taktiksel anlamda ideal bir dizilimi kestirmek hocanın takımın başından geçirdiği kısa süre nedeniyle zor olsa da savunma hattının 4’lü yapıda olacağı görüşündeyim. Öte yandan büyük tartışmalara yol açan Halilhodzic’in Japon yıldızları (Kagawa,Honda) kadrodan kesme takıntısını Nishino aşacak gibi duruyor. Ve bunu da taktiksel dizilim üzerinde değişikliğe giderek sağlayacak gibi. Elemelerde izlediğimiz mücadeleci tek forvet sistemi son 2 hazırlık maçında kanatları etkili kullanan 2 hızlı oyuncu ve bu oyuncuları besleyebilecek pas ayaklarına (10 Numara Pozisyonu) dayalı bir hücum sistemine devşirildi gibi. Hoca taktik anlamında hala arayışta demek yanlış olmaz. Bu taktik arayışı haliyle oyuncu seçimini de etkileyecektir. Fakat son 2 hazırlık maçında üzerinde durduğu taktik 4-2-3-1 şeklinde oldu. Hücumcu bekler ve savunmacı diyebileceğimiz fakat ortalama üzeri pas yeteneği olan 2’li orta saha, onun önünde 10 numara ve ileride dar bölgelerde kendini gösterebilecek bir forvet bahsettiğim bu sistemin en çok göze çarpan özellikleri oldu. Kalede tecrübesiyle  Eiji Kawashima’nın oynayacağına kesin gözüyle bakıyorum. Bununla beraber Galatasaray’dan tanıdığımız Yuto Nagatomo 4’lü savunmanın solunda bir sakatlık olmazsa yer alacaktır. Paraguay maçı da dahil olmak üzere Hiroki Sakai son 3 maçta da forma şansı bularak, Hisono’nun bu bölge özelinde en güvendiği oyuncu olduğunu hissettirdi. Tandem ikilisi Japonya’nın zayıf karnı olarak büyük bir soru işaretine gebe. En olası seçenek olan 2’li Tomoaki Makino-Maya Yoshida gibi duruyor. 2’li orta sahada Hasebe-Yamaguchi onların önündeki 4’lü hücum hattında ise Honda-Kagawa-Haraguchi ve Okazaki’yi beklemekteyim. Honda bu taktiksel dizilimde serbest bir 10 numara pozisyon görüntüsü çizerken hucümcu kanat oyuncularının zaman zaman oyun içerisinde kanat değiştirdiklerini de görebiliriz. Bütün bunların sonunda görmeyi beklediğim dizilim ve kadro seçimi görselde olduğu üzere şu şekilde olacaktır;

Son Paraguay maçına kadar Nishino’nun başında olduğu Japonya önceki iki hazırlık maçında gol atamamıştı ve bununla birlikte kalesinde de bu zaman zarfında 4 gol görmüştü. Paraguay maçında atılan dört gole rağmen 2 gol yenilmesi Japon medyasında eleştirilerin odağı olmuştu. Hücumsal anlamda en az defans kadar sorun yaşayan Japonya taktiksel veya sistemsel bir değişikliğe gitmese de İsviçre, Gana ve Paraguay maçlarında gördüğümüz üzere bu bölgede farklı isimleri tercih edilebilir.

 

 

Taktiksel Analiz

Barcelona tiki takası malumunuz üzere bütün dünyayı etkilemiş bir oyun sistemi olarak Nishino’yu da etkilemişe benziyor. Geriden top şişirmeden kısa paslarla hücuma şekil vermeye çalışan bir Japonya bekliyorum. Aslına bakarsanız özellikle Gana maçında bu tip bir taktiği sık sık görmüş olduk. Pasa dayalı bir oyun anlayışı benimsemeye çalışan Japonya’nın bu bağlamda kanaatimce en önemli bölgesi savunma önünde oynayan 2’li orta sahası oluyor. Hücuma çıkışlarda bu bölge savunmaya yaklaşarak üçgenler oluşturup topun daha hızlı bir şekilde ileri taşınmasını sağlıyor. Bununla birlikte pas sayesinde oluşan boşluklara hücum kanat oyuncuları ve bekler sokularak oyuna derinlik kazandırmış oluyorlar. Honda, Kagawa, Haraguchi 3’lüsü rakip stoperlerin arasına girerek hücumda çoğalma sağlarken, ileri çıkan bekler takımın blok halinde orta saha çizgisinin önüne kadar gelmesine yardımcı oluyor. Fakat öne doğru gelen hücum oyunlarında kontra atak yenildiğinde savunma hem dengesiz hem eksik yakalanmış oluyor. Bu taktiği oyunun 2 bölgesinde ele aldığımızda tespitlerim daha net olacaktır.

 

Toplu Oyun, Hücum

Yetenekli oyuncuları sayesinde bireysel performanslarla maç kazanabilecek olmasına rağmen; Japonya toplu hücum, toplu savunma fikri ile oynuyor. Üçüncü bölgede 4 hücumcu ve birinci bölgede 6 savunmacı ile oynamak bunun da bir kanıtı haline dönüşüyor. Fakat bu oyun yapısında daha önce de belirttiğim gibi önemli olan bölge, iki bölge arasında geçişi sağlayacak olan ikinci bölge oyuncuları oluyor. Bu geçişi ise oyun kurma pasları olarak düşünebileceğimiz savunma bölgesinde oynanan kısa pas oyunlarına üçgenler halinde yaklaşarak ve yine üçgenler halinde ilerleyerek sağlıyor diyebiliriz.

Görselde gördüğümüz oyunda, ilerleyen pozisyonlarda bu üçgenlerinde daraldığını ve topun da bu üçgenler arasında oynanan oyunla ileriye doğru taşındığını görmekteyiz. Bu kısa paslara eşlik eden ön libero gibi oynayan 2’li orta saha savunmaya iyice yanaşıyor. Ve bir sonraki görselde göreceğimiz üzere orta saha yapısında da bu üçgenler devam ediyor.

Orta sahaya kadar üçgenler halinde taşınan top Japonya adına oyunu ve topu yönlendirebilecek yeni alanlar kazandırıyor ve daha önce belirttiğimiz üzere bu alanlara da hem kanat hücumcuları hem de her iki bek sokuluyor ve yer yer ikinci bölgeden sonra uzun toplar izliyoruz.

Görselde siyah kutular içinde işaretlediğim hücumcu kanat oyuncuları dengesi bozulan Gana savunmasının arkasına sarkarken altı siyahla çizili olan Osaka dribblingi ile rakip savunmayı iyice bozuyor. Bu pozisyon da hem blok halinde ileri çıkan bir Japonya hem de kanatlara doğru oyunu açan ikinci bölge oyununu izliyoruz. İsviçre maçını ele alacak olursak, geriden oyun kurma anlayışında kurulan üçgenlere aşağıdaki görsellerde olduğu gibi yine denk gelmekteyiz.

İsviçre maçında mahkum bir oyun sergileyen Japonya hücumsal varyasyonlarından bu maçta pek fazla gösteremedi. Fakat genel anlamda bir portre sunmak gerekirse, savunma bölgesinde başlayan kısa paslarla ikinci bölgeye gelen oyun kanatlardaki hızlı oyuncularla tehlike yaratır nitelikte oluyor. Nishino’nun taktiksel olarak bu tip bir hücum organizasyonu sergileyeceğini tahmin etsem de bu organizasyon özellikle Kolombiya gibi atletik oyunculara sahip olan bir takıma karşı değişiklik gösterebilir ve nitekim hoca da bu tip değişik oyun stillerini geride kalan hazırlık maçlarında elinden geldiğince denemeye çalıştı.

 

 

Topsuz Oyun, Savunma

Diğer bölgelere nazaran daha fazla sıkıntıya sahip olan bölge Japon savunması olarak düşünülebilir. Japon hoca hücum anlamında verimlilik yakalayabilmek için farklı oyuncuları hazırlık maçlarında denemeye çalışsa da aynı şeyi savunma için pek söyleyemiyiz. Birinci bölgede yaşanan konsantrasyon problemi turnuva boyunca kendini hissettirebilir. Fakat burada hemen belirtmeliyim ki bu konuda eleştirdiğim konu tandem ikilisi ve önlerindeki ikili ön libero. Gana ve İsviçre maçlarında penaltılardan yenilen goller savunma bölgesinin konsantrasyonu ile doğrudan alakalıyken daha önce yukarıda bahsettiğim geri dönüşlerde eksik ve dağınık yakalanma sorunu da bu gollere ve gollerden fazla ataklara davetiye çıkaran bir başka etken olarak göze çarpmakta. Takım oyunu oynamaya çalışan hatta oyunu iki bölge olarak (Savunma-Hücum) ele alan bir taktiksel yapıdan söz edebiliriz. Buna rağmen ikili orta saha yani ön libero oyuncuları beklediğim performansı sergileyemiyor. Rakip hücumdayken, atak yapan hücumcular karşılanıyorken savunma arasına ya girmiyorlar ya da girdiklerinde savunma dengesi bozuluyor.

Gana maçından olan bu görselde Japonya; kaleci dahil 8 kişi ile savunma yapıyor ve hatta saniyeler sonra santrafor oyuncuları hariç 10 kişinin savunmaya yaklaştığını görüyoruz. Fakat bu yanaşma ile beraber birebir oyuncu markajları gerçekleşmiş olsa da savunmanın ne denli dağınık bir görüntü çizdiği ve ceza sahası içindeki oyuncuların kaleci hariç hangi mevki oynadığını söylemek bile oldukça güç.

Blok oyunu oynadıkları için ikili orta sahanın takım savunmasındaki önemi bu pozisyonda da ortaya çıkmış oluyor. Hücumda kaptırılan topa reaksiyon gösteremeyen ve geriye dönüş sırasında rakibin gerisinde kalan iki orta saha oyuncusu kare içinde belirttiğim oyuncular. Ve siyah oklarla gösterdiğim Ganalı oyuncuların ayağına net paslar geldiğinde 2’ye 2 pozisyona girmesi oldukça olası bir hale dönüşüyor. Ve nitekim benzer bir sebepten dolayı İsviçre karşısında hem konsantrasyon eksikliği hem de savunmada eksik yakalanan Japonya ikinci golü de ağlarında görmüş oluyor.

Altı çizili olan oyuncu topu sol kanata doğru açıyor. Zaten önünde epey boşluk olan İsviçreli Shaqiri çizgiye inip orta yapıyor ve tıpkı birkaç önceki görselde gösterdiğim dağıla savunma burada da kendini gösteriyor ve İsviçre de farkı 2’ye çıkarmış oluyor. Genel olarak Japon Ligi’nde oynayan tandem ikilisinin turnuva için yeterli kaliteye sahip değil görüşündeyim. Bunun yanı sıra konsantrasyon gözle görülür şekilde oldukça düşük ve bu durum ilk olarak takım savunmasını zora sokuyor. Orta sahadan yeteri desteği alamayan Japonya savunması kendi açımdan oldukça fazla soru işaretleri taşıyor.

 

Takip Edilebilecek Oyuncu

Keisuke Honda: Uzun süre Avrupa’da oynadıktan sonra Kıtanın seyretmediği bir lig olan Meksika’ya transfer olan Honda’yı tekrar izlemek için bu turnuva bulunmaz bir nimet. Fakat genç ve yetenekli bir oyuncudan bahsetmek söz konusu değil.

Gaku Shibasaki: Honda’nın yanı sıra Getafe’de forma giyen orta saha oyuncusu Shibasaki de forma şansı bulduğu sürelerde gösterebileceği performans ile fark yaratabilecek bir diğer oyuncu

 

Sonuç

Şüphesiz turnuvanın en denk gruplarından birisi olduğunu düşündüğüm H grubunda; Japonya hücum anlamında alternatifli bir kadroya sahipken takım savunmasını doğrudan etkileyen orta saha oyun anlayışı ve savunma bölgesinin konsantrasyon seviyesi takımı etkiler seviyede. Hoca değişikliği gölgesinde turnuvaya hazırlanan Japonya’nın etkili oyunculara sahip olmasına karşın savunma kurgusunda benzer bir durumdan söz edilemiyor. Pas oyunu ile hücuma kalkan bir takım aynı zamanda geri dönüşlerde sıkıntı yaşıyor. Çalkantılı bir süreçle kupaya hazırlanan Japonya’nın neler yapabileceğini izleyeceğiz.