İspanya La Liga’nın 26. Haftası, Wanda Metropolitano Stadyumu’nda Madrid derbisine ya da bir diğer tabirle “El Derbi Madrileño” mücadelesine ev sahipliği yaptı. Maç öncesi Atletico Madrid 1 maç eksiğiyle 59 puanda ligin zirvesinde yer alırken, Real Madrid 26 maçta topladığı 54 puanla 3. sırada yerini aldı. Şampiyonluk mücadelesinden kopmamak adına Real Madrid bu maçı mutlaka kazanmak zorundaydı, Atletico Madrid ise ilk olarak puan farkının açılmaması için mücadelesini verecekti. Atletico Madrid teknik direktörü Diego Simeone’nin Real Madrid’e karşı son 10 resmi maçta galibiyeti olmaması ise onun için ek bir motivasyon kaynağı olacaktı. Tarafların ilk 11’lerine göz atmak gerekirse; Atletico Madrid’de cezası biten Kieran Trippier’in ve Real Madrid’de de sakatlığından ötürü 2 haftadır forma giyemeyen Karim Benzema’nın yerlerini tekrar aldıklarını söyleyebiliriz.

Maç önü dizilişlere baktığımızda, Atletico’nun klasik 4-1-4-1 ile, Real Madrid’in ise 4-3-2-1 dizilişiyle sahaya çıktığını görüyoruz. Maç sonu ortalama pozisyonlarda ise öne çarpan detay, Atletico’da yardımcı forvet olarak forveti ikilemesi beklenen Angel Correa’nın içe konumlanmasıyla sağ çizgi kontrolünün büyük ölçüde Kieran Trippier’de olduğunu, Real’de ise beklerin önlerindeki partnerlerine ne kadar yakın konumlandığını net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz.

Maçtaki önemli anlardan kısaca bahsetmek gerekirse; maça hızlı ve daha iştahlı başlayan ekip ev sahibi takım Atletico Madrid oldu. İlk 15 dakikada kaleyi 3 kez yoklayan Atletico, bunların sonuncusunda sağ taraftan geliştirdiği kontra atak sonucu Luis Suarez’in akıl dolu bitirici vuruşuyla 1-0 öne geçti. Real Madrid ise ilk yarı beklenen performansın altında kaldı ve kaleyi bulan tek şutu uzak mesafeden Casemiro’dan geldi. İkinci yarının başında da Real Madrid beklenen baskıyı Atletico sahasında kuramadı ve Oblak’ı tehdit etmekte zorlandı. İkinci yarının ilk tehlikeli pozisyonu Yannick Carrasco’dan geldi. Sağ çaprazdan kazanılan topla ceza sahasında topla buluşan Carrasco, açısı iyi olmasına rağmen Thibaut Courtois’i geçemedi ve skoru 2-0’a getirecek fırsatı değerlendiremedi. Bu pozisyondan tam 2 dakika sonra Atletico net bir gol fırsatını bu kez Luis Suarez’le değerlendiremedi. Real Madrid adına maçın en net pozisyonu ise 79. dakikada Karim Benzema’dan geldi. Bu pozisyonda 100 %’lük gol şansını iki kez fırsat bulmasına rağmen değerlendiremeyen Benzema, kendisini 89. dakikada Casemiro ile yaptığı 2’ye 1 sonucu attığı golle affettirdi ve zor da olsa Madrid derbisinden takımına 1 puan kazandırdı.

Atletico Madrid

Atletico Madrid, maç öncesi 4-1-4-1 olarak gözüken sahaya dizilişini, maç esnasında kısmen gözler önüne serdi. Hemen hemen her atakta en uçta hep Luis Suarez’i gördük, geri 4’lü çizgisi ise özellikle top rakipteyken çoğunlukla bozulmadı. Ancak orta saha konumlanması ise çizgi halinden ziyade “Zigzag” bir görüntü çizdi. Bu Zigzag şeklindeki ortasahanın savunmaya en yakın kısmında Koke yer alırken, sol çizgiye ve Luis Suarez’e yakın kısmında ise Yannick Carrasco yer aldı. Angel Correa’nın ise sağ kanadı genellikle Kieran Trippier’e bıraktığını ve maç içerisinde kendisinin daha çok forvet arkası pozisyona doğru yönlendiğini söyleyebiliriz.

Kieran Trippier’in maçta sağ koridordan kurmaya çalıştığı atak başlangıçlarından bir tanesini aşağıdaki şekilde görüntüleyebiliriz. Atletico’nun, Real’in yerleşik savunmasını kırmaya çalıştığı fırsatlarda kullanmaya çalıştığı oyuncuların başında geliyor Kieran Trippier. Pas noktalarına baktığımızda ise Trippier’in sağ koridorda basılmadık yer bırakmadığını rahatlıkla görebiliyoruz.

Maçta bulduğu erken golün de getirisi olarak Atletico Madrid sezon başından bu yana en iyi yaptığı şeyi yani kalabalık savunmayı bu maçta da uygulamaya çalıştı. Özellikle ikinci yarı kendi 1. bölgesini en az 9 adamla savunmaya çalıştığının örneklerini aşağıda görüntüleyebiliriz.

Atletico, kalabalık savunma yapmasının bir sonucu olarak hücumda Luis Suarez’in top tutmasını ve sonrasında da hızlı oyuncuları yanına ve atağa taşımasını bekledi.

Atletico Madrid’in özellikle 5’e 4, 4’e 4 ve daha üstün olarak yakaladığı kontra ataklarda defansın arasına ve hücumdaki boş bölgelere yapılan topsuz koşular, topu getiren takım arkadaşları tarafından besletildi ve ataklar sonlandırılmaya çalışıldı. Statik Real Madrid ortasahasına karşılık Thomas Lemar ve Marcos Llorente gibi savunma arkasına koşu atabilen dinamik oyuncuların orta sahada tercih edilmesi de bu planın habercisiydi. Atletico’nun attığı golde Llorente’nin Nacho’ya attığı çalım sonrasında bulduğu boşluk bu planın en iyi örneğiydi. Atletico bu golü topu kazandıktan sadece 29 saniye sonra attı.

Real Madrid

Real Madrid’de maç öncesi gözüken sahaya dizilişi maç esnasında özellikle topa sahipken farklılıklar gösterdi. 3’lü orta sahanın merkezinde yer alan ve aynı zamanda golün assistini yapan Casemiro, sıklıkla tandemin arasına girdi. Modric ve Kroos beklenildiği üzere birbirine yakın olarak iç ortasaha görevini üstlendiler. Rodrygo ve Asensio ise çizgi oyuncuları olarak kanatlarda yer aldılar.

Real Madrid 15. dakikada yediği gole beklenen reaksiyonu gösteremedi. ilk yarı net denebilecek bir pozisyon yakalayamadılar. İsabetli tek şutları ilk yarının sonlarına doğru uzak mesafeden Casemiro’dan geldi. İkinci yarı ise daha çok fırsat bulmasına rağmen Oblak’ı geçmekte bir hayli zorlandılar ve eşitliği ancak 89’da yakalayabildiler. Real Madrid’in yaşadığı bu problemde Atletico Madrid’in katı savunması ve bloklar arasında nerdeyse hiç boşluk bırakmayan defans anlayışının yanında Real Madrid’in hareketsizliğinin de payı büyüktü. Özellikle kanat oyuncuları Asensio ve Rodrygo hücuma hiç çeşitlilik katamadılar. Aşağıda Asensio’nun istatistikleriyle bu çıkarımı destekleyebiliyoruz.

Gol beklentisi olarak da 1.95 yakalayan Real Madrid’in, hücumdaki verimsizliğini orta sahada dolduramadıkları boşluklarla örneklendirebiliriz. Atletico’nun yakaladığı kontra atakların hemen hemen hepsinde Real Madrid orta sahası rakibin çabuk ve tek paslarına yenik düştü.

Kroos ve Modric orta sahada beklediği desteği kenar oyuncularından alamadı ve defans ile orta saha arasında uzun mesafeler oluştu.

Maç boyunca Real Madrid, kalabalık Atletico savunmasını kenar ortalarıyla çözmeye çalıştı fakat bu ortaları değerlendirecek bir profili kariyeri boyunca çizemeyen Benzema’nın, içerde yalnız kalması, onun bu ortaları değerlendirmesine engel oldu. Geriye tek çare kısa mesafeli 2’ye 1’ler yaratarak bu savunmayı az adama düşürmek kalmıştı. 89. Dakika’da Casemiro ile Benzema arasında yapılan 2’ye 1 golle sonuçlandı ve Real zor da olsa eşitliği yakalamayı başardı. Karim Benzema’nın cebinden çıkardığı bu gol, Atletico’nun kompakt savunma yapısının bireysel yeteneklerden yaratılan sürprizlere karşı ne kadar çaresiz kaldığının da bir göstergesi oldu ve ne kadar kalabalık olunursa olsun müdahale edilmeyen ve uzaklaştırılmayan bir topun yaratabileceği tehlikeler konusunda adeta bir ders niteliğinde oldu.

 

Real Madrid’in, golde tabelaya yaptığı asist katkısıyla fakat daha da önemlisi rakip ceza sahasına girişiyle önemli bir pay sahibi olan Casemiro, bu maçta hem kendi orta sahasını savunmada ayakta tutan hem de hücumda çeşitlilik yaratan en önemli oyuncusuydu. Aşağıdaki grafikten de görülebileceği üzere neredeyse kendi yarı sahasında olduğu kadar rakip yarı sahasında da etkinlik gösteren Casemiro’nun takımın ön libero oyuncusu olarak hücumda aldığı sorumluluk ve yarattığı alternatifler, Real Madrid’in derbiden puansız dönmemesine yol açan en önemli unsurlardandı.

Sonuç

Ligin 13. Haftası’nda Santiago Bernabéu stadında oynanan mücadelede kazanan taraf 2-0’lık skorla Real Madrid olmuştu. Rövanş mücadelesinde Atletico Madrid kazanmak için elinden geleni yaptı fakat Diego Simeone’nin Real Madrid’e karşı 10 maçlık kazanamama serisinin bitmesine engel olamadı. Her iki takım da 1 puana razı oldu. Atletico bu beraberlik sonucunda son 4 lig mücadelesinden 5. puanını çıkartabildi. Hafta içi erteleme maçında Athletic Bilbao’yu ağırlayacak olan Atletico Madrid kazanması halinde en yakın takipçisi Barcelona’yla puan farkını 6’ya, 3. Real Madrid ile ise 8’e çıkartacak.