UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finale kalarak önemli bir başarı elde eden temsilcimiz Beşiktaş’ın bu turdaki rakibi Olimpik Lyon’u oynanacak kritik maçlar öncesi sizler için inceledik.

 

Genel Bilgiler ve Önceki Yıllar

3 Ağustos 1950 tarihinde Olimpik Lyon ismini alarak futbol sahnesinde boy göstermeye başlayan Lyon temsilcisi, Fransa Kupası başarılarıyla Ligue 1’de geçen 60’lı yılların ardından 1982/83 sezonu sonunda Ligue 2’ye düştü. 1987 yazında kulübün çehresini değiştiren ve halen başkanlık koltuğunda oturan Jean-Michel Aulas’ın gelişiyle 1988/89 sezonunu şampiyon olarak tamamladı ve bir daha düşmemek üzere Ligue 1’e yükseldi. Avrupa’da Intertoto Kupası, ligde ise kalburüstü geçilen 90’lı yılların ardından zihinlerde hâlâ tazeliğini koruyan Lyon’un altın çağı ise milenyumun başında başladı. 2001/02 sezonundan itibaren 7 yıl arka arkaya Ligue 1 şampiyonluğuna ulaşarak bir hegemonya kuran Güney Fransa ekibi, 2008/09 sezonundan itibaren bir geçiş ve yeniden yapılanma dönemine girse de ilk 5’in dışında hiç kalmadı ve bu sezon da ligi 4.bitirmeleri neredeyse kesinleşmiş durumda. Bu yüzden müdavimi oldukları Şampiyonlar Ligi’ne katılmak için tek umutları UEFA Avrupa Ligi.

Dominasyon yıllarında ve sonrasında Şampiyonlar Ligi’nde görmeye alıştığımız ve 2009/10 sezonunda bu müsabakada yarı finale kadar yükselmiş olan Lyon, bu sezona da Şampiyonlar Ligi’nde başlasa da H Grubu’nu son maçta evinde Sevilla’yı yenemeyerek Juventus ile Sevilla’nın gerisinde bitirdi ve yoluna Avrupa Ligi’nde devam etti. Bu turnuvada son 32 turunda AZ Alkmaar’ı iki maçta toplam 11 gol atarak ve ardından turnuvanın iddialı ekiplerinden Roma’yı İtalya’da 2-1 mağlup olmasına rağmen ilk maçtaki 4-2’lik skorla eleyen Lyon, UEFA’nın güncel kulüpler sıralamasında 27.sırada bulunuyor.

Efsanevi başarıların yaşandığı Stade Gerland’dan Ocak 2016’da taşındılar ve 59.186 kapasiteli Parc OL’e geçiş yaptılar. Bu sezon 38.646 seyirci ortalamasıyla PSG’nin ardından seyirci ortalaması en yüksek takım konumundalar. Özelllikle 25.000 kişiyle Lyon’a gideceği belirtilen Beşiktaş taraftarının da katkısıyla stadın bu eşleşmede full olması beklenebilir.

 

Son Maçlar ve Kadro

Lige sallantılı bir başlangıç yapsa da sonradan 4.sıranın sahibi olan ve hem üstündeki üçlüden hem de aşağıdan koparak buradaki yerini her geçen hafta sağlamlaştıran Lyon’un 2017 yılında içerde ve dışarda gösterdiği performans ise adeta gece ile gündüz gibi. Son hafta oynadıkları ve içerde 4-1 kaybettikleri Lorient maçını saymazsak bu periyotta içerde oynadığı 9 maçın 8’ini kazanan ve rakip filelere toplam 37 gol bırakan Lyon, bu süreçte deplasmanda oynadığı -erteleme maçı olan Metz deplasmanı dahil- 10 maçınsa yalnızca 2’sini kazanabildi.

Futbol dünyasında altyapısıyla imrenilen bir kulüp olan ve dünya futboluna hatırı sayılır sayıda elit futbolcu kazandıran Lyon, devre arasında 16 milyon € karşılığında Memphis Depay’ı kadrosuna dahil ederek son 6 yılın en yüksek bonservis bedelini ödedi. Depay temsilcimiz karşısında oynayamayacak olsa da çoğu altyapıdan olmak üzere kadrosunda önemli oyuncular bulunduran Lyon’un güncel kadrosu ise şu şekilde:

Kaleci: Anthony Lopes, Mathieu Gorgelin, Lucas Mocio, Anthony Racioppi.

Defans: Nicolas N’Koulou, Mapou Yanga-Mbiwa, Emanuel Mammana, Mouctar Diakhaby, Maciej Rybus, Jeremy Morel, Rafael, Christophe Jallet.

Orta Saha: Maxime Gonalons, Lucas Tousart, Corentin Tolisso, Sergi Darder, Jordan Ferri, Houssem Aouar, Mathieu Valbuena.

Forvet: Memphis Depay*, Maxwel Cornet, Rachid Ghezzal, Alexandre Lacazette, Nabil Fekir, Jean-Philippe Mateta, Myziane Maolida.

 

 

Muhtemel Formasyon ve Detaylı Kadro Analizi

Teknik Direktör Bruno Genesio’nun, takımın tartışmasız en önemli parçası olan Alexandre Lacazette’in sakatlık yaşadığı dönem tercih ettiği 3-5-2 dizilişi hariç sezonun genelinde tek ve çift ön liberolu 4-3-3 dizilişine sadık kaldığını görüyoruz. Rotasyonu sıkça tercih eden Genesio’nun Lyon’unda 17 farklı oyuncu ligde en az 15 maçta forma giymiş durumdayken temsilcimiz Beşiktaş’ta bu sayı 12. Yani daha geniş bir oyuncu havuzundan faydalanan Lyon, bu sayede daha fazla oyuncuyu fit halde tutuyor ve sakatlık veya ceza durumunda özellikle ön alanda daha çok alternatife sahip durumda.                                                                             

Kalenin tartışmasız sahibi Anthony Lopes. Altyapıdan yetişen ve 2013/14 sezonundan beri kalenin 1 numarası olan Portekizli eldiven, “panter” diye nitelenen kalecilerden. Sağlam reflekslerinin yanında atletik bir vücuda sahip ve bu sayede çıkarılması çok güç topları çıkararak kalede devleştiği anlara sıkça şahit olabiliyorsunuz. Roma deplasmanında maç boyu önemli kurtarışlar yaparak turu getiren kilit isimlerden biri oldu.

Sağ bek bölgesinde ilk tercih Rafael olsa da son haftalarda Jallet de fırsat bulmaya başladı ve bulduğu fırsatları da iyi değerlendirerek son Fransa milli takım kadrosuna çağrılmayı da başardı. Her iki isim de hücuma destek vermeyi ve pozisyon hazırlamayı seven oyuncular. Sol bek bölgesi takımın ilk bakışta en zayıf bölgesi olarak görünüyor. Burada sezon başında transfer edilen Rybus’tan beklenen verim alınamaması üzerine 33 yaşındaki Morel ilk tercih olarak gözüküyor. Ancak iki oyuncunun da Lyon seviyesinde olduğunu söylemek zor. Sezon başında adı Beşiktaş ile de anılan Nkoulou’nun adeta unutulduğu stoper mevkisinde ise 3 isim dönüşümlü oynuyor. Müthiş bir atlet olan ve çevikliği sayesinde zor toplar kazanabilmesine rağmen aynı zamanda takımın hataya en yatkın ismi olan Yanga-Mbiwa takımda en çok forma giymiş stoper durumunda ancak Genesio, son haftalarda sezon başında 7.5 milyon € bedelle River Plate’den alınan Mammana ve bu sezonun en göze çarpan altyapı ürünü Diakhaby ikilisini oynatıyor.

İdeal orta saha üçlüsü Tousart-Gonalons-Tolisso olsa da ilk maçta kaptan Gonalons’un olmayışı sebebiyle Tousart’ın Gonalons’un yerine, teknik kapasitesi oldukça yüksek olmasına rağmen fiziksel defoları olan Darder’in de Tousart’ın yerine geçmesi beklenebilir. Darder’e nazaran daha enerjik olan ve uzaktan şut tehdidi bulunan Ferri de alternatifler arasında. Ligin en çok top kapan oyuncusu ve takımın oyun kurulumundaki lideri kaptan Gonalons’un ilk maçta cezalı olması gerçekten de büyük avantaj ancak onun yokluğunda defansif sorumluluğu tek başına üstlenecek olan 97’li Tousart, Ligue 1’de geçirdiği ilk sezonunda iyi bir görüntü sergileyerek savunmadaki sağlam ve agresif yapısıyla her maç orta sahanın en çalışkan ismi oluyor. İstanbul’daki maçta ise Bilic döneminin Veli-Atiba’sını andıran Tousart-Gonalons ikilisini kullanması muhtemel gözüken Genesio’nun önlerinde de Tolisso’yu tercih etmesi ise kesin diyebiliriz. Tolisso’ya ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Geçtiğimiz ay Fransa’yla milli olarak bu sezonki performansının ödülünü alan oyuncu, Lacazette’in ardından takımın en flaş ismi ve attığı 12 golle de yine onun ardından en golcü ikinci ismi. Hem topla giden hem uzun paslarla oyunun yönünü değiştiren hem kontra ataklara dahil olan hem savunmaya katkı veren ve anlatılacak daha pek çok meziyeti olan, kısacası komple bir orta saha oyuncusu.

Bu sezon 38 maçta attığı 30 golle kıtanın en çok gol atanlarından olan, takımın en önemli oyuncusu Lacazette’in başı çektiği Lyon’un hücum bölgesi ise kaliteli ayaklardan oluşuyor. Lyon’un ilk maça bitiriciliği, savunma arkası koşuları, pas oyununa yatkınlığı ve çabukluğuyla bir forvetten istenecek neredeyse her şeyi sağlayan Lacazette’in haricinde sol kanatta takımın en tecrübelilerinden, müthiş bir oyun bilgisine ve tekniğe sahip olan, önemli maçlarda sorumluluk alarak rakip taraftarlara oynamayı seven Valbuena ve sağ kanatta da top adeta ayağına yapışan ve dribbling üzerinden gol veya asist çıkarabilen Ghezzal üçlüsüyle çıkmasını bekliyoruz. İkinci maçta ise bulabilecekleri daha geniş alanları hesap ederek bir geniş alan oyuncusu olan ve boşlukları kısa sürelerde kat ederek çok çabuk rakip ceza sahasına inebilen Cornet’nin sağ kanatta başlamasını öngörüyorum. Bu isimlerin yanında geçen sezonun neredeyse tamamını çapraz bağ sakatlığı nedeniyle kaçıran ancak bu sezon hem forvet hem de forvet arkasında başarılı performans gösteren ve diğer hücum oyuncuları gibi yüksek top tekniğine ve yeteneğe sahip olan Fekir’in ise her iki maçta da oyuna sonradan girmesi yüksek ihtimal. Ceza sahası yayı çevresinde dolanmasını seven ve savunma arkasına tehlikeli koşular atabilen Fransız oyuncuya da çok dikkat edilmesi gerek. Roma’ya karşı sonradan oyuna girerek takımını öne geçirdiği golünü izlemek bu önlemi almak için yeterli bir sebep.

 

Taktiksel Analiz

Hücum

Olimpik Lyon, orta saha yerleşimi zaman zaman farklılık gösterse de 4-3-3 dizilişiyle sahaya çıkan bir takım. Ancak orta sahadaki üçlüden özellikle Tolisso’nun hücum oyuncularından kopuk olmadığını bilakis en az hücum üçlüsü kadar atakların içinde olduğunu söylemekte yarar var. Lyon, Ligue 1’in 16 ile maç başına en çok şut çeken takımı ve bu şutların 9.2’si ceza sahasından. Yani topu o bölgeye taşımada herhangi bir sıkıntı çekmiyorlar. Topu hücum bölgesine taşımadaki birinci planları kanat aksiyonları. Genelde yetenekli kanat oyuncularının dribblingleriyle topu 3.bölgeye taşıyorlar. Bunun yanında uzun oynamaktan da çekinmeyen bir takım Lyon. Uç oyuncuları hava hakimiyeti yüksek oyuncular değil ancak orta saha dahil hepsi dönen topları toplama konusunda başarılılar. Aynı şekilde rakip bek oyuncularının arkasına atılan uzun toplar da topu taşıma yöntemlerinden biri. Topu 3.bölgeye geçirdikten sonra ise yetenekli ve yaratıcı ayaklara serbestlik tanınmış durumda. Ön alandaki bütün oyuncuların teknik kapasitesi yüksek ve hem ver-kaçlar hem de üçgenlerle birbirlerine anlık kombinasyonlarla pozisyon hazırlıyorlar. Aynı zamanda çevikliği yüksek olan bu oyuncular, çok rahat adam eksiltiyorlar. Örneğin rakibe yerden ve dengesiz şekilde giren Tosic’ten kurtulmaları çok kolay olacaktır.

Yukarıdaki görüntülerde görüldüğü üzere bir verkaçla 3 Monacolu’yu birden oyundan düşüren Valbuena-Fekir ikilisi gollük bir pozisyon hazırlıyorlar.

Lyon’un oyun planında kontra ataklar da çok ama çok önemli bir yer tutuyor. Ön alanının çevik oyunculardan kurulu olduğunu belirttiğimiz takımda kontra ataklara topyekün çıkılıyor ve bir anda rakip ceza sahasında 5-6 Lyon formalı oyuncu bitiveriyor. Kontra atakların hızı Tolisso, Ghezzal ve özellikle de Valbuena gibi karar verme kabiliyeti üst düzey oyuncuların yaratıcılığıyla da birleştiğinde etkili sonuçlar doğuyor. Maç başına 11.8 ile Ligue 1’in en çok kilit pas atan takımı olmaları takımın yaratıcılık düzeyi hakkında önemli bir veri.

Yukarıdaki iki maçtan iki farklı pozisyon, Lyon’un kontra ataklara ne kadar çabuk çıktığının, rakibin kendi yarı alanındaki oyuncu sayısından anlaşılabileceği iki pozisyon diyebiliriz.

 

 

                              

 

Yukarıdaki iki pozisyon ise ceza sahası çevresinde ne kadar kalabalık olabildiklerini gösteren iki farklı pozisyon. Her iki karede de pozisyona girebilecek oyuncu sayısına dikkat etmek lazım!

Özellikle sağ bekte oynayan Rafael veya Jallet’nin bindirmelerinin de hücumda önemli bir yer tuttuğunu belirtmek gerekir. Zaten çok önemli hücum potansiyeli bulunan bu iki oyuncunun önlerinde oynayan ters ayaklı sağ kanat oyuncusunun boşalttığı alanı çok kısa sürelerde doldurarak hücuma önemli destek verdiğini söylemeliyiz. Sol bekte oynayan Morel, çok hücumcu bir oyuncu olmasa da tempolu bir bek ve hücuma çıktığı zaman önünde oynayan Valbuena’dan asistlik servisler aldığı oluyor. Bu noktada Quaresma’nın ve Babel’in bek oyuncularını kovalaması ve savunmaya destek vermesi büyük önem arz ediyor. Aşağıdaki karede adeta sağ ön oyuncusu gibi rakip ceza sahasına giren Jallet, pozisyonu golle sonuçlandırıyor.

 

Duran topların da Lyon için önemli bir hücum silahı olduğunu söylememiz gerekir. Özellikle maç başlarında duran toplardan etkili olarak rakibi baskı altına alıyorlar. PSG maçında arka arkaya 2 pozisyon ve gelen golle, her iki Roma maçında da erken buldukları gollerle bir süreliğine oyunun kontrolünü ellerinde bulundurmuşlardı. Duran toplardan gelen ortalardan AZ ve PSG’ye birer, Roma’yaysa 2 maçta 2 golü bulunan Mouctar Diakhaby, duran toplarda dikkat edilmesi gereken isimlerin başında geliyor.

 

 

Savunma

Lyon, top rakipteyken genellikle 4-4-2 ve 4-5-1 dizilimlerini alıyor. Böylelikle rakip orta saha ile hücum oyuncuları arasındaki pas bağlantısını kesmeyi hedefliyorlar. Çünkü, Beşiktaş’ın da yaptığı en iyi işlerden olan dikine, seri, tek paslaşmalar bocaladıkları bir konu. Özellikle bek oyuncuları bu tip tek toplara reaksiyon göstermekte gecikiyorlar.

Her iki pozisyonda da rakip hücum oyuncularını arkalarına alan orta saha hattı böylelikle Roma’nın pas kanallarını kapatmaya çalışıyor ve sağdaki karede top Gonalons tarafından kazanılıyor.

Takım olarak geriye çekildikleri zaman topa baskı işini Tousart’a bırakıyorlar. Aşağıdaki iki karede görüldüğü üzere orta saha hattını oluşturanlardan biri olan Tousart, topun peşinde koşarken diğer oyuncular pozisyonlarını koruyorlar.

 

Bu noktada Tousart’a bir parantez açmak gerekiyor. Çok enerjik olan ve 90.dakikası oynanan sonucu belli bir maçta hala koşturduğu görülebilen oyuncu, aynı zamanda topla ilişkisi pek iyi olmayan ve top kendisine geldiğinde hemen en yakındaki arkadaşına paslayan bir orta saha oyuncusu. Tousart’a 2-3 kişiyle uygulanacak doğru zamanlı bir baskıyla o bölgede kazanılacak toplar önemli fırsatlar doğurabilir.

Tousart Roma maçlarında Nainggolan’a adeta yapışık bir şekilde oynadı ve etkinliğini azaltmaya çalıştı. Aynı şeyi Talisca’ya karşı da yaparak şut izni vermemeye çalışacaktır ancak Talisca ceza sahasına girdiği anda avantajlı durumda olacaktır. Yukarıdaki pozisyonda ceza sahasına girerek yuvarlak içindeki Tousart’ın markajından kurtulan Nainggolan müsait pozisyonda kafa vuruşu yapıyor.

 

Ön alan oyuncuları pres yapmaya çok gayretli ve bu konuda yetenekli oyuncular değiller. Bu sebeple önde yaptıkları pres çok etkili olmuyor. Bu baskıdan kurtulmak çok zor değil. 1-2 kaliteli ayakla bu işin üstesinden gelinebilir. Yukarıdaki iki karede Roma’nın ön alan baskısından nasıl tek topla kurtulup tehlikeli atak başlattığı görülebiliyor. Geride yalnızca 2 oyuncu bırakan Lyon, 4’e 2 pozisyonla karşı karşıya kalıyor. 

 

 

Yukarıdaki iki kare ise ön alan baskısından bu sefer pasla değil de dribblingle kurtulan Nainggolan’ın sürüklediği toptan. Pozisyonda Lyon’un geride yine eksik yakalandığı görülüyor. Hazırlıksız yakalanan savunma iyi yerleşemiyor ve aşağıdaki boşluğu gören Nainggolan, El Sharaawy’ye güzel bir pozisyon hazırlasa da El Sharaawy bu pozisyonu değerlendiremiyor.

Lyon savunma hattı ve özelikle stoperleri karşıdan gelen yüksek toplarda çok etkililer ve geçit vermiyorlar. Ancak yerden, araya atılan toplarda ve dribbling karşısında reaksiyon gösteremeyebiliyorlar. Aynı şekilde bekler de arkalarına atılan toplara tepki vermekte zayıf kalıyorlar. Takımın genel anlamda ana zaafının bu olduğu söylenebilir. Aşağıdaki karelerde görüleceği üzere, Roma eşleşmesinde bu koşuları iyi yapan Salah bu açıklarından çok kez faydalandı. Beşiktaş’ta bu işi yapabilecek olan Aboubakar’ın olmayışı tur adına belirleyici olabilir.

 

Aynı şekilde kenardan gelen yüksek topları toplama oranı da yüksek olan Lyon savunması, çizgiden çıkarılan yerden toplardaysa afallıyor. Örneği Monaco’nun attığı golde görülebileceği gibi Dirar’la verkaç yaparak 2 Lyonlu’yu oyundan düşüren Lemar sıfıra kadar iniyor, topu penaltı noktasında boş bekleyen Bakayoko’ya çıkarıyor ve pozisyon golle sonuçlanıyor. Lyon savunması ise boş adamları tutmak yerine kale sahasına doluşmuş durumda.

Lyon’un maçlara Mammana-Diakhaby tandemiyle çıkmasını bekliyoruz. Mammana her iki maçta da muhakkak oynayacaktır. Diğer stoperlere göre daha fazla güven veren bir isim. Sakin ve topu oyuna sokmada partnerlerine göre daha başarılı. Mammana’nın olmadığı son 4 maçı kazanamadılar. Diakhaby ise cüsseli, hızlı ve hava toplarında etkili bir oyuncu olsa da profesyonel seviyedeki ilk sezonu ve hataya yatkın bir isim. Topu ileri oynarken yaptığı pas hatalarının yanında daha önemlisi pozisyon bilgisi zayıf. Lyon-Roma maçında Salah’ın attığı gol, buna oldukça güzel bir örnek. Tousart’a benzer şekilde Diakhaby’ye yapılacak baskı da gol bölgesinde top kazanılmasını sağlayabilir.

 

Sonuç

Sonuç olarak Beşiktaş bu sezon Lyon’dan daha güçlü takımlarla karşılaştı ve güzel sonuçlarla döndü. Ancak Lyon’un bu sezon Beşiktaş’ın karşılaşacağı takımların en güçlüsü olmasa da tabiri caizse tersi en pis olanı olduğunu söylemek gerekir. Özellikle Fransa’daki ilk maçta taraftarlarının da desteğiyle tıpkı Roma’ya yaptıkları gibi erken bir gol bularak baskı kurmak isteyeceklerdir. Evlerinde son dönemde yakaladıkları form ve attıkları gol sayısı hesap edildiğinde -en son oynanan Lorient maçı hariç- ilk maçta goller atmaları da yüksek ihtimal. Ancak Roma’nın yaptığı gibi yenen gollere karşı moral bozmayıp toparlanarak tekrar oyuna dahil olmak ve Fransa’dan gol veya gollerle dönmek turun ikinci maça taşınmasını sağlayacaktır. Keza Lyon, zaafları olan ve deplasman formu çok parlak olmayan bir takım. İkinci maçın İstanbul’da olması da Vodafone Arena’da taraftarının desteğiyle yenilmesi zor bir takım haline gelen Beşiktaş için bir avantaj. Temsilcimize başarılar dileriz.