Doğum Tarihi: 26.10.1994 (22 yaşında)

Mevki: Forvet

Takımı: Seattle Sounders

Ülkesi: Amerika Birleşik Devletleri

Değeri: 850.000 €

Sözleşme Sonu: 31.12.2017

 

Profil

1994 yılında Washington eyaletine bağlı Mercer Adası’nda dünyaya gelen Jordan Morris, çocukluğundan itibaren ülkesindeki baskın sporların aksine futbolla ilgilenmeye başladı. 9 yaşında kendisine Tip-1 Diyabet teşhisi konmasına rağmen 2004 yılında henüz 10 yaşındayken yaşadığı bölgenin yerel takımı olan Eastside FC’nin altyapısında futbola başlayan Morris, aynı yıl Amerika Milli Takımı’nın U11 takımına da seçilmeyi başardı. Takip eden 8 yılda kulübüyle başarılarına devam ederken bir yandan da milli takımda her sene kademe atlayarak U17’ye kadar yükseldi. Bu süreçte takımıyla iki kere konferans üçüncülüğü yaşayan Morris, 2011 yılında “En İyi 11” listesine adını sokmayı, 2012 yılında ise Altın Top ödülünün yanında “Washington Eyaleti’nin En İyi Futbolcusu” ve “NSCAA Liseler Arası En İyi Futbolcu” ödüllerini de almayı başardı.

Yaş grubunda çok kısa sürede ün yapan Morris, 2012 yılında üniversite arifesinde babasının sağlık kurulu sorumlusu olduğu Seatle Sounders’ın altyapı organizasyona katıldı ve burada bir sene geçirdikten sonra üniversite eğitimi için tam burslu olarak Stanford Universitesi’ne gitti. Çaylak sezonundaki katkıları ile takımını 5 yıldan sonra ilk defa ulusal finallere sokan Morris, çeşitli ödüller ve rekorlarla birlikte bunu sonraki iki sene daha tekrarladı ve 2015 yılında Stanford’u NCAA şampiyonluğuna taşırken aynı anda NCAA’ın En İyi Futbolcusu ödülünü de kazandı.

Buradaki performansı ile ABD Futbol Direktörü Jurgen Klinsmann’ın da gözüne girmeyi başaran ve 2013 yılından itibaren onun gözetiminde U-20 forması giyen Jordan Morris; yine Klinsmann tarafından profesyonel olması konusunda ikna edilir. Yine onun önerisi ve bağlantıları ile ilk olarak vitrine Avrupa kıtasında çıkan Morris, 2016 yılının ilk günlerinden itibaren Werder Bremen ile denemeye çıkar. 2 haftalık deneme periyodunda ve takiben Inter Baku ile yapılan hazırlık maçındaki performansı ile de çok büyük beğeni toplayan Morris’e Bremen temsilcisi her ne kadar uzun süreli kontrat önermiş olsa da Avrupa kıtasından memnun kalmayan Morris, aynı ayın sonunda yetiştiği bölgenin takımı olan Seattle Sounders ile anlaştı ve resmen MLS temsilcisine katıldı.

MLS’deki çaylak sezonuna takımı gibi sönük başlasa da özellikle ligin ikinci yarısında yaptıkları atılım ile Playoff potasına girmeyi başaran Sounders ve Morris, Playoff’taki müthiş performansları ile MLS şampiyonluğuna ulaşmayı da başardılar. Böylelikle Jordan Morris henüz daha profesyonel kariyerinin ilk yılında 44 maçta attığı 14 gol ve yaptığı 4 asist ile birlikte kişisel müzesine bir kupa daha götürmeyi başarmış oldu.

Ayrıca 2013 yılından beri U-20’de Klinsmann’ın gözetiminde olan Morris, 2014 yılında henüz Stanford bünyesindeyken ilk kez Amerika A Milli Takımı’na çağrıldı ve Çek Cumhuriyeti’ne yapılan hazırlık maçında ilk kez ülkesinin formasını terletti. O zamandan beri Milli Takım’da da görev alan Morris, çoğu hazırlık maçı olmak üzere 14 maçta 2 gol 1 asist ile milli takım kariyerine halen devam ediyor.

Şimdiye kadar Klinsmann yönetimindeki milli takımda çok farklı formasyonlarda forma giyen Morris, özellikle 4-4-2 ve 4-3-3 formasyonlarında sıkça şans buldu. Aynı şekilde Seattle Sounders forması altındaki kulüp kariyerinde de sezonun önemli kısmında 4-3-3 formasyonunun en ucundaki isim olarak görev alırken, bazı maçlarda yine bu formasyonun açık mevkiilerinde de görev aldı. Sounders altında 4-2-3-1 sisteminde de çokça süre alan Morris, aslında kariyeri boyunca en başarılı olduğu dönemi Loderio’nun da katkısı ile bu formasyonda yaşadı. Her ne kadar istatiksel olarak 4-3-3 formasyonunda daha verimli gözükse de oyun anlamında 4-2-3-1’e daha yakın bir yapısı bulunuyor.

 

 

Güçlü Yönleri (Güçlü Fiziği, Çevikliği, Çalışkanlığı, Hava Topları)

Jordan Morris bir çok özelliğine rağmen öncelikle güçlü fiziği ile hemen dikkat çekiyor. Alt yaş kategorilerinden itibaren bu yönüyle her zaman rakiplerine karşı baskınlık kuran Morris, özellikle Amerika kıtasında bolca bulunan tecrübesiz rakip savunmacılara karşı sırtı dönük oynamaktan da hiç çekinmiyor ve bunda da fazlasıyla da başarılı olabiliyor. Güçlü fiziği ve üst düzey çevikliği sayesinde 1.81 m’lik boyuna rağmen çok iyi yükselmeyi ve rakiplerine hava toplarında da üstünlük kurmayı başaran Morris, fiziğini mobilize kullanırken pivot santrafor özelliklerini de sahaya kusursuza yakın bir biçimde koyabiliyor. Öyle ki çaylak sezonunda olmasına rağmen 15-16 sezonunda MLS de en çok hava topu kazanan üç hücum oyuncusundan biri olmayı da başardı. Hava toplarındaki veriminin yanı sıra iki ayağını da son vuruşlarda kullanabilen Morris, son vuruş konusunda çok geniş bir yelpazeye sahip. Öyle ki zaman zaman ayak üstü sert şutları ile kaleyi yoklayan Morris, ayak içi plaseler ile ağların tozunu almaktan da kaçınmıyor.

Maç içinde çok hareketli olan Morris, özellikle top rakibe geçtiğinde ileri bölgede hücum pres yapan ve oyun bölgesinin dışında kalsa bile savunma hattına geri koşma konusunda üşengeçlik göstermeyen bir yapıya sahip. Bu çalışkanlığı sayesinde bu sezon tam 16 maçta taktik formasyon gereği, asli mevkiisi olmayan sol ve sağ açık mevkiilerinde kanat forvet olarak da kendisine çeşitli roller verildi. Hatta sezonun kendileri adına en önemli maçı kabul edilebilecek ve ABD Şampiyonluğu’na ulaştıkları Toronto F.C. ile yaptıkları final maçında kendisine verilen sol açık rolü bu konuda ona nasıl güvenildiğini gösteriyor.

Morris oynadığı seviyede fizik olarak rakiplerinin büyük kısmını sürklase etse de bunun egosunu yaşamadan takım disiplininden kopmayan bir kişiliğe de sahip bulunuyor. Sezon boyunca maç başına denediği 25 pası %77 başarı ile forvet oyuncularına göre ortalama üstü istatistik yapması onun futbol topunu sistem içinde ne kadar efektif kullandığının da bir göstergesi olabilir. Fiziğinin ona sağladığı güç ile bu pivot santrafor özelliklerini sonuna kadar takım için kullansa da üst seviye çevikliği de özelliklerde hızlı kontralarda onu kusursuz bir silah haline getirebiliyor. Sezon boyunca yaptığı dört asistin tamamını kontra ataklar sonucu taşıdığı topu takım arkadaşlarına indirerek yapmasını burada örnek olarak kullanabiliriz.

 

 

Zayıf Yanları (Mental Eksiklik, Savunma Katkısı)

Jordan Morris bütün altyapı eğitimini Kuzey Amerika da almış bir oyuncu için ciddi anlamda çok istisnai bir yere sahip ve çok fazla zayıf yönü bulunmuyor. Henüz 22 yaşında sadece bir tam profesyonel sezon geçirmiş bir oyuncu olmasına rağmen neredeyse kusursuza yakın bir profil çiziyor.

Avrupa kıtasının dışında aldığı altyapı eğitimi yüzünden Avrupa kıtasına ve hatta Güney Amerika’ya bile kolay adaptasyon sağlayamayacağı düşünülebilir. Her ne kadar MLS maçlarında hücumda Avrupa’dan transfer edilmiş savunmacılara ve orta sahalara karşı çok başarılı maçlar geçirse de özellikle enerjisini verimli kullanma konusunda zaman zaman sıkıntılar yaşayabiliyor. Pili hiç bitmeyecekmiş edasıyla büyük bir çoşku içinde oynadığı maçlarda Morris’in genellikle 80. dakikadan sonra yürüyecek hali kalmamış şekilde sahada bir şeyler çabalamaya çalıştığı çok oluyor.

Her ne kadar defansif katkı için çabaladığını söylemiş olsak da özellikle bunu bilinçsizce yapıyor oluşunun genel olarak takım savunmasına pek katkısının olmadığını da söylemek de fayda var. Nitekim savunma koşularını sık sık yapmasına rağmen savunmada top çalma ve rakibinin oyunu bozma konusundaki aşırı zayıflığı onu burada ele veriyor. Çoğunlukla geriye verdiği destek alan parselleme ve rakip oyun kurucuya hayalet pres yapmaktan öteye gidemiyor.

Ayrıca yine kaliteli bir altyapı eğitimi almamasından kaynaklı özellikle en ileride tek forvet olarak oynadığı maçlarda kanatlara inme konusunda sıkıntılar yaşayabiliyor. Kanatlara indiğinde ise kariyeri boyunca pek denemediği için orta yapma veya çizgiye inip pas yapma gibi alternatifleri çok verimsiz bir şekilde kullanıp, harcayabiliyor. Avrupa’ya gelecekse en az bir sene çok iyi mental eğitim alabileceği bir yetiştirici kulüpte oynaması şart denilebilir.

 

 

Benzediği Oyuncular: Wayne Rooney, Vincent Aboubakar

Jordan Morris’in neredeyse bütün olumlu özellikleri ve oyun stili ile Everton dönemi Wayne Rooney’sini hatırlatan bir portresi var. Her ne kadar ABD’deki eğitim sisteminden dolayı Rooney’in ilk sahneye çıktığı yaşa kıyasla onu 5 yıl geriden takip ediyor olsa da; doğru yatırım ve yeterli şansı tanıma ile birkaç yıl içinde onun en iyi günleri olmasa da baş altı olduğu dönemlere fazlasıyla göz kırpabilecek potansiyele sahip bulunuyor. Özellikle kısa mesafede hem toplu hem de topsuz hızlanması onu o yaşlarda Ada’da ünlenen Rooney’in yansıması gibi gösteriyor. Aynı zamanda oyun stili, fiziği ve özellikle kanatlarda da forma giyebilmesi bakımından Beşiktaş forması giyen Vincent Aboubakar’ı da andıran bir yapıya sahip. Morris de Aboubakar gibi çok çeşitli hücum opsiyonlarına ve hem pivot hem de mobilize forvet özelliklerine sahip ama karar verme aşamasında onun gibi verimsiz sonuçlarla karşı karşıya kalabiliyor.

 

 

Gelebileceği Takımlar: Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Başakşehir

Seattle Sounders ile anlaşmadan önce Amerikalı oyuncular için çok önemli bir yere sahip olan Werder Bremen ile denemelere çıkan ve Alman kulübü tarafından çok beğenilen Morris, verilen uzun süreli sözleşmeyi Seattle’a geri dönüp orada doğup büyüdüğü memleketine kupa kazandırma hedefi için reddetmişti. Avrupa’daki futbol her ne kadar ilgisini çekse de ABD’ye geri dönen Morris, ilk sezonunda kazandığı MLS Kupası’ndan sonra eğer bunu başardığını düşünüyorsa tekrar Avrupa kıtasını yoklayabilir.

Her ne kadar Morris gibi memleket sevdalısı, Avrupa’ya olmasa da olur mentalitesi ile yaklaşan futbolcuları buraya getirmek çok zor olsa da doğru teklif ile doğru yapıya, özellikle İstanbul takımlarına dahil etme ihtimali yüksek olabilir. Bu doğrultuda olası bir şampiyonluk ve Aboubakar’ın ayrılması durumunda yerini aynı seviyede potansiyel bir yetenek ile doldurma adına Beşiktaş en doğru adres olabilir. Kulüp yapıları ve hedefleri doğrultusunda doğru şekilde kendisine gidilebilirse Fenerbahçe ve Galatasaray içinde fırsat transferi gerçekleştirilebilir.

Her ne kadar mali yapı ve gerçekçi hedefler doğrultusunda transfer ihtimali zor olsa da Morris gibi öncelikle Avrupa da bir eğitim kampından geçmesi gereken oyuncular için ülkemizde Başakşehir harika bir yeni yuva olabilir. Abdullah Avcı’nın oyun sisteminde kendisine kusursuza yakın bir rol bulabilir ve burada parlayarak çok kısa sürede büyük bir kulübe transfer olabilir.

Ülkesinde çok popüler bir oyuncu olmasına ve Amerika Milli Takımı’nın da geleceğinde önemli bir rolü olmasına rağmen yılda sadece 225.000$ kazanıyor ve kontratının 31.12.2017 de sona eriyor olması, kulüplerimiz için yaz transfer döneminde kendisini uğraşmaya değer bir hedef haline getirebilir.

 

TRANSFERMARKT PROFİLİ