İtalya Serie A’nın 26. haftasında üst sıraları yakından ilgilendiren karşılaşmada Inter evinde Atalanta’yı ağırladı.
Ezeli rakibi Milan’ın 6 puan önünde lider olan Inter, Şampiyonlar Ligi potasında mücadele eden Atalanta’yı geçerek şampiyonluk yolunda önemli bir engeli daha aştı. Maç boyunca sadece 1 isabetli şut kaydeden Milano ekibi, 54. dakika da Skriniar’ın ayağından bulduğu golle galibiyete uzandı. Atalanta ise Inter’e nazaran daha aktif bir oyun sergilediği karşılaşmadan eli boş ayrıldı. Gasperini’nin ekibi kazanması halinde belki de geri kalan maçlarda zirve mücadelesine ortak olabilirdi fakat bu fırsatı değerlendiremedi.
Inter aldığı bu 3 puan ile ligdeki galibiyet serisini 7, yenilmezlik serisini 10 maça çıkarırken Atalanta’nın ligdeki 4 maçlık galibiyet serisine ve deplasmandaki 9 maçlık yenilmezlik serisine de son verdi.
Maçın analizine geçmeden önce ekiplerin kadrolarına ve dizilişlerine göz atalım.
Günümüz futbolunda 3’lü savunma denildiğinde akla gelen iki teknik adamın düellosunda sahaya diziliş bakımından sürpriz görmedik. Inter cephesinde son çıkılan Parma karşılaşmasından farklı olarak ileri de A.Sanchez – L.Martinez ve orta alanda C.Eriksen – A.Vidal değişikliği göze çarptı. Atalanta’da ise Crotone karşısında kazanılan 5 gollü maçtan farklı olarak daha fazla oyuncu değişikliği vardı. Savunmada R.Toloi, J.Palomino’dan formayı alırken, M.de Roon ve D.Zapata, L.Muriel ve J.Ilicic’in yerine sahada olan isimlerdi.
4’lü savunmaların uzun yıllardır hüküm sürdüğü dünya futbolunda, Premier Lig’de 3’lü bir yapıyla Chelsea ile şampiyonluk yaşayan Conte, bu yapının Premier Lig gibi bir ligde başarılı olabildiğini kanıtlayarak 3’lü savunmayı tekrar gündeme getirdi. Gian Piero Gasperini ise 3’lü savunmayı İtalya’daki teknik adamlık kariyeri boyunca sürekli olarak tercih etmiş bir teknik adam. Düşük profilli bir takım olarak devraldığı Atalanta’yı 3-4-3 olarak kurduğu oyun şablonu ile Şampiyonlar Ligi’nde son 8’e kadar taşıyan Gasperini de Conte gibi 3’lü saha dizilimi varyasyonlarının ne kadar etkili olduğunu gösterdi. Bununla birlikte sisteme karşı antitezler düşünülmeye ve bu kadar etkili olan bir oyun tarzının saha içindeki etkisini kırmaya yönelik birçok girişime şahit olduk.
Bu girişimlerden net olarak anlaşılan bir şey var ki o da 3’lü savunmanın antitezinin yine 3’lü savunma olarak karşımıza çıkması. Inter ve Atalanta’nın Conte ve Gasperini yönetiminde çıktığı maçların genel olarak az gollü geçmesi ve pozisyon zenginliği açısından kısır bir görüntü çizmesi bu tezimizi destekler nitelikte. Ligin en fazla gol atan iki takımı (Inter 63 gol, Atalanta 62 gol) birbirleri ile oynadığı 4 karşılaşmada seyircilere sadece 7 gol izlettirebildi. (5 gol Inter,2 gol Atalanta) Bu da tam olarak ne anlattığımızı açıklar nitelikte.
İki takımın maç içindeki ortalama pozisyonlarına göz atarak saha içini biraz daha detaylandırmaya başlayalım.
Inter genel oyun anlayışında topa çok fazla sahip olmak isteyen bir takım değil. Lig sonuncusu Crotone’ye 6 gol atarken bile topla oynama oranlarında rakibinden gerideydi. (Inter %48, Crotone %52) Toplu oyunu tercih etmeyen ekip topa hükmetmek istediğinde ise puan kayıpları ile karşı karşı kaldı. Genelde topu rakibe bırakarak mücadele eden Milano ekibi rakibi karşılarken bekleri Hakimi ve Perisic’i daha geride konumlandırarak 5-3-2 şeklinde bir dizilim ortaya koydu. Brozovic ise biraz daha derine inerek Vidal ve Barella’ya nazaran savunmaya daha yakın pozisyon aldı. Atalanta ise Inter’e ileride 1v1 bir baskı uygulayarak topla rahat çıkmasına izin vermedi.
Atalanta ilk dakikalar itibariyle daha etkili bir görüntü çizen taraftı. 1v1 yapılan etkili presler ile Inter’i uzun toplara zorlayan Bergamo ekibi, R.Lukaku’nun bu topları indirip servis etmesi karşısında ise çaresiz kaldı. Atalanta ileri 3’lüsünde ise Pessina ve Malinovskiy’nin pas tercihleri ve opsiyon yaratmakta etkisiz kalması Atalanta’nın tehlikeli pozisyonlar üretmesini engelledi. Akan oyunda Inter’i çok rahatsız edemeyen ekip ilk yarının sonlarında köşe vuruşundan üst üste iki kafa vuruşu ile tehlikeli oldu fakat Handanovic ve Inter savunmasını geçemedi. Atılan hemen hemen her uzun topta aksiyon alan ve başarı sağlayan R.Lukaku, Inter için oyunun en temel parçası. Tek isabetli şut ile kazanılan bu zorlu maçta Belçikalı forvetin olmadığı bir senaryo maçın seyrini bambaşka bir boyuta taşıyabilirdi. Lukaku’nun derine gelerek nerelerde topla buluştuğuna bakarak oyunda ne kadar etkili olduğunu görebiliriz.
İlk yarıda oyun Atalanta’nın sol kanadı ve Inter’in sağ kanadı arasında geçti. Top diğer kanada o kadar az geçti ki Perisic ve Maehle’nin adını çok az duyduk. İki ekipte bu kanatta ve oyun genelinde çok fazla top kaybı yaptı. Aşağıda Inter sağ beki Hakimi ve sağ iç Barella’nın topla ne kadar buluştuğunu ve ne kadar top kaybı yaptığını görebiliriz.
İkinci yarı da ilk yarıya benzer başladı. Duran topta gelen Inter golü maçın ibresini tamamen Milano ekibine döndürdü. Maç genelinde rakibine önde baskı uygulamayan Conte’nin ekibi golü bulduktan sonra 10 dakikalık bir sürede önde baskı ile rakibinin gole hızlı reaksiyon vermesinin önüne geçti. Bu önde baskı sırasında topu kaparak Lukaku ile net bir fırsatı da harcadı.
Atalanta gibi üretken bir takımın Inter maçı özelinde hücumda bu kadar kısır bir görüntü çizmesi Gasperini’nin çizgilerde üretememesi ile açıklanabilir. Conte, sağ ve sol stoperleri öne atarak bekleri daha ileride konumlandırıp sağ,sol iç orta saha oyuncuları ile çizgilerde üçgenler kurduğu bir oyun şablonunu tercih ediyor. Buna izin vermeyen rakiplere karşı ise sırtı dönük oyunu çok iyi oynayabilen Lukaku’yu devreye sokarak bir nevi B planı ortaya çıkarıyor. Atalanta ise kenarlarda ileri 3’lüden bir ya da iki oyuncu, orta sahanın iç oyuncularından birisi, bek oyuncusu ve bazen kenar stoperle bile kanatta baskıya gelerek kazanılan topu etkili şekilde kullanabiliyor. Inter maçında ise hem ileri 3’lünün kenarlarında oynayan Pessina ve Malinovskiy’nin etkisiz performansı hem de Lukaku’nun servis gücüne karşı koyulamaması, bunun sahada uygulanmasının önüne geçti. Yukarıda Hakimi ve Barella’nın topla olan aksiyonları çizgide oynanan oyuna dair anlattığımı destekler nitelikte.
“Önemli olan dizilişiniz değil, kaç kişiyle hücum ettiğiniz veya savunduğunuzdur. Defansif görüşümü tek cümleyle özetlemem gerekirse: Asla geriye yaslanıp rakibinizin hata yapmasını beklemeyin, saldırın ve o topu alın.”
Yukarıdaki sözlerin sahibi Gasperini’nin savunma ve hücum konusunda temel olarak benimsediği şey oyuncusunun topa ne kadar yakın olduğu ile ilgili. Eğer bir Atalanta oyuncusu topa yakınsa mutlaka o topa karşı hamle yapacaktır. Bu da oyuncuların konumları ve pozisyonlarından feragat ederek sürekli olarak birbirlerinin yerlerini ikame etmesine yol açıyor. Fakat bunu genel olarak doğru yaptıkları için pozisyon alma konusunda rakibe avantaj yaratıp büyük boşluklar vermiyorlar. Bu özellikleri onları tehlikeli bir takım haline getiriyor. Ama bu maçta ise aksi olarak Atalanta’nın skor olarak geriye düşmesi ile büyük boşluklara şahit olduk. Inter ise bu durumun yarattığı boşlukları etkili kullanamadı. Vidal-Eriksen değişikliği ile topa daha fazla sahip olarak geriden etkili çıkmak isteyen Conte, geniş alanlarda daha etkili olan A.Sanchez’i de oyuna alarak belki de bu zâfiyeti kullanmak istemiş olabilir.
Inter ise bölgesel olarak çok başarılı bir alan savunması sergileyerek rakibine rahat pozisyon bulma fırsatı tanımadı. Oyunu geniş alanda oynamayı seven Conte, özellikle skoru aldıktan sonra oldukça dar ve yoğun bir orta alan savunması sergiledi. Milano ekibi maçı 1 isabetli şutla tamamlasa da rakibine de kendi kalesini göstermedi. Köşe vuruşundan gelen iki net kafa vuruşu dışında net pozisyona giremeyen Atalanta, Inter’in kalabalık orta alan savunmasını aşamadı.
Atalanta ileri 3’lüsünü hücumlar da ceza sahası içinde çok fazla görebiliriz. Kenar stoperlerin bile çoğu kez hücuma katıldığı Bergamo ekibinde bu alışıldık bir durum. Fakat Inter 3 stoperi ile Atalanta ileri 3’lüsünü hemen hemen hiçbir pozisyonda 1v1 bırakmadı. Defans bloğunun önünde oynayan orta sahalar, stoper ve beklerin arasında konumlanarak ceza sahası içinde nicelik olarak hep bir üstünlük yarattılar.
İstatistikler
İki ekibin de kısır bir oyun ortaya koyduğu mücadelede şut sayılarında Atalanta üstünlüğü mevcut. Inter kaleye gönderdiği tek isabetli şutunda golü bularak maçı tamamladı.
Topla çıkarken Atalanta baskısını kırmakta zorlanan Milano ekibinde, Lukaku’ya atılan uzun paslar bu alandaki sayısal üstünlüğün Inter cephesinde olmasını sağladı. Maçın genelinde ise toplam pas sayısında Atalanta’nın üstünlüğü göze çarpıyor.
İki ekibin de en çok denediği pas kombinasyonları şu şekilde oluştu:
Oyunun Inter sağ kanadında yoğun olarak oynanması Barella ve Hakimi’nin bu tablodaki sayıları ile de göze çarpıyor.
Topla oynama oranları da genel olarak Inter’in yukarıda anlattığımız topla daha az oynama prensibini açıklıyor.
Sonuç
Üst sıraları yakından ilgilendiren ve kağıt üstünde futbol seyri olarak birçok şey vadeden karşılaşma oyun olarak izleyenleri çok heyecanlandırmadı. İki ekipten birinin oyunu domine ettiğini ya da iki ekipten birinin daha iyi olduğunu söyleyemeyiz fakat Lukaku ve Brozovic’in bireysel performansları keyif vericiydi.
Ekiplerin kontrollü oyunları ve üst düzey savunmaları net pozisyonlar görmemize izin vermedi. Aynı performansları iki ekibin hücum hattında maalesef göremedik. Yukarıda bahsettiğim 3’lü savunmaların antitezinin yine 3’lü savunmalar olması teorisini birebir sahaya yansıtan karşılaşma, izleyenler açısından ufak bir işkence halini aldı.
Atalanta cephesinde Zapata dışında ilerideki ikili neredeyse sahada yoktu. Gasperini ikinci yarıya Malinovskiy’i Ilicic ile değiştirerek başladı fakat bu değişiklikte Atalanta için aranan kan olmadı.
90 dakika boyunca karşılıklı top kayıpları ile geçen ve Lukaku’nun atılan her topu indirdiği karşılaşmayı tek isabetli şutla kazanan Inter, puanını 62’ye çıkardı ve ikinci sıradaki Milan ile 6 puanlık farkı korudu. Atalanta ise 49 puanla 5. sırada kaldı. Inter haftaya Torino deplasmanına çıkarken Atalanta ise evinde Spezia’yı ağırlayacak.