Kadın futbolu deyince akla gelen ilk isimlerden biri şüphesiz Marta’dır. Brezilya’da şimdiden adını yaşayan efsaneler arasına yazdıran Marta, halihazırda ABD’de devam ettiği kariyerinde sayısız başarılar elde etti. Geçtiğimiz ay Luka Modric’in ‘Yılın En iyi Erkek Futbolcusu’ seçildiği FIFA ödüllerinde, Marta ‘Yılın En İyi Kadın Futbolcusu’ ödülünü kazanmıştı.
Onun dışında eski adıyla ‘FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu’ ödülünü de 5 kez kazanan 32 yaşındaki Marta, Sports Illustrated tarafından belirlenen 2000-2009 yılları dönemini kapsayan ‘Son 10 yılın En İyi 20 Kadın Sporcusu’ listesinde yer almıştı.
Brezilyalı oluşu itibarıyla yüksek top tekniğiyle klas gollere ve asistlere imza atan Marta, tüm dünyada futbol oynamak isteyen genç kızların idol olarak gördüğü isimlerden biri.
Marta, geçtiğimiz yıl futbolcuların kendi hikayelerini anlattığı ‘The Players Tribune’ adlı oluşumda bugünlere nasıl geldiğini bir mektup ile kaleme aldı. ‘Gençliğime mektup’ adlı yazıda Marta, hayatının kırılma noktalarından biri olan 14 yaşındaki haline öğütlerde bulunuyor.
TrScouts olarak bu yazıyı sizler için Türkçe’ye çevirdik.
Keyifli okumalar!
***
Sevgili 14 yaşındaki Marta,
Otobüse bin.
Ne düşündüğünü ve hissettiğini biliyorum.
Ne kadar korktuğunu, ne kadar endişeli olduğunu… İnsanların sana ‘yapamazsın’ dediğini… Aslında yapmamanı istediklerini… Bunların hiçbirini düşünme.
Sadece otobüse bin.
Bu otobüs, seni 3 günlük yolculuk sonrası Rio de Janeiro’ya götürecek.
Bu otobüs, seni, aileni ve Dois Riachos’da (doğduğu kasaba) yaşayan 11 bin insanı arkanda bırakmanı sağlayacak. Bu otobüs, toprak yolların yeşil alanlara dönüştüğü, dağların şehirlere dönüştüğü yere gidecek.
Bu otobüs, seni hayallerine taşıyıp, senin profesyonel bir futbolcu olmanı sağlayacak.
..Ve bu otobüs, seni çok daha fazlasına götürecek…
Seni, Avrupa Şampiyonası’na, Dünya Kupası’na, Olimpiyatlara, Dünya’da yılın en iyi futbolcusu ödülüne götürecek… (Bu henüz bir şey değil)
Seni, 10 binlerce taraftara karşı oynayacağın stadyumlara götürecek.
Seni, adına formalar ve özel kramponların yapıldığı yerlere götürecek.
Seni, dünyanın dört bir yanına götürecek ve her gidişinin özel bir anlamı olacak. Orlando’da yeni bir takımla, ABD’de inşa edilen bir ligin parçası olacaksın.
Senin çocukluğunda sahip olmadığın şeyi; futbolu, kızların oynayabilmesi için çabalayacağın yere götürecek.
Şu anda bunların hepsini göremediğini biliyorum. O otobüse binmenin ne kadar bir zor karar olduğunu da tahmin edebiliyorum. Daha otobüsün Rio’ya vardığında dahi neler olacağını bilmiyorsun. Fakat bana güven. Şu ana kadar başa çıktıklarından sonra, bunu yapman hiç de zor değil.
Halihazırda savaşıyorsun Marta, düşündüğünden çok daha güçlüsün…
Dois Riachos gibi küçük bir kasabada büyüdün, göze çarpıyordun. Ancak yeteneğinle değil. Hayır… Her şeye yorum yapıyor ve garip görünüyordun. Çünkü sen bir kızdın, futbolu seven bir kız.
Kasabada senden başka futbol oynayan kız yoktu.
..Ve insanlar, annenin bunu bilmesini istiyordu elbette.
”O normal değil”
”Bir kızın futbol oynaması normal değil.”
”Ona neden izin veriyorsun.”
Ama annen, sadece senin için orada değildi. Baban, sen bebekken öldükten sonra, o, 4 çocuğuna tek başına bakmak zorunda kaldı. Tarlada çalışmak için sabahın 5’inde evden ayrılır, bütün gününü toprak işleriyle geçirir ve gece geç saatlerde eve gelirdi. Ne zaman yağmur yağsa, yağmur suyunu saklar, ektiklerinin büyümesi için kullanır ve eve yiyecek olarak geri getirirdi. Tarlada olmadığı zamanlarda ise belediye binasını temizler, oradakilere kahve servisi yapardı. Yani onu hiçbir zaman olması gerektiği kadar göremedin. O, hiçbir zaman senin bir maçına gelip, seni izleme fırsatı bulamadı.
Aslında o, senin için oradaydı Marta! Çünkü her zaman, her seferinde, kim senin için ona gitse, şu cevabı verirdi:
”Ona izin verin.”
Annenin gözünden bakacak olursan; sana başka bir şey gösteremezdi. Tek yapabildiği, nasıl bir kız olunacağını anlatmaktı ama senin bildiğin tek şey televizyondan futbol maçlarını izlemek ve bir gün profesyonel olarak futbol oynamaktı. Tek bildiğin, bir an önce büyüyüp, şehirdeki erkeklerle top oynayabilmekti.
İzin verdikleri zamanlarda elbette…
Çünkü her zaman, aynı aptal plan uygulanırdı: ”Oynayabilirsin, ama yalnızca aynı mahalleden olan ve takımdaki en kötü oyuncularla…”
Önemli değil…
”Kimle olursa olsun, oynayacağım” derdin her zaman.
..Ve evet fark etmezdi. Çünkü en kötülerle oynadığında dahi, senin takımın kaybetmezdi. Dar alanlarla yaptığın çalımlar, top sürüşün ve hızlı düşünme özelliğin…
Her zaman kendini o çocuklara ispatladın. Her seferinde…
Onlara şunu gösterdin: ”Ben bir kızım ve futbol oynayabiliyorum!”
Ne kadar gol atarsan at, hakkındaki düşünceler, yorumlar, yargılamalar, şakalar hiç sonlanmayacak. Kendi şehrinin takımında oynasan bile, insanlar arkandan mırıldanmayı bırakmayacaklar. Yeteneğinin farkında olsan bile şu an bu durumu değiştiremeyeceksin.
..Ve o anlar; erkekler soyunma odasındayken, yandaki küçük banyoda kendinden 2 kat büyük formanı dizlerinin altına kadar inen şortunun içine sokmaya çalışacaksın.
Geçtiğimiz haftalarda oynanan turnuvayı hatırlıyor musun Marta? Takımın Dois Riachos’un, Santana do Ipanema’da oynadığı yerel kupayı? Sen daha önce o turnuvada oynamış ve yeteneklerin sayesinde en iyiler arasında gösterilmiştin.
Ancak hiçbir önemi olmadı.
Çünkü bu sene, başka bir takımdan başka bir teknik direktör, eğer sen oynarsan takımını turnuvadan çekeceğini söyledi.
”Burası kızlara göre bir yer değil.”
Organizasyonun ve takımının senin arkanda duracağını söylemek isterdim ama işlerin nasıl ilerlediğini biliyorsun. Sonuç olarak turnuva dışında bırakıldın. Elbette bırakılacaksın. Çünkü işler bu şekilde daha kolay olacak.
Atın kızı dışarı.
Evet, şimdi erkekler oynayabilir…
Peki Marta, bu kararın ardından döktüğün gözyaşlarını hatırlıyor musun?
Bu yaşananlara anlam veremediğini biliyorum. Kendine her gün sorduğun soruları da…
”Tanrım, eğer kimse oynamamı istemiyorsa, bana neden bu yeteneği verdin?”
Ancak bunu, daha güçlü ve motive olmak için sakın aklından çıkarma.
Kavgaya alış Marta. Herkesin yanlış düşündüğünü ispatlamak için savaş. Futbol sahasının kızlara göre olmadığını söyleyenlere kim olduğunu ispatla.
Savaş!
Kendini kabullendirmek için SAVAŞ!
Çünkü ikimizin de bildiği gibi, sadece bir kişi bu durumu değiştirebilir. Bu yüzden şu an buradasın ve bu otobüsün önünde duruyorsun değil mi?
Marcos adında bir adam var. Rio de Janeiro’lu… Senin büyük kuzenin Roberto ve arkadaşın Luiz Euclides’i tanıyor. Marcos birkaç kişiyi tanıyor ve seni Rio’ya götürerek, Vasco da Gama’nın kadın takımıyla deneme antrenmanlarına çıkarmayı deneyecek.
Ama hiçbir garantisi yok. Belki olmayacak. Ama yine de bir şey… En azından Dois Riachos’ta kalmandan iyidir.
Kuzenin Roberto, Marcos’a otobüs biletinin parasını ödemek için yardım edip edemeyeceğini sordu. Tahmin ediyorum o da Dois Riachos’tan ayrılman halinde bir şeyler olabileceğini biliyordu.
Bunu sen de biliyordun…
Futbol senin kurtuluşundu. Futbol senin başarılı olmanı sağlamanın yolu olacaktı. Kolay olmayacaktı elbet ama bana güven, her şey değişecek…
İlk olarak, Rio’ya gittiğinde bir süre beklemen gerekecek. Vasco’dan telefon gelene kadar, Marcos ve ailesinin yanında kalacaksın. Salonda bulunan küçük ve portatif yatakta yatacaksın. Ve her sabah uyandığında, hemen sağında kramponların seni bekliyor olacak.
Vasco denemesi için onları yeni aldın. Ama onlar sana, seni buraya getiren evindeki kramponları hatırlatıyor.
Hangi krampondan bahsettiğimi biliyorsun. Büyükbabanın arkadaşının sana verdiği krampon. O günü hatırlıyor musun? Artık çıplak ayakla antrenman yapmak yok. Başkasından bir maçlığına krampon istemek yok…
Sana ait bir çift krampon…
Markasız, kullanılmış, ve sana 2-3 numara büyük gelen, parmak uçlarını gazete kağıdıyla doldurup giydiğin bir çift krampon…
Dünyadaki en iyi krampon.
Ama artık biraz profesyonel bakmalısın. Sadece biraz güven ve bu yeni kramponların, tıpkı senin gibi, kendini ispatlamayı bekliyor.
***
Bir gün geçti.
Arayan yok.
Öbür gün geldi ve geçti.
Telefon çalmıyor.
Bir gün daha geçti.
Hala arayan yok.
Kendine sorup duruyorsun; ”Neden buraya yalnızca bir umut uğruna geldim? Neden antrenmana çıkma garantisi almadan buraya geldim?” diye.
Sadece biraz sabırlı ol Marta. Belki önümüzdeki birkaç gün yine arayan olmayacak ama o telefon bir gün çalacak.
‘O gün bugün” diyecek takımın sana.
Kramponlarını alıp sahaya çıkacaksın ve hayatında hiç görmediğin bir şey göreceksin.
Sahada futbol oynayan kadınlar…
Fark edilmek için savaşmayan. Nasıl göründüğüne aldanmayan. Sadece sahada futbol oynayan kadınlar.
Bu inanılmaz bir deneyim olacak.
Ama bu sefer de senin çekingenliğin devreye girecek. As takımla U19 takımının karşılaşacağı ve seninde deneneceğin maç oynanacak. Ve nihayet futbol oynayan kızlar arasında olsan bile, hala biraz farklı hissediyorsun. Bunlar senden yaşlı ve şehir kızları. Havalılar ve profesyoneller…
Ya sen?
Fakir bir kasabadan gelen, kuzey aksanlı 14 yaşında sıska bir kızsın.
Ağzını bıçak açmayacak, çünkü sen konuştuğunda seninle dalga geçmelerini istemiyorsun. Yani fark eden bir şey yok. Her zaman ne yaptıysan, yapmaya devam ediyorsun.
Bırak, futbolun senin adına konuşssun. Kendini sahada ispatla.
..Ve ilk dokunuşun o kadar zor bir vuruş olacak ki, kaleci bunu çıkarabilmek için sırt üstü düşmek zorunda kalacak.
Ama nafile; top ağlarda!
Gözler bir anda senin üzerine çevrilecek. Ama bu bakışlar, kasabada seni yargılayan bakışlara benzemeyecek. Bu bakışlar sana şunu anlatacak: Sen gerçek misin?’
Sonunda birileri seninle konuşacak. Helene Pacheco… Vasco takımının koordinatörü.
”Marta’yı takımımızda istiyoruz.”
Bizimle birlikte olmalı.
Bu doğru. Futbol senin kaderin. Onlarla birklikte. Oyunun bir parçası olarak.
Fakat bu sadece başlangıç. Çünkü sen, oyunun bir parçası olarak kalmayacaksın. Sen, dünyada kadın futbolunun değişmesinde rol oynayacaksın. Diğer kızlara, kendilerini ait hissetmedikleri yere, aslında ait olduklarını göstereceksin. Yani sahaya…
Futbol giderek büyüyor. Sen de büyüyen oyunun bir parçası olacaksın. Brezilya Futbol Federasyonu, kadın futbol ligini kuracak. Sende U19 Ligi’nin en iyi oyuncusu seçileceksin.
Zor olacak elbette. Çok olmasa da, para kazanmaya başlayacaksın. Aylık diyelim. Bu parayı annene göndereceksin. Marcos ve ailesiyle birlikte kalmaya devam edeceksin. Şimdilik hepsi bu kadar.
Fakat artık profesyonel bir futbolcusun.
Bunu hatırlamanı istiyorum. Çünkü aslolan bu.
Ve sakın unutma. Vasco’da geçen yarım sezonun ardından bazı gelişmeler olacak. Kulübün başkanı kadın takımını kapatmaya karar verecek. Bu sadece başka bir engel. Yoluna devam et. Futsal oyna. Hafta sonları kazanç sağlamana yardımcı olacak. Çünkü artık Dois Riachos’a dönemezsin.
Dönemezsin. Henüz olmaz.
Çünkü Milli Takım’dan davet alacaksın. Bununla beraber Belo Horizente’den bir takım sana kontrat önerecek.
2002’de henüz 16 yaşındayken Kanada’da düzenlenecek U19 Kadınlar Dünya Kupası’na gideceksin. 2003’te ABD’de oynanacak Kadınlar Dünya Kupası’nda boy göstereceksin.
Sonrasında alışmadığın şeyler olacak.
İsveç basını, Robinho ile röportaj yapacak. O dönem Robinho Santos’ta harikalar yaratıyor. Ancak onlar kadın futbolundan da bir şeyler katmak istiyor.
Tahmin et. ”Brezilya Kadın Takımı’nın genç ve gelecek vadeden yeteneği: Marta Vieira da Silva…”
Fazla düşünme. Program İsveç’te yayınlanacak.
Fakat sen de İsveç’ten bir telefon alacaksın.
”Merhaba. Adım Odin Barbosa. Ben Umea IK Kulübü’nün başkanıyım. Seni takımımızda görmek istiyoruz.”
Odin, seninle Portekizce konuşacak. Bunun şaka olacağını düşüneceksin. Neden İsveç’ten biri seni arasın ki! Üstelik Portekizce konuşuyor. İsveç’i haritada bile gösteremeyeceğine eminim. Onlara karşı oynadın ama ülke hakkında bir şey bilmiyorsun. Cevabın basit.
”S.. git.”
Evet. Lütfen bana bir iyilik yap ve daha iyi bir cevap düşün olur mu? Odin hattan düştü. Çünkü bu bir şaka değildi. Seninle röportaj yapan İsveçli gazeteci, bu olayın gerçek olduğunu söyledi.
Ve unutma. Umea IK gerçek bir kulüptü.
Söylediğimde inanmayacağını biliyorum ama bu başka bir haber. Şimdilerde ikinci evin olacak ülkeye gidiyorsun!
Belki uçağın indiğinde her yer karanlık olacak ve ”Acaba burada futbol oynayabilir miyim?” sorusunu soracaksın.
”Sahi, benim burada ne işim var?”
Şu anda yaptığın şey, hayatında verdiğin en doğru kararlardan biri. Kadın futbolu. Burada oldukça değişik. Orada gerçekten bir sporcu haline geleceksin. Nereden mi bahsediyorum. İsveç…
Açıkçası, eğer İsveç’e gitmeseydin, olacağın futbolcu olamayabilirdin.
Sana bir şeylerin parçası olacağını söylemiştim. Hatırladın mı? Tamam… Bu, senin Brezilya tarzını İsveç’e getirmen demekti. Orada oyun biraz sıkı, biraz daha sıkı olacak.. Biraz… sistematik.
Öğret onlara Marta. Onlara yeteneklerini göster. Onlara neler yapabileceğini göster.
..Ve biraz tarih yaz.
UEFA Kadınlar Kupası… 7 Lig şampiyonluğu… 87. dakikada gelen golle İsveç Kupası… Bir başka İsveç Kupası…
Çalışmaya devam et. Tüm dünyada futbol oynanıyor.
Kadın futbolundaki gelişmeler inanılmaz. Ancak birçok yönden, oyun kızlar için her zaman biraz daha zor olacak. Ligler ve kulüpler açılacak, bir bakmışssın kapanacak.
Ama bulacağın tek bir şey var. İster Brezilya’da, ister İsveç’te, ister Amerika Birleşik Devletleri’nde Orlando Pride’da olsun, önemli olan bir şey var. Kadınların paylaşmayı öğrenmesi.
Karmaşık bir hikayede futbola olan aşkları, onların daima yola devam etmesini sağlayacak.
Dil problemi, senin oynadığın çoğu takımda önünde bir engel olacak. Ancak birlikte ve karşılıklı oynadığın Mia Hamm, Abby Wambach, Christine Sinclair gibi oyuncular… Göreceksin. Bunlara karşı kelimelere ihtiyacın yok. Hepiniz aynı direksiyondasınız. Sahada aynı hedef için oynayacaksınız.
Yıllarca insanların başaramayacağınızı, veya futbola ait olmadığınızı söyledikten sonra gelen şey budur.
Sürekli ön yargılarla karşılaşmak, saygı kazanmak için savaşırken, her şeyi ortaya koymaya devam etmek ve özveri göstermek… Tüm mesele bundan ibaret.
Şu an ne kadar yalnız olduğunu hatırla ve sana şu söylediklerimi dikkatle dinle: Tüm dünyada, senin gibi hisseden birçok kız var. O kızlara dik dik bakan insanlar, o kızlara ”Neden futbol oynuyorsun?” sorusunu soran insanlar… Tıpkı senin gibi turnuvadan atılan birçok kız var.
Ama bu yalnızlık uzun sürmeyecek. Birlikte oynayacağınız süreden uzun sürmeyecek!
Biliyorum. 14 yaşında yapmak istediğin tek şey Dois Riachos’tan uzakta olmak. Söylemesi çılgınca gelebilir. Ama kariyerinin en önemli günlerini orada yaşadın Marta. Dünyanın her yerinde futbol oynadın ama Dois Riachos, seni bugünlere getiren yerdir.
Eve döneceksin. 2006 yılında, FIFA’da Dünyada Yılın Futbolcusu seçildikten sonra. Bu ödülü ilk kez alıyorsun. Eve döndüğünde seni bekleyen kalabalık bir grup olacak. Herkese, eve dönen kahramanı görmek isteyecek. İnanmayacaksın ama etrafında kornalar çalan arabalar bile olacak.
Bu kez evinde reddedilmeyeceksin. Sana dik dik bakan o insanlar, senin futbol oynayamacağını söyleyen insanlar, bu kez elleri patlayana kadar seni alkışlamak için orada olacaklar.
Sen bir kadınsın ve futbolcusun.
Şu an sana çok uzak bir kavram gibi görünüyor olabilir. Şu an kalkışa hazır olan otobüsün yanında bekliyorsun. Ama ilk adımı sana attıracak 2000 bin kilometrelik yol için bekliyorsun.
Kendine inan Marta. İçgüdülerine inan. Böylece Tanrının sana bu yetenekleri neden verdiğini anlayacaksın.
Artık neden diye kendine sorma.
Otobüse bin.
Kaynak: www.theplayerstribune.com