Şampiyonluk yarışında son haftalara girilen La Liga’nın 35. haftasında, ligin üst sırasını direkt etkileyecek olan mücadelede, 74 puanlı Barcelona 76 puanla lider olan Atletico Madrid’i Camp Nou’da ağırladı. Kazananın büyük avantaj kaydedeceği mücadelede gol sesi çıkmadı ve takımlar bir puanla sahadan ayrıldı.

Granada’ya karşı evinde şok bir mağlubiyet alarak şampiyonluk yarışında yara alan Ronald Koeman’ın öğrencileri geçtiğimiz hafta Valencia deplasmanına çıktı. Geriye düştüğü mücadeleden 3-2 galip ayrılarak yarışın içinde kalmaya devam eden Katalan ekibinde, Ansu Fati ve Philippe Coutinho, A. Madrid maçı öncesinde sakatlık sebebiyle kadroda olmayan isimler. Ronald Koeman ise Granada maçında yediği kırmızı kart yüzünden maçı tribünden takip etmek zorunda.

Aynı hafta deplasmanda Athletic Bilbao’ya kaybeden başkent ekibi ise geçen hafta yine deplasmanda oynadığı Elche engelini tek golle geçti. A. Madrid’in başında Camp Nou’da galibiyet ile tanışamayan Diego Simeone’nin takımında maç öncesi eksik ya da cezalı oyuncu bulunmuyor.

Maçı değerlendirmeden önce iki ekibin kadrolarına ve saha dizilişlerine bir bakalım.

Ronald Koeman Barcelona öncesi ve Barcelona kariyerinin ilk dönemlerinde genellikle 4 3 3 ve 4 2 3 1 şeklinde bir saha dizilimi tercih ediyordu. Alınan kötü sonuçlar ve istikrarsız form grafiği karşısında yeni bir şeyler denemek zorunda kalan Hollandalı çalıştırıcı, şubat ayında oynanan ve 2-0 kazanılan Sevilla maçında uyguladığı 3 4 1 2 saha diziliminden ilerleyen maçlarda da vazgeçmedi. Atletico Madrid karşısında da Barça’yı aynı şekilde saha da gördük.

Madrid ekibi ise görmeye alışık olduğumuz Simeone 4 4 2’si yerine bu sezon birçok defa gördüğümüz 3 5 2 şeklinde sahadaydı. Maçın son 15 dakikasında yapılan    A. Correa – G. Kondogbia değişikliği ile sistem değiştiren Madrid’de, Mario Hermoso’nun sol beke geçtiği bir 4 2 3 1 izledik.

Ekiplerin ortalama pozisyonları ise şöyle gerçekleşti.

Barcelona’da Messi’nin maç içinde birçok kez sağ kanatta derinde topla buluştuğunu gördük. A. Griezmann’a göre daha geride konumlanması bununla açıklanabilir. R. Koeman’ın yeni oyun düzeninde ileride konumlanan bekler burada gayet net görülmekte. J. Alba ve S. Dest neredeyse hücum oyuncuları ile aynı çizgide. Barcelona’nın bu bek ağırlıklı oyunu J. Alba ve S. Dest’in başarılı form grafiği ile birleşince tehlikeli sonuçlar doğuruyor fakat arkada verilen boşlukları iyi değerlendirebilecek ekipler Barça için baş ağrıtabilir.

Atletico Madrid ise kağıt üstünde 3’lü bir stoper hattıyla maça başlasa da M. Hermoso sol bek gibi pozisyon aldı. Yukarıdaki grafiğe de yansımış olan bu durum Atletico’nun hücumlar için sol kanadı daha efektif kullanması ile ilgili olabilir. Dribling yeteneği yüksek oyuncuların sol kanatta olması hızlı geçişleri oyunun temeline oturtan Madrid ekibini buna yönlendiriyor. A. Correa – M. Lorente , Y. Carrasco –  Saul ikililerinin birbirlerine yakın oynayarak bek oyuncuları ile çizgilerde oluşturduğu yoğunluk maç içinde birçok kez karşımıza çıkan bir görüntüydü.

Maç Analizi

Barcelona’da savunmadan hücuma geçişte oyuna genişlik veren bekler ana unsur konumunda. Rakip sahaya 3 1 4 2 şeklinde yayılan Katalan ekibinde Messi derine gelerek top alırken Griezmann’ı bu şekil bir aksiyonda göremedik.

Barcelona rakibi karşılama noktasında ise beklerin derinde konumlandığı bir 5 3 2 şeklinde sahaya dizildi. Hızlı geçiş oyunları ile geniş alanlarda etkili olan Madrid ekibine engel olmak için sahaya geniş yayılan Katalan ekibi, savunma ve orta saha arasındaki hattı iyi kapatarak Atletico’nun fırsat bulmasına olanak vermedi.

Atletico Madrid ise geriden oyun kurarken rakibi gibi arkada 3’lü bir stoper hattının olduğu 3 1 4 2 şeklinde konumlandı. Fakat orta sahadaki 4’lü Barcelona gibi merkeze değil çizgilere daha yakın pozisyon alarak kurulan üçgen ve dörtgenler ile etkili olmayı amaçladı. Bu planın maç boyunca etki gösterememesi ise Barcelona’nın 5’li savunma hattı ile açıklanabilir. Half-space bölgesinde etkili olan Atletico hücumcuları çokça kullandığı bu bölgede Katalan ekibine karşı nicel bir çoğunluk sağlayamadı. Bunu aşağıdaki 4v4 eşleşme ile destekleyebiliriz. Öte yandan Llorente gibi hem şut tehdidi hem pas opsiyonu yaratma gibi meziyetleri olan skorer bir oyuncunun, Barcelona’nın dinamik ve boşlukları parselleyebilen orta sahasına karşı alan bulamaması Atletico’nun üretimine ket vuran bir diğer etkendi.

Atletico Madrid agresif bir ön alan baskısı uygulamadı ve rakibini 2. bölge presleri ile karşıladı. Derinde savunma konusunda ise 5 3 2 şeklinde sahada konumlandı. Dar ve kompakt olarak uygulanan bu savunma şekli ile Barcelona’ya merkezden şans tanımayan Başkent ekibi, rakibin ortada topla buluşan oyuncusuna karşı da agresif bir baskı sergiledi. Bu durum Barça’yı geniş alanlara ve çizgilere yöneltse de Katalan ekibinin oyunu zaten çizgilerden gelişmekte ve bu oyun merkez oyuncularına özgürlük tanımaktaydı. Ama Madrid ekibinin üstün savunma becerisi bu planı taca çıkardı. R. Koeman takımını geniş alanlara mecbur bırakıp orta da etkili olmasına izin vermeyen Simeone’ye karşı hava toplarını kullanabilirdi. Özellikle geçen sezonlara nazaran bu alanda daha etkisiz bir görüntü çizen Madrid ekibi karşısında bu zafiyetin etkin kullanımı Barça’yı skora götürebilirdi. Hollandalı çalıştırıcının hücumda bir B planı sahaya koyamaması Katalan ekibi için bir problem.

Atletico Madrid bahsettiğimiz gibi kompakt bir halde rakibini karşılayıp hızlı hücum fırsatları ararken Barcelona topa sahip olarak daha etkin bir oyun ortaya koyan ekipti.

Madrid ekibinde ise Koke performansı ile öne çıkan oyuncuydu. Hem rakibi karşılayan hem takımını hücuma çıkaran, savunma ve hücum görevlerini üst düzey bir şekilde yerine getiren oyuncu Simeone’nin takımının ana parçası olabilir.

Madrid ekibi geriden oyun kurarken merkez stoperlerine pas ile çıkmayı tercih etmedi. Bunda R. Koeman’ın yeni oyun planı etkili oldu diyebiliriz. Beklerin ön alan baskısında yer aldığı ve rakip 3. bölgesinde konumlandığı bu sistemde, A. Griezmann ve Messi merkezi kapattığı için Madrid topu çizgilere oynamak zorunda kaldı. Bu durumda da Barça kanat beklerinin devreye girerek ileride baskı yaptığını gördük. Bu baskı aynı zamanda Atletico beklerini daha derinde konumlandırarak kanatlardan etkili olmasının da önüne geçti.

Maç Verileri

Aşağıda Barcelona’nın maç içindeki sık denenen pas kombinasyonlarını görüyoruz. Anlattıklarım ile paralel olarak topların bek oyuncularına yönlendirilmesi grafiğe de yansımış durumda.

Atletico cephesinde ise yine anlattıklarımı destekler nitelikte bir grafik mevcut. Kanatlarda oluşturulan dörtgen açıkça görülüyor.

İlk yarıda ceza sahasında fırsatlar bulan başkent ekibi ikinci yarıda kaleye isabetli bir şut gönderemedi.

Aşağıdaki hücum grafiğini incelediğimizde Madrid ekibinin sol kanattan daha başarılı hücum gerçekleştirdiğini görebiliriz. Bunda daha önce de değindiğimiz gibi sol kanatta oynayan oyuncuların hız ve top taşıma konusundaki yeteneklerinin etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Topla oynama ve pas istatistiğine baktığımızda şaşırtmayan bir sonuç görüyoruz. Barcelona tüm verilerde Madrid ekibinden iyi konumda.

Hali hazırda dünyada kabul görmüş üstün savunma yeteneğini geliştirerek agresif bir karşı baskı ile birleştiren Simeone’nin ekibi bu verilerde Barcelona karşısında önde.

Sonuç

Sonuç olarak merkezi Barcelona’ya başarılı şekilde kapatan Simeone ile Atletico’nun kanatlardan hücumunu kısıtlayan Koeman’ın savunma ağırlıklı bu oyunları maçta iki ekibinde etkili olmasını engelleyerek maçın golsüz tamamlanmasına yol açtı.

Real Madrid’in Sevilla ile berabere kalarak puan kaybetmesi bu maçın sonucunun daha fazla önem kazanmasına sebep olabilirdi fakat golsüz beraberlikle sonuçlanan mücadele, kimseye tam anlamıyla fayda sağlamadı. Bu sonuçla Atletico Madrid 77 puanla liderliğini sürdürürken, Barcelona 75 puanla aynı puanlı Real Madrid’in arkasında 3. sırada kaldı.