İngiltere Premier Lig’in 26. haftasında Chelsea, Stamford Bridge’de Manchester United’ı ağırladı. Haftanın en önemli mücadelelerinden olan karşılaşma Old Trafford’da oynanan ilk karşılaşma gibi golsüz beraberlikle sonuçlandı.

Chelsea, büyük umutlarla başlanılan sezonda Frank Lampard ile yollarını ayırarak takımı Thomas Tuchel’e emanet etti. Tuchel yönetiminde çıkılan 8 maçta yenilgi yüzü görmeyen Chelsea ligde 43 puanla 5. sırada bulunurken oynadığı son karşılaşma da Şampiyonlar Liginde Atletico Madrid’i 1-0 ile geçmeyi başardı.

Konuk ekip Manchester United ise ligde Manchester City’nin arkasında 2. sırada bulunuyor. Bu sezon ligde oynadığı maçlarda deplasmanda mağlup olmayan Solskjaer’in ekibi, 53 gol ile de ligin en fazla gol atan takımı konumunda. Mücadele ettiği Şampiyonlar Liginden 3. olarak Avrupa Ligine geçiş yapan Kırmızı Şeytanlar, son karşılaşmasında deplasmanda 4 gol attığı Real Socieadad ile golsüz berabere kalarak tur atlayan taraf oldu.

Ligde bu sezon “big six” takımları karşısında galibiyet alamayan ManU, Arsenal, Tottenham, M.City ve Liverpool maçlarında olduğu gibi Chelsea karşısında da galibiyet ile tanışamadı. M.City ve Liverpool ile golsüz berabere kalan Kırmızı Şeytanlar Arsenal’e ilk maçta 1-0 ile boyun eğerken ikinci maçta da yine golsüz beraberlikle yetindi. Tottenham karşısında ise 6 gollük hezimete uğrayan Solskjaer’in ekibi büyük maçlardaki tek golünü bu karşılaşmada penaltıdan kaydetti.

Mavilerde ise durum pek de farklı değil. Frank Lampard yönetiminde çıkılan Liverpool, Tottenham, Arsenal ve M.City maçlarında galibiyet alamayan ekip Tuchel’in görevi devralmasıyla Tottenham’ı deplasmanda 1-0 ile geçerek sezonun ilk büyük maç galibiyeti ile tanıştı.

Maçın detaylı analizine geçmeden önce iki ekibin 11’lerine göz atalım.

Takımların saha dizilişleri ve ortalama pozisyonları ise şöyleydi:

Chelsea’de Lampard’ın yerine göreve gelen Thomas Tuchel birçok meslektaşının aksine uzun yıllar boyunca aktif olarak saha içinde bulunmuş bir isim değil. 24 yaşında geçirdiği ağır diz sakatlığı ile sahadan kopan teknik adam, kulübeye geçerek futboldan kopamamış. Kazanmak için taktik gözlemlerden, maç analizlerinden ve istatistiklerden verimli olarak yararlanan Tuchel, sahada oynanan oyun kadar sahanın dışına da özen gösteren bir teknik adam. Birlikte çalıştığı oyuncular ile iletişimi üst düzeyde olan ve özellikle genç futbolcular ile yakınlık kurabilen teknik adam onların bireysel olarak gelişimlerine de etki ediyor. Hocanın bu iletişim becerisi Chelsea açısından onu tercih sebebi haline getirmiş olabilir. Büyük beklentiler ile transfer edilen vatandaşları Timo Werner ve Kai Havertz’den üst düzey performans alarak onları takımın önemli silahları haline getireceğinden kimsenin şüphesi yok.

Mavilerin maç kadrosuna değinecek olursak Tuchel’in sahaya sürdüğü 11’de orta sahada bir tercih değişikliğine gittiğini görebiliriz. Göreve geldiğinden beri Kovacic ve Jorginho ile çift pivotlu bir sistem tercih eden Alman çalıştırıcı Jorginho yerine N.Kante ile başlamayı tercih etti. Oynanan son karşılaşma olan Atletico Madrid maçından farklı olarak hücumda da T.Werner’in yerine H.Ziyech ile başlayan Tuchel, M.Mount’u sol kanada attı. Belirli bir oyun anlayışını rakibine dayatmaktan çok maça göre dizilişlerde ve oyuncu rollerinde değişikliğe giden Thomas Tuchel’in bu maç özelinde neler yaptığını daha detaylı inceleyeceğiz.

Camianın evladı kontenjanından gelerek 2018 yılından beri Manchester United’ı çalıştıran Ole Gunnar Solskjaer ise sürekli eleştirilen bir isim. Devraldığı kulübün büyüklüğüne nazaran teknik adamlık kariyerinin henüz çok fazla bir başarı barındırmaması ve oynanan oyunun çoğu zaman tatmin etmemesi onun için hep bir soru işareti. Bu sezon Şampiyonlar Liginden elenen ve yoluna Avrupa Liginde devam eden ekipte büyük maçlardaki kısır görüntü dikkat çekiyor.

Kırmızı Şeytanlar’ın saha içi dizilimi ve kadrosuna bakacak olursak Solskjaer’in genelde tercih ettiği klasik 4 2 3 1’ü görebiliriz. Göreve geldiği zamanlarda çok fazla varyasyon deneyen Norveçli çalıştırıcı oyundan en fazla verimi bu dizilim ile alıyor. Özellikle bu sezon özelinde tercih edilen oyunun defansın önündeki orta saha oyuncularından alınan savunma desteği ile Bruno Fernandes’e daha özgür bir oyun tanıması ana planı oluşturuyor. B.Fernandes ManU hızlı hücumlarının baş aktörü konumunda ve yapılan hücumlar için sol kanat çok etkin kullanılıyor. Topa sahip olan takımlara karşı yoğun baskı ile daha hızlı sonuç alan ekip derinde bekleyen rakiplerini açmakta zorlanıyor. Bu genel bilgiler ışığında Solskjaer’in Tuchel’e karşı nasıl aksiyon aldığını inceleyelim.

Maç Analizi

İki ekipte maça tempolu bir başlangıç yaptı. Yoğun ön alan baskıları ve karşı presler sonucunda fazlaca top kaybına şahit olduk. Kırmızı Şeytanlar ilk yarı boyunca daha fazla hücum eden ve daha fazla isteyen taraftı. Hafta içi oynanan Avrupa mücadelelerinde Manchester ekibinin Chelsea’ye nazaran daha temposuz ve kolay bir maça çıkması az da olsa etkisini gösterdi. Fakat iki ekipte oyuna ağırlık koyarak bir dominasyon sağlayamadı.

Chelsea rakibi karşısında maça ön alan da baskı ile başladı.

ManU ise Chelsea’ye aynı şekilde bir ön alan baskısı ile cevap verdi.

Thomas Tuchel bu sezon hücumlarının büyük çoğunluğunu sol kanattan gerçekleştiren ManU’ya önlem olarak sağ içte Jorginho yerine defansif yönü daha kuvvetli olan N.Kante ile maça başladı. Bu oyuncu tercihi ile ManU’nun sol kanat hücumları engellenmek istendi. Fakat Tuchel’in hücum planlarının merkezden gelişmesi ve bu hücumlarda önemli rol oynayan Jorginho gibi pasör özellikleri fazla olan bir orta sahanın savunma kaygısı ile yedek oturtulması Chelsea’nin üretkenliğine ket vurdu. Öyleki Chelsea, ManU kalesindeki tehlikelerinin hemen hemen çoğunu N.Kante’nin topu  geriden başarılı şekilde çıkarması sonrasında yarattı.

Manchester ekibi yukarıda bahsettiğimize paralel olarak bu maçta da sağdan hücumu genel bir seçenek olarak tercih etmedi. Aşağıdaki görsellerde H.Maguire ile saniyeler içinde iki defa soldan hücum denendiğini görebiliriz.

3’lü bir stoper hattı ile sahaya dizilen Mavilerde Tuchel esas mevkisi sağ bek olan Azpilicueta’yı Conte döneminde olduğu gibi sağ stoperde tercih ediyor. Bu tercih ve ileride oynayan M.Mount ya da H.Ziyech’in çizgiden çok ortaya deplase olması Hudson Odoi’ye açık alanlar yaratıyor. Fakat bu maç özelinde Hudson Odoi’nin etkisiz olması ve bulunduğu kanattan ManU’nun etkili gelmesi Tuchel’i daha kontrollü ve defansif bir oyuncu tercihine itti. Bu yüzden ikinci yarıya Hudson Odoi yerine R.James ile başladı. Hudson Odoi’ye nazaran daha çok çizgide oynayan R.James topun daha fazla Chelsea’de kalmasına yardımcı oldu. Bununla birlikte 2. ve 3. bölgelerde topa daha çok sahip olan Maviler daha fazla pas yüzdesi elde etti ve soldan gelişen ManU hücumları ilk yarıya oranla azaldı.

Solskjaer ise ManU’da yüksek baskı ile kazanılan topları etkili kullanan bir takım yaratmış durumda. Fakat savunma ve hücum geçişlerinde kilit rol oynayan B.Fernandes’in etkisiz olduğu maçlarda sahaya bir B planı koyamama sorunu devam ediyor. Martial’in derine gelerek kanatlardaki Rashford ve James’e alan yaratması hücumda mikro düzeyde bir çeşitlilik yaratsa da bu maçta Martial yerine Greenwood ile başlaması ve Martial’i oyuna geç alması Kırmızı Şeytanlar’ın daha çok pozisyon bulmasını engelledi. Ligde atılan 53 golün neredeyse yarısında B.Fernandes’in katkısının olması ManU hücumunda Portekizli oyuncunun önemini ve söylediklerimizi doğrular nitelikte.

Chelsea’nin oyun kurarken daha çok merkezi tercih etmesine önlem olarak orta sahayı daha dar ve kalabalık tutarak savunan Solskjaer, rakibi çizgilere iterek etkili olmasını engelledi. Hudson Odoi, B.Chilwell gibi bek oyuncuları ile oyun kurmakta zorlanan Maviler R.James ile biraz daha topla oynama fırsatı yakaladı. Hem Chelsea hem de ManU planladıkları oyunu karşı tarafa kabul ettiremeyince sahada bir takımın belirli bir üstünlüğüne şahit olamadık.

Manchester ekibinden etkili iki kontra atak gördük fakat son pas tercihlerindeki başarısızlık da bu atakları sonuçsuz bıraktı.

ManU’un hızlı hücumlarında Chelsea oyuncularının geriye dönüşlerindeki yavaşlık Avrupa mesaisi ile ilgili söylediklerimizi doğrular nitelikte. Chelsea’nin maç takvimindeki yoğunluk ve iki maç içinde hemen hemen aynı oyuncu grubu ile mücadele etmek tempoda eksikliğe ve yorgunluğa yol açmış olabilir. İkinci pozisyonda görüldüğü üzere ManU oyuncuları Mavilerin önünde konumlanıyor. Chelsea hızlı hücumunda ise ManU oyuncuları çok kısa sürede savunmada yerini alıyor.

Net pozisyonlara girmekte zorlanan Mavilerde Tuchel ManU’ya karşı sonuç alabilecek ideal kadrosuna 65. dakikada kavuştu. Giroud – Pulisic değişikliği ile Chelsea ana oyun planı olan merkezden pas oyununa geçerek topa daha fazla sahip olmaya başladı. Kante tercihi ile orta sahadan kaliteli bir pasör eksilten Tuchel, ManU’nun hava toplarındaki zâfiyetini göz önüne alarak kağıt üstünde etkili gözüken Giroud ile başlamayı tercih etti. Oyunda etki gösteremeyen Fransız forvet toplu oyunda daha çok yer alan Pulisic ile değişti ve Chelsea biraz daha etkili bir görüntü çizdi.

Genel İstatistikler

Net gol pozisyonları görmediğimiz ve düşük gol beklentisine sahip olan maçın toplam şutlarına baktığımızda Londra ekibinin ikinci yarı özellikle de ilk 15 dakika daha net girişimleri olduğunu söyleyebiliriz.

Topla oynama oranları ve pas sayılarında baktığımızda da ekipler arasında büyük sayısal üstünlükler göremiyoruz.

Aşağıda iki ekibin maç içinde en çok denediği pas kombinasyonlarını görebiliriz.

Yüksek pres ile kazanılan topları etkili olarak kullanan Kırmızı Şeytanlar’ın, özellikle daha çok etkili olduğu ilk yarı ve maç genelinde Maviler karşısında etkili olduğunu görebiliyoruz.

Sonuç

Thomas Tuchel ile yeni bir başlangıç yapan Londra ekibinde işler şu an için yolunda gidiyor denilebilir. Ligde Tottenham ve Şampiyonlar Ligindeki A.Madrid  gibi ciddi rakiplere karşı alınan galibiyetler ve sahaya konan oyun ile kendine gelen Maviler topa daha fazla sahip olarak savunmada daha etkili bir performans çiziyor. Tuchel yönetiminde çıkılan maçlarda şu ana kadar sadece 2 gol yiyen ekip üretkenlik konusunda ise henüz sahaya somut şeyler koymuş değil.

ManU maçı özelinde ise Maviler, Atletico Madrid maçındaki oyuna nazaran daha etkisiz bir oyun ortaya koydu. İki ekibin de ligin büyük maçlarında çok üretememesi sonucunda kısır bir maç izledik.

Solskjaer’in Manchester’ı ise sürekli eleştirilse de ligde ikinci sırada ve Avrupa’da yoluna devam ediyor. Fakat Chelsea deplasmanında da 3 puan alamayan Kırmızı Şeytanlar ligde hala büyük bir maç kazanamadı ve Solskjaer’in saha içine müdahaleleri hala yetersiz durumda.

İki ekibinde önünde ciddi bir fikstür var ve alınacak sonuçlar merak konusu. Ligde art arda Liverpool, Everton ve Leeds United ile karşılaşacak olan Chelsea, Şampiyonlar Liginde de Atletico Madrid ile rövanş mücadelesine çıkacak.

Manchester United ise ligde C.Palace’ı ağırladıktan sonra M.City derbisine çıkacak ve akabinde Avrupa Liginde Milan’ı, ligde ise West Ham’ı konuk edecek.