Spor Toto Süper Lig’de 2016-2017 sezonunu 2. sırada bitirerek UEFA Şampiyonlar Ligi’nde ön eleme oynama hakkını kazanan Başakşehir’in 3. Ön eleme turundaki rakibi Club Brugge’yi sizler için analiz ettik.

 

Genel Bilgiler ve Önceki Yıllar

Ülkesinin en köklü ve en başarılı kulüplerinden biri olarak kabul edilen Belçika ekibi, 1891 yılında kuruldu. Geçmişinde önemli başarılara imza atan kulüp, şu ana dek Belçika Ligi’nde toplamda 14 şampiyonluk elde etti. Anderlecht’in ardından en çok şampiyon olan ikinci takım olan Brugge, son 17 sezonun 11’inde ligi ilk iki sırada tamamlayarak önemli bir form grafiği yakaladı. Ayrıca, 11 kez kazandığı Belçika Kupası ve 14 kez kazandığı Belçika Süper Kupası ile bu kupaları en çok kazanan kulüp olarak zirvede yer alıyor.

Brugge’ün, özellikle de 70’li yıllarda ünlü teknik direktör Ernst Happel yönetiminde olduğu dönemde, Avrupa arenasında önemli başarılar elde ettiğini söylemek yanlış olmaz. O yıllarda Avrupa kupalarında en başarılı yıllarını geçiren ve iki kez final görerek kupalara çok yaklaşan kulüp, ilk olarak 1976 yılında Liverpool ile UEFA Kupası’nda final oynadı ve kaybetti. Ertesi yıl, şimdinin Şampiyonlar Ligi olarak kabul edilen Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Çeyrek Final’e kadar tırmandı. 1978 yılında ise Şampiyon Kulüpler Kupası’nda finale çıkma başarısı göstermesine karşın yine Liverpool’la karşı karşıya gelen Brugge, karşılaşmayı yine mağlup tamamladı ve ikincilikle yetindi. Bunların dışında bir UEFA Kupası yarı finali (1988) ve bir UEFA Avrupa Ligi çeyrek finali (2015) daha bulunan Belçika ekibi, UEFA Avrupa Ligi’ne üst üste 20 kez katılma başarısı göstererek bu alandaki rekoru elinde bulunduruyor.

Son olarak şampiyon oldukları 15/16 sezonunun ardından doğrudan Şampiyonlar Ligi’ne katılmaya hak kazanan Belçika ekibi, geçtiğimiz sezon gruplarda Leicester, Porto ve Kopenhag ile yaptığı maçların tamamını kaybederek kupaya 0 puanla veda etti. Ligi de Anderlecht’in ardından 2. tamamladı ve 17/18 sezonunda Şampiyonlar Ligi’ne 3. tur ön elemeden katılmaya hak kazandı. Brugge, UEFA Güncel Kulüpler Sıralaması’nda 44. sırada bulunuyor.

Brugge, Maçlarını 29 bin kapasiteli Jan Breydel Stadion’da oynuyor ve aynı zamanda stadı Cercle Brugge takımıyla paylaşıyor. Ayrıca kulübün geçtiğimiz 16/17 sezonunda ortalama 26 bin seyirciye karşı oynadığını belirtelim.

 

Son Maçlar ve Kadro

Geçtiğimiz sezonu 2. olarak tamamlayan Brugge’ün performansına genel olarak bakarsak, Şampiyonlar Ligi’nde tüm maçlarını kaybetmiş olsa da lig ve kupada evinde hiç maç kaybetmemiş bir takım görüyoruz. Ligin kaderini belirleyen ve sezonun son maçları olan Play-offlarda ise adeta sezonun bir özeti olarak, deplasmanlarda sorun yaşayan ancak evinde maç kaybetmeyen bir performans sergilediklerini söyleyebiliriz. Bu maçların deplasmanlarında 3 mağlubiyet, 1 beraberlik ve 1 galibiyet alan ekip; kendi evinde ise 4 galibiyet ve 1 beraberlik alarak sezonu tamamladı.

Sezon sonunda Brugge, 2013 yılından beri takımın başında olan deneyimli teknik adam Michel Preud’homme ile yollarını ayırdı. Ardından takımın başına geçtiğimiz sezon St. Truiden ile çok iyi bir sezon geçiren genç teknik adam Ivan Leko getirildi. Yeni teknik direktörleri ile çıktıkları ilk maçlar olarak değerlendirebileceğimiz 17/18 sezonu hazırlık maçlarında ise toplamda 7 karşılaşma oynayan ekip, bunların ilk 4’ünden galip ayrılmasına rağmen son 3 maçında galibiyet yaşayamadı. Burada dikkat çekmemiz gereken nokta ise, kulübün ilk 4 maçını nispeten basit ekiplerle; son üç maçını ise Alkmaar, Sparta Rotterdam ve Athletic Bilbao gibi daha dişli ekiplerle oynaması oldu.

Yeni sezonda kadrosunu (ikisi alt yapıdan yükselen oyuncu olmak üzere) 11 transferle güçlendiren ekibin epey geniş bir kadroya sahip olduğunu söylememiz mümkün. Şu an itibariyle toplam 37 futbolcunun bulunduğu Club Brugge’ün Başakşehir maçı öncesi seçilen 20 kişilik kadrosu ise şu şekilde:

Kaleciler: Guillaume Hubert*, Ethan Horvath, Jens Teunckens

Defans: Björn Engels, Stefano Denswil, Brandon Mechele*, Laurens De Bock, Ahmed Touba, Helibelton Palacios

Orta Saha: Marvelous Nakamba*, Jordi Vanlerberghe*, Timmy Simons, Ruud Vormer (K), Hans Vanaken 

Forvet: José Izquierdo, Lior Refaelov, Jelle Vossen, Jérémy Perbet*, Dennis Emmanuel Bonaventure*, Thibault Vlietinck**

*Takıma yeni dâhil olanlar

** Temmuz ayında U21 takımından A takıma yükseldi

 

Muhtemel Formasyon ve Kadro Analizi

Her şeyden önce 23,89 yaş ortalamalı Brugge’ün, 28,03 yaş ortalamalı Başakşehir’e göre epey genç bir kadroya sahip olduğunu söylemeliyiz. Bu ortalamalara bir de Başakşehir’in 11 oyuncularının genelde takımın yaşlılarından oluştuğunu eklersek aradaki makas daha da açılıyor. Brugge’nin 37 kişilik kadrosunda 30 yaşın üstünde yalnızca 4 futbolcu var. Bunlardansa sadece 31’lik Rafaelov ve takımın sembol isimlerinden 40 yaşındaki Simons’un ilk 11 oynama ihtimali bulunuyor. 34 yaşındaki kaleci Butelle ön eleme kadrosuna alınmadı ve bir dönem Başakşehir’de de oynayan 32 yaşındaki Perbet, Vossen’in yedeği olarak forma bekleyecek gibi duruyor. Başakşehir’e baktığımızda ise takımın muhtemel 11’inde Visca (27), Mahmut (29), Caiçara (28) ve kaleci Volkan (28) dışında tüm futbolcuların 30 yaş üstü olma ihtimali bulunuyor. Dolayısıyla yaşlı, kadro ve teknik ekip istikrarını yakalamış, ulusal-uluslararası arenalarda hayli tecrübeli oyunculardan oluşan bir takımla; genç ve dinamik, teknik ekibi yenilenmiş, bu yüzden hocasının gözüne girmek isteyecek bir takımın karşılaşacağını söylemek mümkün.

Geçtiğimiz sezona göz attığımızda, Brugge eski teknik direktörü Preud’homme’un takımı genellikle 4’lü defans dizilimiyle sahaya sürdüğünü görüyoruz. Ivan Leko’lu St. Truiden’e baktığımızda ise ligin başlarında 4’lü defans diziliminde oynayan takımın ligin ortalarına doğru 3’lü defansa evrildiğini ve neredeyse ligin sonuna kadar 3’lü defans formasyonuyla devam ettiğini, takımın en başarılı döneminin de 3’lü defans sistemiyle oynadığı dönem olduğunu söyleyebiliriz. Yani Leko, 3 defanslı dizilişleri seven ve uygulayan bir teknik adam. Nitekim Brugge’ün hazırlık maçlarında hem 4-3-3’lü hem 3-4-3’lü sistemlerle oynadığını gördük. Başakşehir maçının bir provası olarak gördükleri Athletic maçında ise 3-4-3 dizilişiyle sahaya çıkan bir Brugge takımı vardı. Fakat özellikle ofansif anlamda yeterli pozisyonu üretemeyen, defansta da çok hata yapan bir takım görüntüsü çizdiler.

Geçtiğimiz sezonu ve bu sezonun hazırlık dönemini bir araya koyduğumuz zaman, neredeyse kesin gözüyle bakabileceğimiz bazı seçimlerin yanında tam olarak emin olamadığımız ihtimaller de karşımıza çıkıyor. Öyle ki, bir aksilik olmadığı takdirde Brugge’ün Başakşehir karşısına tek forvetle çıkacağına, orta sahanın merkezinde takımın Emre Belözoğlu’su olarak nitelendirebileceğimiz kaptan Ruud Vormer’in oynayacağına ve sol stoperin Stefano Denswil olacağına neredeyse şüphe yok. Sağ bekte ise Palacios çok yüksek ihtimalle ilk 11 olarak sahada olacak. Fakat geriye kalan hemen her şey birer ihtimal olarak düşünülmeli.

Öncelikle, takımın 3-4-3 veya 4-3-3’lü dizilimle sahaya çıkma ihtimali bulunuyor. Ancak bana kalırsa Brugge’ün 3-4-3 formasyonuyla sahaya çıkma ihtimali daha yüksek.

3-4-3’te iç kanat – forvet arkası olarak görebileceğimiz forvetin sağındaki ve solundaki ikili, 4-3-3’te ise ofansif kanat olarak görev alacaktır. Forvette geçen sezon tam 20 gol atan ve takımın tartışmasız 1. forveti konumunda bulunan Jelle Vossen’in bu sene Jeremy Perbet gibi önemli bir rakibi var. Vossen’in takım oyununa yatkın, hareketli, pres yapmayı seven, gezen bir forvet olduğunu belirtelim. Topsuz oyunda çok başarılı olan Belçikalı golcü, defans arkasına yaptığı koşularla tehlike yaratabiliyor ve rakip defansına yaptığı çapraz koşularla da takım arkadaşlarına alan açabiliyor. Aynı zamanda fırsatçılığı da iyi olan Vossen’i başı boş bırakmak Başakşehir defansının başını ağrıtabilir.

Leko, son hazırlık maçında sol kanatta yeni transfer Bonaventure’ye, sağ kanatta ise Lior Rafaelov’a şans verdi. Hazırlık maçlarında formda bir görüntü çizen Bonaventure’yi sol kanadın, sağda en çok şans bulan Rafaelov’u da sağ kanadın ilk adayı olarak görebiliriz. Bonaventure gole yakın bir isim. Rafaelov ise oyun kurucu kanat oyuncusu olarak nitelendirilebilecek, hücumda sorumluluk almayı seven bir futbolcu. Adam eksiltebilme yeteneğine sahip. Fakat ikili mücadelelerde etkisiz bir görüntü çiziyor. Kimi zaman da topu bencilce kullanabilmesi sorun yaratabiliyor. 

Takımın yıldızlarından Izquierdo’yu neden ilk 11’e yazmadığımıza gelirsek; geçtiğimiz sezonlarda takımın en önemli isimlerinden biri olarak görülen Kolombiyalı sol kanat, sezon başında tatilden geç dönmesi ve takımdan ayrılmak istediğini belli eden tavırlar sergilemesi nedeniyle Leko’nun gözünden düştü. Dolayısıyla bu maçta ilk 11 olarak görev alması sürpriz olur. Fakat hamle oyuncusu olarak değerlendirilse dahi Başakşehir için tehlike oluşturabilecek bir isim. Belçika Ligi’nde 2016 yılının “En İyi Futbolcusu” seçilen Izquierdo güçlü hızı, top tekniği ve adam eksiltme yeteneğiyle önemli bir dribblingci ve skora doğrudan etki edebilen bir isim. Nitekim geçen sezon kaydettiği 16 gol ve 3 asist, ne kadar tehlikeli bir futbolcu olduğunun göstergesi.

                Alternatif Formasyon ve Kadro

Orta sahaya baktığımızda, yeni transfer Marvelous Nakamba’nın dikkat çeken bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. İkili mücadelelerde başarılı, %88 pas yüzdesiyle oynayan, dinamik, mücadeleci bir isim. Aynı zamanda etkili müdahaleler yapabiliyor. Yüksek form grafiğinin de etkisiyle takımın ön liberosuna Nakamba’yı ilk tercih olarak yazabiliriz. Merkezde ise bahsettiğimiz üzere kaptan Ruud Vormer oynayacaktır. 4-3-3 diziliminde üçüncü orta saha olarak Hans Vanaken, Jordi Vanlerberghe, Timmy Simons gibi isimler yer alabilir. Bu isimler arasında da Vanaken’i öncelikli ihtimal olarak düşünebiliriz. Maç başı 4.4 kilit pas denemesi ve %54 isabet ile oynayan Belçikalının atabileceği öldürücü paslara karşı Başakşehir’in hazırlıklı olması gerekiyor.

Burada Vormer’e özel bir parantez açmamız gerekiyor. Geçtiğimiz sezon 11 gol & 9 asistle toplam 20 gole katkı sağladı ve takımının vazgeçilmez isimlerinden birisi konumunda. Hollandalı futbolcu; skora katkı sağlayan, takıma liderlik yapan, ofansif aksiyonlarda oyunu yönlendiren, maç başına 56 pas ve %87 isabetle pas trafiğinin merkezinde yer alan bir isim. Dolayısıyla Başakşehir’in mutlak suretle Vormer’in saha içi etkinliğini kısıtlaması gerekiyor.

Defansta ise iki sisteme göre tercihler farklılık gösterebilir. 4-3-3 diziliminde, stoperin solunda hazırlık sürecinin başarılı isimlerinden solak stoper Stefano Denswil yer alacaktır. Sağ stoperde ise Leko, Björn Engels ile Mechele arasında tercih yapmak durumunda kalacak. Sağ bekte, hazırlık maçlarında gösterdiği performansla ilk 11’de yeri en sağlam isimlerden biri olarak göze çarpan Helibelton Palacios oynayacaktır. Solda ise Leko’nun De Bock’a öncelik vereceğini tahmin ediyorum.

3-4-3 oynandığı takdirde ise sol stoperde Denswil, ortada Björn Engels, sağ stoperde de Brandon Mechele’nin oynamasını bekleyebiliriz. Kanat bekler de yine aynı şekilde Palacios ve De Bock’tan oluşacaktır.

Defansın önemli isimlerinden Stefano Denswil son derece atletik, hava toplarında ve ikili mücadelelerde etkin, ayağına hakim bir stoper. Sol ayaklı sol stoper olmanın avantajıyla oynayan oyuncu, özellikle takımı geriden oyun kurarken soğukkanlı paslarla en geriden top dağıtabiliyor. %86 pas yüzdesiyle oynayan Denswil’in takımında en çok uzun pas deneyen ve bu pasları başarıyla kullanabilen isimlerden olduğunu da dipnot olarak belirtelim.

Björn Engels de yine defansın önde gelen isimlerinden bir başkası. Fakat Izquierdo gibi Engels de sezon başında takımdan ayrılmaya niyetli olduğunu belli etti. Bu yüzden Leko’nun normalde ilk tercihleri arasında yer almıyor. Fakat Leko’nun favori stoperlerinden olan Benoit Poulain Ath. Bilbao maçında sakatlandı ve bu maçta oynayamayacak. Dolayısıyla genç teknik adamın stoper  için takımın tecrübeli ismi Simons ve Engels arasında bir tercih yapması gerekecek.

Son olarak kalede, Athletic maçında da 11 başlayan ve hazırlık kampında genel olarak kaleyi koruyan isim olan Ethan Horvath olacaktır. Hubert de Horvath’ın alternatifi olarak kulübedeki yerini alacaktır.

Yedek kulübesine baktığımızda Brugge’ün güçlü bir kulübeye sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zira takımdaki birçok ismin güçlü bir yedeği var ve gerek maç içerisinde gerekse de maçtan maça rotasyonlar yapıldığında yedekten gelip katkı verebilecek isimler mevcut. Bu nedenle özellikle maç içerisinde Leko’nun yapacağı değişiklikler ve Abdullah Avcı’nın bu değişikliklere vereceği reaksiyonlar da önem taşıyor.

 

Taktiksel Analiz

Hücum

Takımın genel hücum organizasyonlarına bakıldığında, defanstan kısa paslarla çıkmayı tercih eden ve atağı 2.bölgenin merkezinden şekillendiren bir takım görüyoruz. Çok baskı yemedikleri zamanlarda hücum organizasyonlarını rahatlıkla kurabiliyor ve adım adım rakip kaleye gelebiliyorlar. Bu noktada orta sahanın göbeğindeki iki isim (biri Vormer olmak üzere) ve stoperlerin dağıttıkları toplarla atağı yönlendiriyorlar.

Nitekim takımın en çok gol bulduğu pozisyonlar %52’lik oranla yerleşik hücumlardan geliyor. Ayrıca Stefano Denswil, Ruud Vormer ve bilhassa Marvelous Nakamba’nın uzun mesafeli, etkili paslarına dikkat etmek gerekiyor. Genellikle kanatlara attıkları bu paslarda özellikle de sağ kanatta kendini unutturan Palacios’a isabetli uzun paslar çıkarabiliyorlar.

 

 

 

 

 

 

 

Ekip olarak Nakamba ve Vormer’in merkezden dağıttığı toplarla oyun kuruyorlar.

Topu 3. bölgeye taşıdıktan sonra ise genelde bireysel yeteneklerin çabalarıyla, kilit açan aksiyonlarıyla gol bulma yoluna gidiyorlar. Brugge’ün ön alanda Rafaelov, Bonaventure, Izquierdo, Vanaken, Vossen, Perbet gibi önemli hücum silahlarına sahip olduğunu söylemiştik. Dolayısıyla Başakşehir’in, gerideki ve orta sahanın merkezindeki isimlerle bu saydığımız ön alan oyuncuları arasındaki pas bağlantısını kesmek için çabalaması gerekiyor. Bunu başardığı takdirde temsilcimiz rakibinin önemli silahlarını etkisiz hale getirebilir ve hücumda elini kolunu bağlayabilir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Brugge’ün 4-3-3 veya 3-4-3 dizilimleriyle oynama ihtimalleri bulunuyor. Her iki sistemde de takımın beklerinin ofansif aksiyonlarda aktif olarak rol aldığını görüyoruz. Geçtiğimiz sezonun devre arasında takıma katılan Helibelton Palacios’un çok dinamik, enerjik bir bek olduğunu ve neredeyse tüm hücumlarda ileri çıktığını söyleyebiliriz. Özellikle Rafaelov-Palacios ikilisi sağ kanatta iyi bir uyum yakaladı. Hücum organizasyonlarında yılmadan bindirme yapan Palacios ve teknik becerileri yüksek olan Rafaelov’un Başakşehir’in sol kanadını yıpratma ihtimali yüksek. Bu nedenle yeni transferlerden Eljaro Elia’nın, ilk 11’de oynadığı takdirde, mutlak suretle diğer bir yeni transfer Gael Clichy’e defansif anlamda yardım etmesi gerekiyor. Sol kanatta ise De Bock’un ofansif etkinliği Palacios kadar olmasa da özellikle Izquierdo’nun oynadığı maçlarda Brugge’ün sol kanattan da epey tehlikeli ataklar geliştirdiğini söyleyebiliriz.

Palacios’un verdiği pasta Rafaelov sıfıra iniyor ve topu içeri çevirerek tehlike yaratıyor.

 

Brugge’de duran topların başına Ruud Vormer geçiyor ve tecrübeli oyuncu son derece etkili duran toplar kullanabiliyor. Aynı zamanda takımın duran toplarda çalışılmış organizasyonları var. Dolayısıyla Brugge’ün duran toplarda kimi zaman tehlike yaratabilecek bir takım olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda orta açılabilecek frikiklerde ve kornerlerde, dönen topları alabilmek adına Nakamba mutlaka ceza yayı çevresinde oluyor ve dönen topların birçoğunu topluyor. Bunları kimi zaman şut, kimi zaman da pas olarak değerlendiriyor. Bu nedenle Başakşehir’in duran top savunmasında Vormer’in ortalarına ve dönen toplarda ikinci şans vermemeye odaklanması gerekiyor.

 

Nakamba dönen topları karşılayan isim oluyor.

Bu çalışılmış pozisyonda ise Simons arka direğe, Mechele ön direğe; en arkada olup kendini unutturan Denswil ise penaltı noktasına hareketleniyor ve Denswil, de marke pozisyonda rahat bir kafa vuruşu çıkarıyor. Top direkte patlıyor.

 

Defans

Takım defans yaparken 5-4-1’e dönüyor ve kompakt bir görüntü çizerek dar alanda oynama gayretine giriyor.

Defansta 5-4-1 dizilimiyle ve bloklar arası boşlukları kısa tutarak rakibi karşılıyorlar.

Böyle bir savunma düzeninde rakibin kompakt ve alan daraltan yapısını diyagonal, uzun paslarla bindiren bekleri sık sık besleyerek açmak mümkün olabilir. Nitekim sol bekleri De Bock’un, takımın defansif olarak zayıf halkalarından biri olduğunu söylemek mümkün. Adam kaçırabilen, bire birde eksiltilebilen bir isim. Bunun yanında, De Bock’un önünde oynama ihtimali olan Bonaventure ve Izquierdo isimlerinin de defansif katkısının yüksek olmadığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla Caiçara ve Visca ikilisinin sağdan yapacağı bindirmeler, Başakşehir adına kilit açabilir.

De Bock, pozisyon takibini iyi yapamıyor ve rakibini kaçırıyor. Devam eden atak takımı için önemli bir tehlikeyle sonlanıyor.

Brugge’ün kısa paslarla atak kurmayı tercih ettiğini söylemiştik. Ön alanda pres yapmayı seven takımlara karşı oynadıklarında defanstan çıkarken top kaptırabiliyorlar ve bu da kalelerinde büyük tehlikelere yol açabiliyor. Bu handikaplarını özellikle de son hazırlık maçları olan Athletic Bilbao karşısında net olarak gördük. 3. bölgede birkaç futbolcuyla güçlü presler yapan Bilbao rakibini sürekli hataya zorladı ve Brugge böyle pozisyonlarda topu 2. ve 3. bölgeye taşımakta zorlandı.

Denswil’in sol kanada pasında rakip takımın sağ beki araya giriyor. Bu pozisyon maç içinde birçok kez tekrarlandı ve Bilbao rakibinin ön ve arka alan oyuncuları arasındaki bağlantıyı başarılı bir şekilde kesebildi.

Rakibin ön alandaki 5-6 kişilik baskısına cevap veremeyen Brugge’de Horvath topu dengesiz bir şekilde uzaklaştırmak zorunda kaldı.

Bu pozisyonda ise rakibin ön alandaki 8 kişilik baskısına cevap veremeyen Bruggelü futbolcular, topu adeta rakibe hediye ediyor.

Aynı zamanda Belçika ekibinin rakibin defans arkasına yapılan koşularda da sıkıntı yaşama ihtimalinden bahsedebiliriz. Özellikle defans çizgisi, dar ve kompakt oyun yapısının da etkisiyle önde olan ekipte kaleci ve defans çizgisi arasında meydana gelen boşluk problem yaratabiliyor. Böylesi pozisyonları değerlendirebilmek adına özellikle Visca’nın defans arkasına yapacağı koşular önem kazanıyor. Sol bek De Bock’un arkaya adam kaçırabildiğini göz önünde bulundurduğumuzda, Emre Belözoğlu gibi oyun görüşü iyi olan Başakşehirli futbolcuların atacağı uzun paslar sayesinde Visca’nın pozisyona girebilme ihtimali yüksek.

Bilbaolu forvet Aduriz’in geriye çıkması ve stoper Poulain’in onu kovalamasıyla oluşan boşluğu iyi gören Raul Garcia, boşalan alana yaptığı koşuyla pası alıyor ve tehlike yaratıyor.

Stoper Mechele’nin öne çıktığı bir pozisyonda rakip boşluğu iyi değerlendiriyor.

    

Burada ise, ilk resimde görüldüğü üzere, taç atışında Aduriz Brugge defansının arkasına kaçıyor. Topu aldıktan sonra yine defans arkasına attığı uzun pası Raul Garcia gelişine çıkardığı voleyle gole çeviriyor. Yani, bir atakta 2 kere defans arkasına atılan top sonucu gol geliyor.

 

Brugge’ün bir diğer defansif zafiyeti ise duran top savunması. Özellikle geçtiğimiz sezon duran toplarda başı çok ağrıyan Brugge’de bu sorunun halen çözülemediğini söylemek mümkün. Zira takımın Ath. Bilbao ile yaptığı son hazırlık maçında, Bilbao’nun birçok duran top pozisyonunda tehlike yarattığını ve Brugge’ün bu topları uzaklaştırmada zorlandığını gördük. Takımın duran toplardaki genel performansına baktığımızda ise, yedikleri golün %46’sının duran toplardan geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla kaptan Emre Belözoğlu’nun duran toplardan açacağı ortalar, Başakşehir için önemli gol fırsatlarına çevrilebilir.

   

 

Sonuç

Sonuç olarak Başakşehir-Brugge eşleşmesini özetlememiz gerekirse; tur için iki tarafın da yüksek bir şansa sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz. Burada iki takımın da kendi evinde çok iyi performans gösterdiğini göz önünde bulundurursak ekiplerin deplasman performansı bu turun kaderini belirleyecektir. Ekibimizin ilk maçı deplasmanda oynayacak olması bir avantaj. Deplasmanda alacağı iyi bir skorla turu İstanbul’daki karşılaşmaya bırakması halinde Başakşehir turu geçecektir. Genç ve dinamik bir takımla nispeten yaşlı ve tecrübeli takımın karşılaşacağı bu turda ekibimizin özellikle rakibin bireysel oyunlarına dikkat etmesi ve takım oyunundan, disiplininden taviz vermemesi durumunda gülen tarafın temsilcimiz olması işten bile değil.

Temsilcimize başarılar diliyoruz.