Doğum Tarihi: 21.06.1990 (26 yaşında)
Mevki: Defansif Orta Saha,Merkez Orta Saha
Takımı: AEK Atina
Ülkesi: İsveç
Değeri: 2,000,000 €
Sözleşme Sonu: 30.06.2018
Profil
Futbola doğduğu Trollhättan kentinin takımı FC Trollhättan’ın genç takımlarında başlayan Jakob Johansson, burada gösterdiği performansla 2006/07 sezonu öncesi, genç yaşına rağmen İsveç’in güçlü ekiplerinden Göteborg’a transfer oldu ve 27 Haziran 2007 tarihinde Hammarby karşısında sahaya çıkarak 90’lı yıllarda doğup İsveç 1.Ligi’nde forma giyen ilk oyuncu olarak tarihe geçti. 9 maçta oynayarak katkı verdiği Göteborg’daki ilk sezonunu şampiyonlukla tamamladı. Takip eden 2 sezonda, forma giydiği maç sayısını arttıran ancak takımının as elemanı olmaktan yoksun kalan oyuncu, düzenli ilk 11 şansı bulmaya başladığı ve kulüp bazında ilk Avrupa tecrübesini UEFA Kupası Elemeleri’nde Hapoel Tel-Aviv karşısında yaşadığı 2009/10 sezonunu toplamda 30 maçta sahaya çıkarak 6 golle tamamladı. Sonraki 2 sezonda takımının as oyuncularından biri olmaya devam eden Johansson, 2011/12 sezonunda İsveç Kupası’ndaki tüm maçlarda 90 dakika forma giyerek kupanın kazanılmasında pay sahibi oldu. 2012/13 sezonunda tamamı ilk 11 olmak üzere takımının tüm kulvarlardaki 35 maçının 32’sinde sahada yer alan ve 5 gol, 2 asistlik katkı veren oyuncu, yine tamamı ilk 11 olmak üzere 32 maça çıktığı 2013/14 sezonunu da 5 gol, 7 asistle tamamladı. Bu sezonu tamamladıktan sonra o sıralar devam etmekte olan Yunanistan 2.Ligi’nde mücadele eden AEK’ya transfer oldu ve ligin ikinci yarısı ve playofflarda toplam 21 maçta forma giyerek 1 gol kaydetti. Geride bıraktığımız 2015/16 sezonuna Yunanistan Süper Ligi’ne yükselmiş AEK ile başlayan ve toplamda 42 maçta 7 gol, 5 asistlik katkı veren Johansson, özellikle Yunanistan Kupası finalinde Olympiakos karşısında gösterdiği performansla göz doldurdu ve kupanın 5 yıl sonra AEK’nın müzesine gitmesine tuğla koyanlardan oldu.
İsveç’in U17 takımının 13, U19 takımının 12 ve U21 takımının 15 kez formasını giyip 9 gol kaydeden oyuncu, toplamda 3 kez olmak üzere ilk A milli tecrübesini 27 Ocak 2014 tarihinde Moldova ile oynanan hazırlık karşılaşmasında yaşadı.
Kariyerinin İsveç’te geçen ilk yıllarında stoper de oynamışlığı bulunan Johansson, geçtiğimiz sezon ise AEK’nın iki ön liberolu 4-2-3-1 sisteminde ön libero pozisyonunda veya iki orta sahalı 4-3-3 sisteminin orta sahasında değerlendirildi. Ön libero ve orta sahanın ortasında tek başına görev yapabildiği gibi yanında bir partnerle de gayet uyumlu bir görüntü çiziyor.
Güçlü Yönleri
Her ne kadar esas mevkisi ön libero olsa ve savunması daha ağır basan bir orta saha oyuncusu olarak göze çarpsa da klasik defansif orta saha tanımının biraz dışına çıkan Jakob Johansson, oyunun her iki yönünde de ciddi varlık gösteren ve skora katkı yapan komple bir oyuncu diyebiliriz.
Johansson’un en güçlü olduğu alan oyunun iki yönünde de varlık göstermesine müsaade eden fiziği. 1.88 m’lik bir boya ve güçlü bir vücuda sahip olan oyuncu, bunların avantajını hava toplarında net olarak kullanıyor. Maç başına karşıladığı 5.7 hava topunda gösterdiği %60’lık başarı oranıyla bu alanda Yunanistan Ligi’nin önde gelen ön liberolarından. Savunma yönünde rakip kaleciden gelen yüksek topları karşılamada herhangi bir sıkıntı yaşamayan oyuncu, hava toplarındaki etkinliğini hücumda da büyük bir tehdide dönüştürmüş durumda. Öyle ki duran toplarda stoperler haricinde kafa toplarında bu kadar etkili bir oyuncunun oluşu rakip savunmacıları zor durumda bırakıyor. Johansson da bu durumdan faydalanıyor. Zira geçtiğimiz sezon duran toplardan 4 golü, 1 asisti bulunuyor. Duran toplar haricinde ceza sahasına topsuz koşuları da çok etkili bir şekilde yapan ve doğru yerde pozisyon alan Johansson, ceza sahasına yapılan ortalarda da isabetli ve darbeli kafa vuruşlarıyla yine önemli bir tehdide dönüşüyor. Yine geçtiğimiz sezon akan oyunda yapılan ortalara kafa vuruşlarından 2 golü var. Ayrıca iki yönlü gidiş-gelişleri maçın tamamına yayabilen bir dayanıklılığa ve enerjiye sahip. Geçtiğimiz sezon ilk 11 çıktığı 40 maçın 37’sinde 75 ve üzeri dakika sahada kaldı. Bu istatistiği oyuncunun dayanıklılığının yanında ne kadar istikrarlı bir performans ortaya koyduğunu da gözler önüne seriyor.
Bunların yanında Johansson’un defansif yönü de oldukça kuvvetli. Agresif sayılabilecek bir yapısı olmakla beraber sertliği dozunda ayarlayarak takımına büyük savunma direnci katıyor. Güçlü fiziğinin yanında mücadele gücü de iyi düzeyde olan oyuncu, maç başına girdiği 18 ikili mücadelede yakaladığı %58’lik kazanma oranıyla bu alanda liginde 2000 dakikanın üzerinde oynamış orta sahalar arasında en iyi ikinci konumda. Topun kaybedildiği bölgede anında baskı yapması ve rakibine yakın oynamasıyla önemli bir pres elemanı olan oyuncu, takımı topun arkasına geçtiğinde ise santrforla beraber en önde baskı yapan isim olarak önemli defansif katkı veriyor. Bununla beraber uzun bacaklara sahip Johansson, buna mukabil olarak rakibin ani ataklarını kesmede ve pas arası yapmada etkili olmasının yanı sıra hamle zamanlamasını doğru yapıp kayarak müdahaleden ziyade ayakta kalarak top kapmada da uzun bacaklarının avantajını görüyor. Maç başına 2.6 top kapan Johansson’un, ligimizin önde gelen ön liberolarından Mehmet Topal’ın maç başına 2.4 top kaptığını göz önünde bulundurduğumuzda oldukça iyi bir istatistik tutturduğunu söyleyebiliriz. Defansif yönü bu kadar güçlü olan ve yumuşak bir oyunu olduğu da söylenemeyecek Johansson’un 266 maçlık kariyerinde yalnızca 1 kırmızı kartı görmesi de oyuncunun İskandinav soğukkanlılığına ve profesyonelliğine sahip olduğunu gösteriyor.
Takımı hücum ederken kendini boşa çıkararak top isteyip top dağıtan bir oyuncu değil daha çok rakip alana yerleşip uygun zamanı bulduğunda gol bölgesine hareketlenen bir yapısı var. Rakip ceza sahası etrafında bolca gezinip sırtı dönük top alarak pas istasyonu olduğuna ve orta yapılacağı zamanı iyi süzüp ceza sahası içine ani sızmalar yaparak gol aradığına şahit oluyoruz. Neredeyse yapılan her ortada kendisini ceza sahası içinde çoktan konumlanmış görüyorsunuz. Geçtiğimiz sezon bu ortalardan 2 gol ve 2 asist çıkarmış. Her ne kadar derinde kalıp oyun kurulurken topların yönlendirilmesinde görev almasa da -ön liberodaki partnerinin maç başına 61.3 pası varken Johansson’un pas sayısı 49.7- topla dikine gitmesine ve top saklamasına müsaade eden bir tekniği var. Çok fazla tercih etmese de sağ ayaklı olması sebebiyle özellikle sağ kanada uzun ve isabetli paslar atıp hücuma kalkan bekini topla buluşturabiliyor. Bu da AEK gibi beklerin hücum katkısını önemseyen bir takımda önemli bir detay haline geliyor.
Zayıf Yanları
Özellikle kontra ataklara çıkarken ulaştığı son hız fena değil ancak ciddi çeviklik sorunları var. Bunda uzun boyunun ve güçlü üst vücudunun etkisinin de olduğu aşikar ancak her ne kadar rakip hücumcuları karşıladığında bu handikapını hamle zamanlaması ve uzun bacaklarıyla bertaraf edebilse de kendi etrafında dönüşlerinde ağır olması hücum etkinliğini azaltıyor. Çevikliğinin yanında yine fiziğiyle ilişkili olarak ivmelenmesi de ortalamanın altında kalıyor. Hücumda aktif rol aldığını belirttiğimiz oyuncunun bu hantal yapısı ona özellikle rakibin hızlı hücumlarında savunmaya dönüşlerde dezavantaj yaratabiliyor. Bu sebepler de onu savunma yükünü tamamen omuzlayabilecek bir oyuncu olmaktan çıkarıyor.
Bunların yanında her ne kadar oyun karakterinde derinde kalıp oyun kurucu rolü üstlenmek olmasa da zaman zaman stoperlerden top aldığı görülüyor. Böyle durumlarda ortada top dağıtma işlerini çok iyi yaptığı söylenemez. Pas hataları ancak daha da önemlisi top kayıpları yapabiliyor. En gerideki adam olarak yaptığı bu top kayıpları sonucunda ileride konumlanmış takımı geri dönmek zorunda kalıyor.
Benzediği Oyuncular: Sami Khedira, Grzegorz Krychowiak
Jakob Johansson’un topla ilişkisi ve hücumdaki üretkenliği onun seviyesinde olmamasına rağmen hem savunmaya kattığı direnç hem de oyunun ofansif yönünde tabela yapması göz önünde bulundurulduğunda ve iki oyuncunun oldukça benzer fiziksel özellikleri hesaba katıldığında mevkisinin elit oyuncularından Sami Khedira’yı anımsattığını söyleyebiliriz. Her ne kadar onun kadar top dağıtma rolünü üstlenmese ve teknik yönünden gerisinde kalsa da benzer şekilde oyunu iki yönlü oynayışı ve savunmadaki mücadeleden kaçınmayan sert yapısı ile yaz transfer döneminde PSG’ye transfer olan Grzegorz Krychowiak’ı benzetebiliriz.
Gelebileceği Takımlar: Galatasaray, Trabzonspor, Kasımpaşa, Medipol Başakşehir, Konyaspor
Mevcut kadrosunda oyunu iki yönlü oynayıp savunmaya -özellikle de orta saha bölgesinde- direnç, hücuma da hareketlilik katacak oyuncu eksikliği bulunan ve Felipe Melo sonrası o bölgede belirttiğimiz ihtiyacı karşılayacak oyuncu eksikliğini bir türlü gideremeyen Galatasaray, aynı şekilde mevcut orta saha rotasyonunda Ersun Yanal’ın oyun tarzı düşünüldüğünde çok önemli bir faktör olan sertlik eksikliği yaşayan Trabzonspor, fiziksel yönden güçlü oluşuyla uyum sağlamakta sıkıntı yaşamayacağı hatta seviyeyi yükselteceği, yine orta saha rotasyonunda sertliği bir kademe arttırabilecek bir oyuncu ihtiyacı duyabilecek Kasımpaşa, oyuncunun duran toplardaki skorer özelliği düşünüldüğünde oyun yapısında duran top gollerini önemseyen Medipol Başakşehir ve bu sezon Avrupa’da mücadele etmesi sebebiyle kadroda derinliğe ve hatta orta sahada daha üst seviye oyunculara ihtiyaç duyan, savunma disiplini anlamında çok şey katacağı Konyaspor oyuncunun ülkemizde forma giyeceği takımlar olabilir.