2016/17 sezonunda Türkiye Kupası’nda mutlu sona ulaşarak üst üste 2.kez UEFA Avrupa Ligi gruplarında mücadele etme hakkı kazanan temsilcimiz Konyaspor’un rakibi Olimpik Marsilya’yı sizler için inceledik.

 

Genel Bilgiler ve Önceki Yıllar

31 Ağustos 1899’da bir spor kulübü olarak kurulan ve 1920’lı yıllarda kazandığı 3 Fransa Kupası’yla futbol sahnesinde adından söz ettirmeye başlayan Olympique de Marseille, 1937’de kazandığı ilk Fransa Ligi şampiyonluğunun ardından 1986’da Bernard Tapie başkanlığa gelene kadar 3 kez daha şampiyonluğu göğüslemeyi başardı. Yüksek profilli oyuncular ve teknik direktörlerin gelmesiyle 1988 ile 1993 yılları arasında 5 kez üst üste Fransa Ligi’ni kazanan ve bu başarıyı 1993 yılında kazandığı Şampiyonlar Ligi kupasıyla süsleyen Marsilya’nın adı daha sonra şike skandalına karışınca 1993 yılındaki son şampiyonluğu elinden alındı. Son şampiyonluğuna 2009/10 sezonunda eski oyuncusu Didier Deschamps yönetiminde ulaşan ve geçtiğimiz sezona kötü başlasalar da kulübün el değiştirmesi ve takımın başına Rudi Garcia’nın getirilmesiyle toparlanarak sezonu 5.sırada tamamlayan turkuaz-beyazlılar, Şampiyonlar Ligi’ni kazanan tek Fransız takımı konumunda.

Avrupa Ligi’ne 3.Ön Eleme Turu’ndan katılan ve bu turda Oostende’yi 4-2 ve 0-0’lık sonuçlarla eledikten sonra 4.Tur’da Sloven ekibi Domzale’yi 1-1 ve 3-0’la saf dışı bırakan Marsilya, böylelikle gruplarda oynamaya hak kazandı. Marsilya UEFA’nın güncel kulüpler sıralamasında 75.sırada bulunuyor.

Marsilya, maçlarını mimarisi ve atmosferiyle dünyanın önde gelen statlarından olan 67.394 kapasiteli Velodrome’da oynuyor. Geçen yılki 39.898 kişilik ortalamalarıyla PSG’nin ardından seyirci ortalaması en yüksek ikinci olan takım olan Marsilya’nın, bu sezonsa geride kalan 5 haftada ortalama 47.738 kişiyle stadı doldurarak bu alanda PSG’nin önüne geçmesini sağlayan ateşli bir taraftar grubu var.

 

Son Maçlar ve Kadro

Geçtiğimiz yıla yapılan yapılan sallantılı girişin ardından Frank Passi’yle yollarını ayırarak Lille ile Ligue 1 şampiyonluğuna ulaşmış Rudi Garcia’yı takımın başına getiren Marsilya, Garcia’yla beraber daha stabil bir görüntü sergiledi. Monaco, Nice, PSG ve Lyon 4’lüsüyle arası oldukça açılan ve gözünü 5.liğe diken Marsilya, 2016/17 sezonunun son 11 haftasında kaybetmeyerek ligi 5.bitirmeyi başardı. Bu sezona da iyi başlayıp Avrupa Ligi dahil oynadıkları 7 maçta mağlup olmadılar ancak Monaco deplasmanında alınan 6-1’lik ağır mağlubiyetin ardından son olarak bu hafta da içerde Rennes’e 1-3 kaybettiler.

Son yıllarda yüksek meblağlardaki oyuncu satışlarıyla adından söz ettiren Marsilya, Ağustos 2016’da Amerikan iş adamı Frank McCourt tarafından alındıktan sonra bunun tersine yüksek meblağlar harcayan bir takıma dönüştü ve isimli oyunculara yönelerek transfere 100 milyon avro’nun üzerinde bir miktar harcadı. Sezonu bitiren takımdan ayrılarak ülkemizin yolunu tutan oyunculardan Bafetimbi Gomis’nin yerine Valere Germain ve Kostas Mitroglou, William Vainqueur’ün yerineyse Luiz Gustavo alındı. Geçen sezonki takımın performansı en iyi oyuncularından olan kaleci Yohann Pele’nin önüne kulüp efsanesi Steve Mandanda transfer edildi. Stoper bölgesine eklemeler yapıldı ve Euro 2016’da Fransa’nın ilk 11’deki stoperlerinden olan Adil Rami ve Valencia’dan Aymen Abdennour geldi. Marsilya’nın UEFA’ya bildirdiği 23 kişilik kadrosu şu şekilde:

Kaleci: Steve Mandanda*, Yohann Pele, Florian Escales.

Defans: Aymen Abdennour*, Adil Rami*, Doria, Rolando, Boubacar Kamara, Jordan Amavi*, Patrice Evra, Hiroki Sakai.

Orta Saha: Luiz Gustavo*, Gregory Sertic, Morgan Sanson, Maxime Lopez, Zambo Anguissa.

Forvet: Dimitri Payet, Lucas Ocampos, Florian Thauvin, Bouna Sarr, Kostas Mitroglou*, Valere Germain*, Clinton N’Jie.

*Yeni transfer

 

Muhtemel Formasyon ve Detaylı Kadro Analizi

Rudi Garcia’nın göreve geldiği günden bugüne takımı 4-3-3’le sahaya dizdiği görülüyor. Özellikle Velodrome’da oynanacak ilk maçta da bu dizilişten ödün vermeyeceğini düşünüyoruz. 6-1 mağlup döndükleri Monaco deplasmanında sadık kaldığı 4-3-3’ten taviz veren Rudi Garcia, 3’lü savunma tercih etmesinin yanında sol bekini sol kanatta kullanarak oldukça defansif bir kadroyu sahaya sürmüş ve Marsilya, maça oldukça kötü başladıktan sonra maç boyunca telafisini yapamayarak adeta sahadan silinmişti. Tecrübeli oyunculardan oluşan kadronun yaş ortalaması 27.4 ancak bu sayı muhtemel ilk 11’de 28.5’e çıkıyor.

Uzun yıllar hizmet ettiği ve bir de şampiyonluk yaşadığı Marsilya’da kulübün önemli isimlerinden sayılan ve 4 kez Ligue 1’de yılın kalecisi seçilen 24 kez Fransa A milli olmuş Steve Mandanda’nın sakatlığı nedeniyle kalede Yohann Pele başlayacak. Geçen sezon özellikle devre arasından sonra oldukça etkileyici bir performans gösteren ve bu yıl Mandanda’nın gelişiyle haksız sayılabilecek şekilde kulübede yer alan Pele, refleksleri ve spektaküler kurtarışlarla ön plana çıkmasa da pozisyon bilgisi ve kalecilik sezgileri yüksek bir oyuncu. Geçen sezon kalede yer aldığı 38 lig maçının 18’inde kalesini gole kapadı.

Garcia’nın bazı maçlarda sağ bekte Bouna Sarr denemesi olsa da sağ bek bölgesinde rotasyonu oluşturan tek isim Japon oyuncu Hiroki Sakai. Takımdaki isimli oyuncuların kariyerleri düşünüldüğünde birkaç seviye bu ortalamanın altında kalsa da çalışkanlığıyla adeta sahada her şeyini veren bir oyuncu. Fiziği oldukça sağlam; hızı sayesinde önündeki Thauvin’in yarattığı boşlukları kısa sürede doldurarak hücumda pas opsiyonu yaratıyor ancak tekniğinin ve çalım yeteneğinin yetersiz olduğunu belirtmekte fayda var. Sol bek bölgesinde geçtiğimiz sezonun devre arasında transfer edilen Patrice Evra, Aston Villa’dan kiralanan Jordan Amavi’nin önünde görünse de Amavi’nin fizik durumuna bağlı olarak Konyaspor’un hızlı kanat oyuncularına karşı Amavi tercihi gelebilir. Yeni transfer Abdennour’un Rennes maçında sakatlanmasının ardından 1 kişi azalan stoper mevkisinde muhtemel tercih Rami-Rolando olacaktır. Abdennour transferi öncesi 7 maçın 6’sında bu ikili sahaya çıktı. Oldukça ağır olan bu iki oyuncu tecrübeleri ve pozisyon alma yetenekleriyle öne çıksalar da bir zamanlar oldukları gibi “korkutucu” oyuncular değiller ve kıvraklıklarından çok şey kaybettiler. Çevik hücum oyuncularına karşı yakın mücadelede zor anlar yaşayabiliyorlar. Bu ikilinin ardındansa ön libero orijinli Gregory Sertic ve beklenen çıkışı bir türlü yapamayan Brezilyalı stoper Doria geliyor.

Takımın ideal orta saha üçlüsü Luiz Gustavo-Lopez-Sanson ve bu üçlü özellikle iç sahadaki maçta bozulmayacaktır. Gelişiyle beraber hücuma daha yatkın isimler olan Sanson ve Lopez’in savunma yükünü hafifleten Luiz Gustavo; ikili mücadelelerdeki gücü, top kapması ve pas arası yapması gibi üstün defansif meziyetleriyle savunmada adeta bir “örümcek” olmasının yanında uzun bacakları sayesinde topu saklamayı başarıp sakin kalarak baskı anlarında takımını rahatlatıyor. Müthiş fiziksel özelliklerinin yanında teknik kapasitesi de yüksek olan ve topla kat ederek adam eksiltmede başarılı genç oyuncu Zambo Anguissa ile nerede görev verilirse verilsin performansı ortalamanın altına düşmeyen Gregory Sertic de bu mevkide Garcia’nın elini rahatlatan oyuncular. 97’li genç oyuncu Maxime Lopez, geçen sezon A takımla ilk maçına çıktı ve takımın yükselen değeri konumunda. Yüksek tekniğe ve yaratıcılığa sahip yıldız adayı, maç başına %88’i başarılı 76.6 pas yaparak topun 3.bölgeye taşınmasında aktif rol aldığı gibi bu bölgede gollük paslar atarak veya duran toplardan etkili ortalar yaparak tabelaya direkt katkı da sağlıyor. Geçen sezonun devre arasında Montpellier’den 9 milyon avro’ya transfer edilen Morgan Sanson, Luiz Gustavo’nun varlığıyla hücuma daha rahat katılabiliyor olsa da oyunun her iki yönünde de varlık gösteren bir oyuncu. Dribblinglerle hem kanattan hem ortadan top taşıdığını ve zaman zaman ceza sahasına girerek atak sonlandırmada rol aldığını gördüğümüz oyuncunun, uzaktan da her iki ayağıyla etkili şutlar çıkardığını söyleyebiliriz.

Sahanın en ucundaki 3’lüde ise Payet-Germain-Thauvin üçlüsünün bulunması yüksek ihtimal. Takımın kağıt üstünde öyle gözükmese de saha içindeki lideri ve hücumdaki en üretken ismi olan Florian Thauvin, Newcastle macerasında hüsran yaşamış bir oyuncuydu ancak geçen sezon kiralık olarak döndüğü Marsilya’da gösterdiği performans ona kariyerinde ilk kez Fransa A Milli Takımı’nın kapılarını açtı. Özellikle iç sahadaki maçlarda müthiş bir coşkuyla oynayarak takımın adeta lokomotifi oluyor. Bu sezon kaptanlık pazubandını koluna takan Dimitri Payet’nin ise geçen sezon devre arasında West Ham’dan transfer edilirken kendisinden beklenen standardı ortaya koyduğunu söylemek zor. Yine de yüksek teknik kapasitesi ve üretkenliğiyle her daim bir tehlike olan oyuncu, Fransa’daki maçta ilk 11’de olacaktır. Bu ikilinin alternatifleri olan Lucas Ocampos ile Clinton N’Jie de ceza sahasına girişleri olan, hem açık hem de dar alanda topla kat edebilen ve skor yapabilen oyuncular. Bir diğer alternatif Bouna Sarr’ın ise bu sezon kanatlardan ziyade sağ bek rotasyonunda değerlendirildiğini görüyoruz. Transferin son günü 15 milyon avro karşılığında Benfica’dan alınan Kostas Mitroglou henüz takımla maça çıkabilmiş değil ve sakatlığı da var. O yüzden, bu sezon çıktığı 9 maçta 5 gol atıp 3 asist yaparak takımının skor yükünü çeken isimlerden olan Valerie Germain’in ilk 11’de başlaması kesin. Elit seviyede bir gol vuruş yeteneğine sahip olan oyuncu, fiziki açıdan bir komple forvet görüntüsünde olmasa da takımın mevcut hücum planında iş gören bir parça. Savunma arkası koşuları arkasındaki 4’lü tarafından iyi beslenen Germain; top kontrolü, sakinliği ve top tutmasıyla topun ileri taşındıktan sonra orada kalmasını sağlıyor.

 

Taktiksel Analiz

Hücum

Öncelikle Marsilya’nın, Ligue 1’in en iyi hücum hattına sahip 3 takımından biri olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Payet-Germain-Thauvin’den oluşan ve arkalarında Sanson-Lopez’le desteklenen bu hücum hattının pozisyon üretmekte herhangi bir sıkıntısı yok. Germain’in savunma arkası koşularını oldukça iyi besleyen bu grup sayesinde Germain, Avrupa Ligi’ndeki 4 maçta 5 gol atmış durumda. %56’lık topa sahip olma oranıyla PSG ve Nice’in ardından bu alanda lig 3.sü olan ve aynı şekilde %84.2’lik pas isabet oranıyla bu alanda da 3.sırada yer alan Marsilya’nın özellikle stoperler ve önlerindeki Luiz Gustavo arasında garanti paslar yaparak rakibi gezdirme ve böylelikle topa sahip olma üzerine dayalı bir oyunu var ancak santrforları fizikli ve hava toplarında etkili bir oyuncu olmasa da baskı altındayken veya değilken uzun top göndermekten de çekinmeyen bir takımlar. Zira Germain mücadeleyi kaybeder ve topu alamazsa arkasındaki Payet-Sanson-Lopez-Thauvin dörtlüsü oldukça saldırgan bir şekilde dönen topları toplamaya çalışıyorlar. Ayrıca Rudi Garcia, kanat oyuncularından daima içeri deplase olup markajcısını kendisiyle beraber sürükleyerek kanatlarda boş alan yaratmalarını istiyor. Böylelikle önünde büyük bir boşluk bulan bek oyuncusu, bu alanı doldurarak pozisyon yaratma fırsatı yakalıyor. Bek oyuncularını hem uzun hem de kısa paslarla sıkça besledikleri bir set bu.

Dijon maçında oyuncuların ortalama pozisyonlarını gösteren bu haritada da açıkça görülüyor ki kanat oyuncuları (10-Payet, 26-Thauvin), daha çok iç bölgede oynayarak hem topla daha çok buluşuyor hem de beklerine alan yaratıyorlar.

 

Resimde görüldüğü gibi sağdaki Thauvin ortaya deplase olup sol beki kendisiyle sürüklüyor ve bekine büyük bir boşluk yaratmış oluyor ve top da oraya oynanıyor. Aynı şekilde sol yuvarlaktaki Ocampos da ortaya kayarak Amavi’ye alan yaratmış durumda böylelikle 6 kişi birden hücumda rol alabilecek konumda.

 

Top 3.bölgeye geçtikten sonra iş genellikle serbest kanat oyuncularının yaratıcılıklarına kalıyor ancak Marsilya hücumlarının genellikle sağ kanattan ilerlediğini söylemekte fayda var. %47 ile sağ kanattan hücum eden Marsilya, soldan ise yalnızca %29’la hücum ediyor. Bunun başlıca sebebinin de özellikle iç sahadaki maçlarda Thauvin’in üstlendiği rol ve ortaya koyduğu enerji olduğunu söylemekte fayda var. Payet’ye oranla daha fazla sorumluluk alıp daha fazla oyunun içinde gözükerek dribbling üzerinden hem kendine hem de arkadaşlarına pozisyon yaratabilen Thauvin, dar alanda ve açık alanda ters ayağıyla ceza sahasına kat ederek gol tehdidi yaratıyor. Karşısında oynayacak Ferhat Öztorun’un oldukça dikkatli olarak bire bir oyunda Thauvin’e geçit vermemeye çalışması gerekiyor zira yardım gelip muhtemel bir boş alan oluşması durumunda sağ bek Sakai, bu boşluğu en kısa sürede dolduracak ve çizgiye kadar inebilecektir. Kanatlardan gelişen ataklar sonucu yapılan ortalarda santrforla beraber ters kanat oyuncusunun yanında Sanson da kesin olarak ceza sahasında yer alarak savunmacılara zorluk çıkartıyor ve kendisine özel olarak dikkat edilmesi gerekiyor.

Resimde Sanson, bir stoperi üstüne çekmiş durumda ve böylelikle hemen yanındaki sol kanat oyuncusu Ocampos ceza sahasında demarke durumda. Pozisyonun devamında Ocampos, kendisine yapılan ortayı ıskalasa da dengesi bozulan savunma, Germain’i boş bırakıyor ve Germain golü atıyor.

 

Marsilya’nın kontratak futboluna da oldukça yatkın bir takım olduğunu söylemeliyiz. Yetenekli ayakları sayesinde ileri isabetli toplar atabilmelerinin yanında hücuma takım halinde çok çabuk çıkıyorlar ve topu ileride tutmalarını sağlayacak Germain gibi bir santrforları var. Germain fiziği üst düzey bir oyuncu değil ancak top tutmasını ve doğru tercihi yaparak arkadaşlarını beslemeyi çok iyi başarıyor. İleride eksik rakibe karşı topla buluşan Germain topu, hepsi yaratıcılıkları üst düzey ve karar verme yetenekleri olan hücum oyuncularına aktarıyor ve etkili sonuçlar doğuyor.

Yukarıdaki 3 resimde 10 saniye içinde Germain üzerinden ilerleyen bir kontra atak aksiyonu sonrası rakip yarı alanında ne kadar çok Marsilyalı oyuncu olduğunu görüyoruz. Dengesiz yakalanan savunmaya karşı açıktaki Thauvin’i gören Payet, takımı rakip kaleye ulaştırıyor.

 

Savunma

Marsilya, top rakipteyken geri çekilmekten ziyade önde basmayı ilke edinmiş bir takım. Oldukça agresif bir şekilde önde basan takımın bu anlayışı kart istatistiklerine de yansımış durumda. Ligue 1’de şimdiye kadar oynanan 5 maçta toplam 16 sarı görerek maç başına 3.2 gibi yüksek bir sarı kart rakamına ulaştılar. Savunma çizgisini öne çekerek önde basmaları onlara rakip alanda topu kapıp yetenekli ayaklarıyla hemen aksiyona geçme imkanı verse de geride oldukça eksik yakalanmalarına sebep oluyor ve kontratağa hızlı çıkıyorlar, tam tersi savunma dönüşlerinde de oldukça yavaş kalıyorlar. Bu tip pozisyonlarda Luiz Gustavo sigorta olarak geride kalsa da kanat oyuncularının yarattığı boşlukta olan bek oyuncuları da ilerideyken çabuk ayaklara sahip olmayan Marsilya stoperleri sıkça rakip kanat oyuncularıyla karşı karşıya kalabiliyorlar. Marsilya’nın bu zaafı, Konyaspor’un kadro özelliklerini düşündüğümüzde temsilcimizin fazlasıyla faydalanabileceği bir eksiklik.

Resimde görüldüğü üzere 0-1 geride olan ve baskıyı arttıran Marsilya’da Rami hariç 9 oyuncu hücum bölgesinde ve pozisyon, Rennes’in çabuk bir şekilde arkaya sarkmasıyla uzaktan golle sonuçlanıyor.

 

Bu 2 resimde korner için neredeyse tüm takımı ileride olan Marsilya’nın 6 saniye içinde geri dönememesi ve savunmada bırakılan oyuncunun ikiye bir kaldığını görüyoruz. Konyaspor’un bu tip kaleciden başlayan hızlı toplarla çabuk hücuma çıkması tehdit yaratacaktır.

 

Marsilya’nın geriye çekildiği zamanlarda ise 4-1-4-1 dizilişini benimsediğini görüyoruz. Orta saha hattından pas geçirmemeye çalışan orta saha 4’lüsünün arkasında merkezi koruyan Luiz Gustavo ve kanat oyuncularına yerden oynandığı zaman anında hamle yapan Marsilya bekleri hazır durumda.

Yukarıdaki ilk resimde o maçta Luiz Gustavo’nun yerine ön liberoda oynayan Sertic’in rakibin orta hücumcusunu kontrol altında tuttuğunu, ikincisinde ise rakip kanat oyuncusuna daha top gelmeden hamle yapmaya hazır Marsilya sağ bekini görüyoruz. Her iki görüntüde de 4-1-4-1 dizilişi oldukça net.

 

Son olarak Marsilya’nın duran top savunmasında eksiklikleri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu sezon resmi maçlarda yedikleri 13 golün 5’i duran toplardan geldi. 6-1 kaybettikleri Monaco maçında duran toplardan tam 3 gol yediler.

İlki hariç tamamı golle sonuçlanan bu 3 pozisyondaki rakip hücumcu sayısından anlaşılacağı üzere Marsilya, duran top savunmasında defans çizgisini korumakta veya rakibi ofsayta düşürmekte çok başarılı bir takım değil.

 

Sonuç

Sonuç olarak Marsilya, Avrupa’da ilk yıllarını geçiren temsilcimiz için oldukça dişli ve tecrübeli bir rakip. Marsilya’nın hücum gücü düşünüldüğünde her iki maçta da goller bulacağını söylemek zor olmaz. Özellikle kendi sahasındaki maçlara hem saha içi hem de tribünde müthiş bir coşkuyla başlayan Marsilya, 1 yıl aradan sonra bir nevi Avrupa’ya tekrar dönüş anlamı taşıyan bu maçta da aynısını yapıp erken bir gol bularak maçın gidişatını değiştirmek isteyecektir. Her ne kadar zor olacak olsa da Konyasporlu oyuncuların bu anlarda sakinliklerini koruyarak atmosfere uymamaları maçın erkenden kopmaması adına önemli. Marsilya’nın, savunması sağlam ve kapanan takımlara karşı kilit açabilecek hem ilk 11 hem de kulübede kaliteli ayakları da var ancak zaafları da olan bir takım. Konyaspor’un özellikle bahsettiğimiz savunmanın gerisindeki büyük boşluklardan yararlanıp hücuma hızlı çıkarak çabuk ayakları sayesinde gol bulma şansı hiç de az değil. Temsilcimize başarılar dileriz.