Geçtiğimiz sezona Tamer Tuna önderliğinde başlayan Göztepe sıkıntılı bir yaz transfer dönemi geçirmişti. Eski oyuncusu Leo Schwechlen ile yeniden anlaşan sarı kırmızılılar, stoper bölgesine Anderlecht’ten Bubacarr Sanneh’i kiralarken orta saha için de Başakşehir’den Soner’i kiraladı. Santrfor olarak elinde sadece Jerome olan Göz-Göz, Galatasaray’dan ayrılan Eren Derdiyok takviyesiyle o bölgedeki sayısal eksiğini kapatmaya çalıştı. Tamer Hoca’nın tam olarak istediği kadro bu olmasa gerek ki transferin son gününde İzmir ekibi hareketli saatler yaşadı. Almanya’da kariyerini sürdüren Atınç Nukan, Başakşehir’den ayrılan Napoleoni ve Mossoro’da kadroya dahil edildi. Kulüp önceki yıllara göre daha dar bir bütçe planlaması yaparken kiralık oyuncular ve bonservissiz isimlere ağırlık verdi. Bu noktada ön plana çıkan dikkat çekici unsur ise birçok kulübümüzün de yaptığı hata olan ligi bilen, lig tecrübesi olan oyunculara yönelerek yeni isim arayışlarına girmemek oldu. Saydığım transferler arasından Sanneh haricindeki bütün oyuncular Süper Lig tecrübesine sahipti.
Bornova Aziz Kocaoğlu stadındaki son sezonuna giriş yapan Göztepe ilk maçında Antalyaspor’a 1-0’lık skorla mağlup oldu. Ardından gelen Beşiktaş mağlubiyeti ve iki beraberlikle beraber 4.haftayı 16.sırada tamamladı. 5.haftada Konyaspor karşısında zorlandığı maçta 1-0’lık sonuçla ilk galibiyetine ulaştı. Takımın sezon başından bu yana attığı ilk golü kaydeden Alpaslan Öztürk’ün önderliğinde savunma zamanla daha oturmuş bir yapıya kavuştu ancak gol yollarındaki etkisizliğine çare bulamadı. 7.haftada Kayserispor karşısında 4-0’lık galibiyetin ardından moraller yükselmiş olsa da art arda gelen Başakşehir ve Kasımpaşa mağlubiyetlerinin ardından Tamer Hoca ile yollar ayrıldı. Bu noktaya kadar olan süreçte Göztepe takımın gol yükünü çekmesi beklenen Eren Derdiyok’un ilk 4 haftadaki kötü performansının sonunda yedeğe çekilmesi ve beklenen katkıyı verememesi hayal kırıklığı yarattı. Jerome zaten yapısı itibariyle golcülüğü ile öne çıkan bir isim değildi, kanatlar ve orta sahadan da gerekli skor katkısı gelmeyince ilk 9 hafta özelinde oldukça kısır bir takım ortaya çıktı.
9.haftada Kasımpaşa mücadelesinin ardından geçici olarak takımın başına getirilen Suat Arıcan önderliğinde önce kupada Sivas Belediyespor’u, ardından ligde Trabzonspor’u mağlup etmeyi başardı. Daha kompakt bir şekilde topun arkasına geçen Göztepe oyundan ödün vererek puan için sahaya çıktığı bir maçta beklentilerin de üstünde bir performans ortaya koydu. Bu maçın ardından teknik direktörlüğe sürpriz bir isim olan İlhan Palut getirildi. Hatayspor’da gösterdiği başarılı performansın ardından kendisine büyük bir güven duyularak zor bir düzlükte takımın başına gelen İlhan Hoca geçiş oyunlarında tehlikeli olan diri bir takım ortaya çıkardı ve güçlü rakiplerinden puan almayı başardı. Devre arasında sezon başında kadrosuna kattığı Eren Derdiyok ve Bubacarr Sanneh ile yolları ayırdı ve forvete Polonyalı golcü Kamil Wilczek, kanat için Norveç’ten Zlatko Tripic eklemesi yapıldı. İkinci yarıya yeni stadyumunda taraftarının daha büyük desteğiyle giriş yapan Göztepe pandemi sürecine kadar fena bir performans göstermese de pandemi dönüşü zor anlar yaşadı. 8 haftalık periyotta sadece 2 galibiyet alırken 2 de beraberlik elde etti. Ayrıca bu süreç içerisinde İlhan Palut istifa etti ancak bu istifa yönetim tarafından kabul görmedi.
Geçen sezonun özetinde çok fazla iniş-çıkışlar ve istikrar problemi yaşandığını söyleyebiliriz. Türkiye’de çok doğal olarak gözüken bu problem aslında Göztepe gibi taraftar gücüne sahip ve geçmişi başarılarla dolu bir kulüp için kabul edilebilecek bir unsur değil. Bu istikrarsızlığın temelinde transferde yanlış oyuncu tercihleri ve sistem-oyuncu uyumsuzlukları ön planda gibi gözüküyor. Sezona girerken birinci forvet olarak düşünülen Eren Derdiyok oynadığı 4 maçın ardından kulübeye hapsolup devre arasında ayrılırken stoperde oynaması beklenen Sanneh’te benzer durumu yaşadı ve asıl mevkisi defansif orta saha olana Alpaslan Öztürk koca bir sezonu bu mevkide geçirdi. Almanya’dan büyük umutlarla alınan Atınç ise fazla süre alma şansı elde edemedi. Benzer şekilde devre arasında kadroya katılan Tripic ve Wilczek de beklenen katkıyı sağlayamadı ve Wilczek sezon biter bitmez Danimarka’ya geri transfer oldu. Oyuncudan zarar edilmemiş gibi gözükse de geldiği ligde bir devrede 17 gol atan bir oyuncunun bu denli silik bir performans göstermesi takımdaki bazı sorunları daha net ortaya koydu.
İçinde bulunduğumuz transfer döneminde ise kulüp birçok as oyuncusuyla yollarını ayırarak küçülmeye gideceğinin sinyallerini verdi. Gelecek sezon kulübün en büyük geliri olan maç günü hasılatından nispeten yoksun şekilde mücadele edecek Göztepe için geçtiğimiz sezonlardan çok daha zor bir transfer dönemi onları bekliyor diyebiliriz. Takımın sembol isimlerinden olan Beto ile başlayan ayrılık rüzgarı Borges, Wallace Reis, Jerome, Castro, Serdar ve Deniz Kadah gibi isimlerle devam etti. Bu isimlerin yerine gelecek oyuncular için 91 milyon TL limit sınırı bulunan Göz-Göz’ün her hamlesini çok dikkatli bir biçimde atması gerekiyor. Bu noktada gelecek yabancı oyuncular kadar değerli bir konu ise öz kaynaklara dönüş olacaktır. Göztepe Spor Kulübü, alt yapısından yetiştirdiği kaptanı Halil gibi forması için canını dişini takacak oyunculara ihtiyaç duymaktadır ve hali hazırda kadrosunda bulunan kaleciler Göktuğ ve Arda, orta sahada Yalçın ve Efe, forvette Ege gibi isimleri as takım bünyesinde bulundururken rotasyon içerisinde daha sık yer vererek takımın bir parçası haline getirmelidir. Bu oyuncuların birçoğu zaten kendi yaş kategorilerinde milli takımın da bir parçası olduğundan Süper Lig seviyesinde süre alabilecek durumdalar. Beto’nun ardından Göktuğ’un şansını iyi kullanırsa kaleyi devralmaması için hiçbir sebep yok. Sezon içerisinde zaman zaman şans bulan Yalçın da kesinlikle daha sık oynaması gereken bir oyuncu.
Yabancı transferlerine geldiğimizde ayrılan birçok oyuncunun yerinin doldurulması gerekiyor. Bu noktada kaleden başlarsak Beto’nun ardından son günlerde Sinan Bolat, Kenan Piric ve Balasz Megyeri isimleri gündemde. Sinan Bolat’ın Milli takım ve Avrupa’da önemli bir tecrübeye sahip olması büyük bir avantaj, ayrıca Göktuğ’un gelişimi konusunda da kendisine yardımı olacaktır diye düşünüyorum. Bir diğer opsiyon ise yaş olarak daha genç bir kalecinin transfer edilmesi. Bu profilde Frankfurt takımının 1.kaleci olarak düşünmediği fakat süre almak isteyen Frederik Ronnow ismini önerebilirim. 28 yaşındaki kalecinin pozisyon bilgisi yüksek ve Göktuğ’a da bu anlamda önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Savunmada Titi ile devam edildiğini görüyorum antrenman fotoğraflarında, bu durumda yanına hamleci bir stoper profiline ihtiyaç duyulacaktır. Gelecek oyuncunun öne çıkışlardan sonra geriye hızlı dönmesi ve kademeyi sağlaması gerekir. Bahsettiğim özelliklere sahip ve gelişime çok açık olan bir oyuncu Anel Ahmedhodzic. Yarım sezon kiralık oynadıktan sonra ikinci yarıda kulübü Malmö’ye geri dönmüştü. Bonservisiyle alınması zor olabilir ancak takımı kiralık opsiyonunu kabul ederse önemli bir iş yapılmış olur.
Sol bek için iki sezondur gelen yabancı oyunculara rağmen Berkan formayı bırakmadı ve önemli işler yaptı. Gelecek sezon ise artık 32 yaşında olacak ve fiziksel olarak bir düşüş yaşaması olası. Casper Höjer bu mevkide deliciliği, sürpriz skor katkısı ve fiziksel özellikleriyle oldukça başarılı olacaktır. Oyuncunun bonservisi için 2.000.000 € konuşuluyor şu an ancak pazarlık yapılarak rakam aşağı çekilebilir ve getirildiği takdirde 4 büyüklere satışı için en az 2 katı bir parayı çok kısa sürede kasaya koymak mümkün.
Orta sahanın merkezi için Poko ve Soner isimlerinin yanına hem alternatif olacak hem de zaman zaman 11 başlayıp sahada organizasyon anlamında katkı sağlayabilecek bir isim olan Vito Mistrati’yi önerebilirim. Oldukça tempolu bir oyuncu ve iyi bir yönlendirici. Çok yönlü bir oyuncu olması ve hem kanatta hem forvet arkasında oynayabilmesi önemli bir avantaj.
Serdar Gürler’in ardından çizgide takımın yaratıcılık yükünü çekebilecek ve birebirlerde etkili olabilecek bir oyuncu olarak Edgar Babayan’ın ve kanat forvet rolünde Godsway Donyoh‘un ön plana çıkabileceğini düşünüyorum. Fiziksel özellikleri ve oyun yapısı itibariyle ligimiz için oldukça uygun profiller ve potansiyelleri buradan daha büyük bir sıçrama yapabileceğinin sinyallerini de veriyor. Babayan’ın takımının küme düşmesinden ötürü, Donyoh’un da zaten kiralık adayı konumunda olduğundan oyuncuların ayrılıklarına kesin gözüyle bakılıyor.
Santrafor için transfer edilen Brown Ideye ismi ligin dinamiklerine oldukça uygun bir profil ancak yaşadığı sakatlık geçmişi ve yaşı itibariyle düşünülerek yanına Cherif N’Diaye kiralık olarak dahil edildi. Kiralık olarak düşünülebilecek diğer opsiyonlardan biri Emil Riis olabilir. Genç yaşında İngiltere macerasına atılan oyuncu 2018 yılında ülkesine döndü ve geçtiğimiz sezonu 11 gol 6 asist ile kapattı. Sırtı dönük oyununu biraz daha geliştirip güçlenirse ligimiz için daha da uygun bir hale gelebilir ancak uzun boyuna rağmen ayak hakimiyeti ve son vuruşları gayet yerinde bir oyuncu.