Geçtiğimiz sezon Trabzonspor taraftarları için oldukça hareketli oldu desek yanılmış olmayız herhalde. Sezona John Obi Mikel, Daniel Sturridge, Gaston Campi gibi kalitesi önceden bilinen ancak riskli olabilecek isimler ile giren Trabzonspor’da en büyük kazanç kesinlikle ligimizi gol kralı olarak bitiren Alexander Sörloth oldu.
Sezon başında Ekuban’ın bonservisini de alan Trabzonspor, Abdulkadir Ömür, Uğurcan Çakır, Abdulkadir Parmak gibi yerli yetenekleri ile yeni transfer edilen yabancıları birleştirerek iyi bir sistem yakalamayı umdu. Yusuf Sarı, Doğan Erdoğan gibi yurt dışında oynayan Türkler ile de takım takviye edilmeye çalışıldı. Milli yıldız Yusuf Yazıcı ise Edgar Ie + 17.5 milyon € karşılığında Lille ekibine satıldı.
Sezona Kasımpaşa beraberliği ile başlayan Trabzonspor dikine, yaratıcı ve hem beklerden hem kanatlardan içe kat etmelerinin beklendiği bir oyun oynamaya çalıştı, bir önceki sezon hayal kırıklığı yaratan performanslara imza atan Jose Sosa yı 8 numaraya alması ile daha direkt oynama özgürlüğü kazanan Trabzonspor, ilk haftalarda bu oyun tarzını sadece Fenerbahçe deplasmanında bozdu diyebiliriz, sahasına kapanan ve özellikle Ekuban ve Sörloth ile kontra atak fırsatları yakalamaya çalışan takım, bu karşılaşma dışında bahsedilen oyun tarzını benimsedi. Novak tarzı kısa pas ve delici becerileri yüksek, ligimizde oldukça nadir bulunan bir profili son derece efektif kullanan Ünal Karaman, özellikle sahasında taraftar desteği ile istediği sonuçlara kısa sürede ulaşmaya başladı. Ancak takım neredeyse tüm sezon, özellikle pandemi arası sonrası, baskı altında takımı taşıyacak lider karakterli bir oyuncudan yoksun olmasının eksikliklerini yaşadı. Özellikle savunmada takımı taşıyacak bir oyuncu olmaması, devrede takıma katılan Da Costa, mevcutta bulunan Hosseini ve Hüseyin Türkmen gibi müdahale başarısı iyi ancak savunma disiplini zayıf oyunculardan kurulu savunma Trabzonspor’un son haftalarda oldukça kritik puanları bırakmasına yol açtı. Sosa’yı 8 numara çizgisinde özellikle savunma olarak toplayabilen fakat oldukça istikrarsız kalan John Obi Mikel’in pandemi sonrası takımdan ayrılması, Abdulkadir Ömür’ün uzun süreli Menüsküs sakatlığı, Guilherme’nin beklenen katkıyı vermemesi, Doğan Erdoğan ve Abdulkadir Parmak’ın Sosa’nın pozisyon disiplini ve savunma eksikliklerini toplamada yetersiz kalması, Daniel Sturridge’in futboldan men edilmesi, devrede eksiklerin tam olarak kapatılmayışı da oldukça kritik hatalar oldu. Sene başında kime sorsanız size ilk belirteceği eksiklik olan stoper pozisyonu için alınan Manoel’in neredeyse hiç oynatılmayacak kadar eksik olması da savunma eksikliğine tuz biber oldu. Hücumda zorlandığı anlarda öne çıkan Sörloth’un attığı kritik gollerle öne geçilen maçlarda savunma hataları ile yenilen goller ve kaybedilen puanlar özellikle pandemi sonrası Trabzonspor performanslarını özetledi. Sene ortasında absürd bir şekilde kovulan Ünal Karaman’ın yerine gelen yardımcısı Hüseyin Çimşir’in maçlara müdahalelerde bazen geç bazen hatalı kararları da takımı olumsuz etkiledi. Takım kupa finalini Hüseyin Çimşir’in yardımcısı Eddie Newton ile kazandı, Eddie Hoca için seneye de takımın başında devam kararı alındı.
Trabzonspor bu yaz transferlerinin çoğunu yapmış vaziyette şu aşamada o sebeple birkaç pozisyon dışında fazla öneri yapmak yersiz kalabilir. Gelen isimler genelde pozisyonel anlamda giden oyuncularının yerine alındı, sistematik eksiklikleri kapamak için ise henüz transfer yapılmadı. Sosa’nın yerine Trondsen, Novak’ın yerine Marlon alındı demek yanlış olmaz herhalde. Trondsen, kısa pas becerisi ve tempo ayarlama, saha içi oyun görüşü, yaratıcılık gibi konularda iyi olan bir merkez orta saha, Eddie Hoca ile geçen sezona benzer bir sistemde oynamasını beklediğim Trabzonspor’da Sosa’nın yeri olan 8 numara slotuna oturacaktır diye düşünüyorum. Kendisi benzer eksiklikleri de taşıyor, savunma becerileri, pas araları ve hava topları eksik. Marlon ise TrScouts veritabanımızda yer alan veri ve gözlemlere göre Novak ile kıyaslandığında daha geleneksel bir hücumcu ful bek diye nitelendirilebilir. Orta kalitesi ile öne çıkmasının yanında pozisyon bilgisi ve savunma disiplini ile ise sınıfta kalıyor. Novak gibi delici bir beki bulmak kolay değil. Novak orta alanda pas trafiğine katılarak ters bek özellikleri de taşıyordu. Marlon bu yönü de replike edebilecek mi göreceğiz, erken keseceği ortalar, duran toplar ve hucüm zekâsı ile Novak kalsaydı verecekleri farkı telafi eder diye düşünüyorum. Bu bölgede Marlon yerine Miguel Angel Trauco alınmış olsa Novak’ı hiç aratmazdı diye düşünüyorum. Maaş isteği de giden Novak’a yakın olacaktı, bonservis de cabası, fakat fiyat performans açısından daha ucuz Marlon tarzı bir profile yönelmek bütçenin kontrolü açısından doğru olandı fakat seviye olarak da muadil düşünülmüş olsaydı Trauco veya benzeri bir oyuncu daha doğru olacaktı.
Stiven Plaza ise oldukça potansiyelli, hızlı ancak sağlıklı kalmakta oldukça zorlanmış bir profil, düşük risk-yüksek kazanç potansiyeli olan bir transfer diyebiliriz kendisi için. Benim saptadığım ve daha transfer yapılmamış pozisyonlar ise, hücumcu 8 numarayı arkada toplayacak bir 6 numara ve liderlik özellikleri, iletişimi, hava topları ve pozisyon bilgisi ile öne çıkacak bir stoper. Defansif orta saha olarak önerebileceğim profil Nimes Olympique ekibinden Sidy Sarr, tam bir çakılı orta saha olan Sarr, 196 boyu, agresif futbolu, pozisyon bilgisi ile oldukça iyi bir 6 numara. Son derece güçlü ve ağır olması sebebiyle kendini oyunu okumaya koordine etmeyi başarmış bir isim, Senegal milli takımının da formasını giymiş bir oyunu olan Sarr, 24 yaşında ve 3-4 milyon gibi bir bonservise gelebilir diye düşünüyorum ve maaş isteği çok fazla olmayacaktır 1-1,2 milyondan fazla almaz. Bu pozisyonu doldurmanın Trabzonspor için en az stoper kadar hayati olduğunu düşünüyorum o sebeple kalitesiz bir isme yönelmek sezonun gidişatını etkileyebilir, Sarr tam anlamıyla istenen role oturacaktır.
Stoper için ise ilk önereceğim isim Mexer, oldukça iyi bir lider olan oyuncu, pozisyon bilgisi, hava topları müdahaleleri ile tam bir komple stoper, tek eksisi yaşı diyebiliriz çünkü 31 yaşında. Aynı şekilde tecrübeli Lamine Kone de buraya tam oturacak profilde, özellikle lider stoper olarak biraz daha tecrübeli bir oyuncu alınması doğru olacaktır, Kone, Mexer’e göre artı olarak son derece iyi bir atlet, ancak pas becerileri eksik. Olası bir Sörloth ayrılığında para kazanması muhtemel Trabzonspor Ibrahima Niane ile bu boşluğu doldurabilir. Gol makinesi Habib Diallo’nun yanında daha az ortaya çıkan Niane, dribbling özellikleri ve pozisyon alma becerisi ile öne çıkıyor. Tabi büyük bir potansiyel olan oyuncuya Sörloth’tan gelebilecek bütün para yatırılmadan bu transferin gerçekleşme ihtimali çok çok düşük. Sörloth da Trabzonspor’a gelene kadar gol atmakta zorlanıyordu Niane da benzer bir yükseliş yaşayabilir ve Trabzonspor’a 20+ gibi bir bonservis kazandırabilir.