Genel Bilgiler
Tam adı Panthessalonikeios Athlitikos Omilos Konstantinoupoliton (Konstantinopolislilerin Pan-Selanik Spor Kulübü) olan PAOK resmi olarak 26 Nisan 1926 yılında kurulmuştur, kökeni 1875 yılında İstanbul’un bir bölgesinde Pera‘da Hermes adıyla kurulan ve Türk-Yunan Savaşı‘nın etkisiyle Yunanistan’da Selanik’e taşınıp 1926 yılında şu anki adı alan siyah beyaz renklere sahip futbol kulübüdür.
PAOK maçlarını 28,701 kişi kapasiteli Toumba Stadyumu’nda oynuyor. Kulübün logosu, Bizans İmparatorluğu’nun simgesinden esinlenilen, Hititliler, Sümerlilerde de bulunan doğu ile batıya hükmeden anlamına gelen çift başlı kartal logosudur. Günümüzde birçok bölge devletinin bayrağında da bu logoya rastlamaktayız. Kulübün lakabı da olan Dikefalos (Çift Başlı Kartal) da buradan gelmektedir.
Yunanistan Süper Ligi (Alpha Ethniki)’nde 2018-2019 yılını namağlup şampiyon, 2019-2020 sezonunu da şampiyon Olympiakos FC arkasında ikinci tamamlayan takımın en önemli taraftar grubu ise GATE4 ‘dur.
PAOK, Yunanistan’ın köklü kulüplerinden olmasına karşın çok fazla Lig şampiyonluğu yoktur. Kulüp 1976, 1985, 2019 yıllarında ligi şampiyon olarak tamamlamıştır.
Tarihi birikimlerinden dolayı günümüzde gerilim sebebi olan konular olsa da, PAOK – Beşiktaş eşleşmesi aslında biraz daha farklı bir açıdan ilgilenilmesi gereken bir karşılaşma olacaktır. Çünkü geçmişten günümüze Beşiktaş taraftar grubu ÇARŞI ve PAOK Thessaloniki taraftar grubu GATE4 arasında “Renklerin Kardeşliği, Siyah-Beyaz Kardeşlik” sloganıyla kurulmuş bir kardeş kulüp, kardeş taraftar kültürü oluşmuştur. Birçok sosyal olayda geçmişten günümüze bu iki taraftar grubunun ortak pankartlarını görmekteyiz.
Son Maçlar ve Kadro
Răzvan Lucescu (Mircea Lucescu’nun oğlu) döneminde 2018-2019 yılını namağlup şampiyon tamamladıktan sonra, sene başında Portekiz ekiplerinden Braga’nın eski hocası Abel Ferreira ile sezona başlamıştır. Önce Şampiyonlar ligi elemelerinde Hollanda temsilcisi Ajax’a, ardında UEFA Avrupa Ligi’nde Slovakya temsilcisi Slovan Bratislava’ya deplasman golü kuralıyla elenen Yunanistan temsilcisi birçok kesime göre ligin en iyi oyununu oynayan Olympiakos’un arkasında ligi ikinci olarak bitirmiştir. Yunanistan Kupası’nda ise yine ligde geçildiği Olympiakos’a deplasman golü kuralıyla yarı finalde elenmiştir.
Son haftalarda formasyon değişikliğiyle de bağlantılı olarak biraz daha kontrollü bir oyun oynayan PAOK’un son maçları daha az gollü geçmekte.
PAOK takımının son maçlardaki sonuçları aşağıdaki gibidir:
Transfer sezonunda Stefan Schwab, Georgios Vrakas ve Beşiktaş’a önerilen Niko Ninua’yı renklerine bağlayan PAOK Thessaloniki’de ligimizde de oynayan Stoch(“sözleşme feshi”), Biseswar gibi isimlerin yanında ve transfer döneminde Beşiktaş’a önerilen Chuba Akpom’lu 2019-2020 geniş kadrosu ve skor istastistikleri aşağıdaki gibidir:
Formasyon ve Kadro Analizi
Formasyonda PAOK sezon içinde birçok formasyona ve kadro rotasyonuna gitmiş bir takım olarak gözümüze çarpmaktadır. Bir önceki sezonun namağlup şampiyonu olan Yunan temsilcisi, sezona öncelikle 4lü savunma hattıyla başlayıp ileride değişiklikler yapsa da sezon sonuna doğru tüm formasyonda değişiklikler göstermiştir.
Maça başladığı dizilişler için bir sıralama verecek olursak:
17 x kez 4-4-2,
11 x kez 4-2-3-1,
5 x kez 4-4-1-1,
3 x kez 3-4-1-2,
2 x kez 4-3-3,
1 x kez 4-2-2-2 ve 3-4-1-2 dizilişlerini görüyoruz.
Bu başlangıç dizilişleri maçın önemi, rakip dizilişi, takım uyumu ve formda oyunculardan maksimum verim almaya göre belirlenmekte ve maç içerisinde çok rahatlıkla gerek taktik anlayışa gerek ise oyuncu değişikliğine göre farklılık göstermektedir.
Teknik direktörün elindeki oyuncuya uygun taktik düzenlerini kurduğunu, değişimlere açık olmakla beraber özellikle ligin sonunda ve hazırlık maçlarında kullandığı 3lü savunma düzeniyle temsilcimizin karşısına çıkmasını açıkçası bekliyorum.
Kadro konusunda oldukça esnek olan Abel Ferreira izlediğimiz kadarıyla form ve sakatlık durumuna göre sıkışık fikstürde mevcut takımın oyuncularına rollerine göre şans vermeyi denedi.
Kadro analizine detaylı olarak geçmeden önce Misic ve Pelkas’ın durumları, kurulacak takımda ve formasyonda etkili olacaktır. Gerçekten ivme değiştirebilecek etkinlikte olan bu oyunculardan Misic’in halen sakat olması temsilcimiz için büyük şans. Ancak Pelkas’ın oynayıp oynamayacağı ise maç saatinde belli olacak. Son haftalarda Abel Ferreira’nın kullandığı takım düzenine göre takım analizinde bulunacak olursak:
Kalede 31 yaşındaki #31 sırt numarasıyla 197 cmlik Türk kökenli Alexandros Paschalakis göreceğimizi düşünüyorum. Sezonun ikinci yarısında ve Covid19 salgını nedeniyle liglere verilen aradan sonra oynanan maçlarda kaleyi koruyan tecrübeli kalecinin aldığı pozisyon ve refleksleri sayesinde bu sezon oynadığı 26 resmi maçta kalesinde 27 kez gol gördüğünü ve 9 kez kalesini gole kapadığını görebilmekteyiz. Paschalakis aynı zamanda Boluspor’un efsane başkanı Kamil Bilgihan’ın kızı olan Nurcihan Bilgihan ile Yunan eşi Niko Paschalakis’in oğlu.
Savunma merkezinde fiziği #5 sırt numarasıyla Fernando Varela görmemiz mümkün, markaj konusunda oldukça etkili olan savunma oyuncusunun güçlü fiziği ve sahaya karakterini koyan bir oyuncu olduğunu söylememiz gerekiyor.
Sol stoper olarak 188 cmlik boyuyla sol ayaklı Giannis Michailidis’i bekliyorum. Genç oyuncu sezonun çoğunluğunu 20 yaş altı takımda geçirse de lige verilen aranın sonrasında kadroda kendine yer bulmayı bildi. Özellikle 3lü stopere geçildikten sonra 3lü stoper hattının solunda kadrodaydı.
Sağ stoper olarak oyun kurulumu ve uzun paslarındaki artılarından dolayı Enea Mihaj ile başlanılacağını düşünüyorum. Gücü ve oyunu kısa ve uzun olarak başlatması, yanındaki stoperle olan bağlantısı, beke yardım ve pozisyon alma konularında Michailidis’e göre daha önde olsa da yer yer pozisyon kayıpları yaşayan bir stoper olduğu söylememiz gerekiyor.
Her ne kadar kadroda Sverrir Ingi Ingason gibi bir oyuncu olsa da sakatlık ve son hazırlık maçlarındaki kadrolardan dolayı böyle bir karara daha yakınım. Ancak Ingason da oynarsa hiç şaşırmayacağımı söylemeliyim. Ancak 4lü stoper hattı olursa Ingason’un oynaması daha muhtemel.
Takımın 3lü ya da 4lü savunmada çıkmasının belirleyeceği yerlerden biri olan sağ bek mevkisinde, sağ kanat beki olarak Rodrigo’nun oynamasını bekliyorum. Sezonun genelinde Léo Matos oynamış olsa da son maçlardaki etkinliği sebebiyle Rodrigo’yu bir adım önde görmekteyim.
Burada bir parantez de ismi Fenerbahçe ile anılan Limnios için açmalıyım, oyuncu her ne kadar sağ kanat olsa dahi, mevcut düzende sol kanat beki sol bek olan bir oyuncu kullanıp, sağ bekte de Limnios’u kullanabilirler. Oyuncu 4lü orta sahanın da sağında oynadığı için kadroda görürsem şaşırmayacağımı söylemeliyim.
Sol kanat bekinde ise Dimitrios Giannoulis’in oynayacağı kesin gibi gözükmekte. Hız ve serilik olarak takımın sağ beklerine benzese de topa hakimiyeti ve pas kanallarındaki üçgenler olarak daha çok göze çarpmakta. Özellikle önünde oynayan kanat oyuncusunun orta saha desteğine girebilmesine olanak sağlayacak bir kanat hakimiyeti bulunmakta.
Orta ikili konusu, en çok tereddüte düştüğüm bölge buradaki 4 oyuncunun da rakibe ve diğer oyunculara göre belirleneceğini düşünsem de, fizik kalitenin yüksek olacağı ve delicilikten çok orta saha yükünü kaldıracak bir ikili olacağını düşünüyorum.
Bu açıdan Omar El Kaddouri’nin oynama ihtimalini daha yüksek görüyorum. Hız konusunda bekler kadar olmasa da alan parselizasyonu, doğru zamanda doğru pres baskınları, geçiş oyunlarındaki topsuz oyunu olarak gerçekten sahada kendini hissettiren bir oyuncu olarak gözümüze çarpıyor. Basit oynayan, kurulan üçgenlerde bulunan, gerektiğinde forvet hattının boşluklarını gerektiğinde de beklerin sıkıştırmalarına destek veren bir oyuncu. Teknik ve isabetli pası yüksek bir isim. Eğer Omar oynamazsa burada Esiti’nin oynaması kesin gibi. Sezon başında 3.5 m € gibi bir bonservis ücretine Gent’ten transfer edilen Esiti fiziği ve dinamizmiyle orta sahaya güç kattığı kesin.
Orta sahadaki diğer ismin sezon genelinde kullanmadığı ancak hazırlık maçlarında izlediğim kadarıyla orta sahaya 360 derece hakimliğiyle dikkat çeken, kanattan oyun kurulmadığında insiyatif alıp ortada topu oyuna sokan oyuncu olan Schwab göze çarpmakta. Rapid Wien’den bedelsiz olarak kadroya katılan orta sahanın Omar ile kısa sürede uyum yakalamış gibi bir görüntüsü vardı. Yine aynı görevde Vrakas bulunsa da o seviyede oynayacağını söylemek zor olacaktır.
Forvet hattının dizilişi ve kullanım şekline göre 6 isimden 3’ünün de oynama ihtimalini eşit görünse de, özellikle pandemi sonrası oyundaki değişiklere göre yorumlamak gerekiyor.
3lü savunma ile oynanırsa forvet koşularıyla etkili, Yunanistan’ın genç kuşağından çıkış yapan, kanat forvet özellikli Tzolis’in sağ kenarda forma giymesini bekliyorum. Takım kaymalarını yapan ve arkasından gelen bekine alan açan oyuncu, forvetin boşalttığı alana da doğru koşular atarak bekini savunma içine çekebilmekte.
Santrfor mevkisinde ise her ne kadar oynadığı takdirde kimseyi şaşırtmayacak takımın en golcü ismi Swiderski beklense de, ben bu maç özelinde demarke pozisyonlara kaçış, forvet ve orta sahalara alan açan, gerektiğinde ise fiziğiyle iyi işler yapan, pas bağlantılarında daha etkili olan Akpom’u göreceğimizi düşünüyorum.
Son olarak ise sol kenarda çapraz şekilde orta sahaya destek verecek, rakibin oyun kuracak orta sahasına yakın olan, bekine ve orta sahadan gelecek dinamik orta sahaya alan açacak kanadın Biseswar olacağını düşünüyorum. Pas bağlantıları, gerektiğinde sorumluluk alma, oyunun sıkışan 2. Bölgesine destek verme, kenarda üçgenler oluşturma ve 3. Bölgede kilit açıcı rolüyle tekniğinden bir şey kaybetmeyen Biseswar etkili olmaya çalışacaktır. Ayrıca forvet arkasında direkt de oynayabileceği gibi Beşiktaş’ın beklerini kovalamada da etkili olacaktır.
Léo Jabá gibi hareketli bir kanat oyuncusu sağ tarafta başlarsa bu sefer Biseswar yerine Tzolis’in oynamasını beklerim. İki kanadında forvete koşu yaptığı düzende, oyuncu eksilmeler ve beklerle stoperlerin arasına sarkmaları görebiliriz.
Taktik Anlayışı
Ofansif anlamda geçmiş yıllardan kalan bir sistemi olan, rakibin ilk oyuncusundan itibaren yüksek presle, kazanılan topların değerlendirmeye çalışan bir takım izleyeceğiz:
Ayrıca set oyunlarında değişen formasyonun da etkisiyle belirginleşen kanat oyunlarıyla kenara inme, üçgenler oluşturarak pas bağlantıları kurmayla gole yaklaşmayı hedeflemekteler. Burada temel sorunları çok hızlı bir akışkanlıkla bunu gerçekleştirememelerinde. Geliştirmeye çalıştıkları konu topun yönünü hızlı değiştirmeye çalışmak.
Arada uzun toplarla defansın arkasına sarkmak isteyen kanat ve orta saha oyuncuları olsa da, biraz daha sete indirgedikleri pas oyunlarıyla hücum edeceklerdir. Buradaki temel unsur Beşiktaş’ın saha içi yerleşimi olacaktır.
Oyun kurulumunda gerideki 3 stoper beklere inmeyi öncelikli tercih olarak görmekte, genellikle çaprazda kalan bir orta saha ikilisi burada gözümüze çarpmakta. Gerideki oyuncu olası pas oyunlarına girerken, diğer orta saha sol kanadın ya da santrforun boşalttığı alana koşu yapmakta. Santrfor rakip defanstan kurtulmak için takımının orta sahasındaki pas bağlantısına girmekte, atak koşusu yaptığında yanında yardımcı bir forvet ya da 10 numara kimlikli oyuncu aramakta. Sol kanat forvet hareketli hücum oyununda pas bağlantısına göre orta sahaya yanaşmakta ya da alan açmak için kenara gitmekte. Sağ kenar oyuncusu da hem bekine alan açmak, hem de rakip dengesini bozmak için santrforun boşalttığı alana koşu yapmakta. Hatta bu koşuları oyunun ilk kurulumunda dahi yapmakta. Burada defanstan ilk kurulumda atılacak toplar rakip defans ve kaleci arasına düştüğünde tehlike oluşuyor. Bu koşunun ardından mobil santrfor forveti ikilemekte ve tehlikeyi arttırmaktadır. Top kaptırıldığında ise sistematik olarak press tekrar başlıyor. Oyun disiplini hücumda üst seviye.
Takım kanatlara topu hızlı çeviremeyip baskı yediğinde orta sahadan birisi yaklaşıp, topu alıp ters istikamete gidip boşalan alana topu hızlı geçirmeyi amaçlıyorlar:
Ofansif duran toplarda son maçlarda 6 oyuncu ceza sahası içine gidiyor, genelde ceza sahası yayında 1 oyuncu bekliyor, 1 oyuncu da ya kullananın yanında kalıyor ya da kullanılacak taraftaki ceza sahası köşesinde duruyor. Şunu belirtmemde fayda var, her ne kadar uzun oyunculara sahip olsa da PAOK çok fazla duran top golüne sahip değil. Ancak gollerinin çoğu ceza sahası içinden olduğu göze alındığında, Beşiktaş’ın özellikle seken toplara dikkat etmesi gerekiyor.
Hücumun ilk planı gibi savunmanın da ilk planı en ileride yapılan pres. Çok üst seviye olmasa da, özellikle stoperlerin o kadar hızlı olmamasından da kaynaklı olacak en ileride presi zaman zaman sistematik olarak yapıyorlar. Burada temel sorun geçiş oyunlarında da olduğu gibi beklerin ve orta ikilinin rakibi sıkıştırmaktan öte topun arkasına geçmek istemelerinden kaynaklanıyor. Hızlı bir atak yediklerinde 3-4-3 dizilimini alıp, 7 kişi topun arkasında bulunuyor:
Rakip kaleci topu uzun başlattığında da benzer bir diziliş görmekteyiz. Ayrıca burada rakip setlerinin arasında bulunmaya özen gösteriyorlar:
Ancak atak yapan takım biraz oyalandığında ise özellikle hedef maçlarda, 3-4-3 dizilişi bir anda 5-4-1’e evriliyor. Kanat bekler orta saha merkeze kapanıyor. Bekler sıkışan stoperlerin yanında dar bir görüntü veriyor. Abel Ferreira’nın takıma altyapılardan itibaren öğretilen atak yaparken genişlersin, savunma yaparken daralırsın felsefesini ezberletmeye çalıştığını görüyoruz:
Takım topun kaleye yaklaşmasıyla presten yerleşime geçiş rakibe kısmen daha uzak kalıp, daha çok daralmakta.
Buradan Beşiktaş’ın çıkarması gereken ders, Olympiakos gibi atak yaparken genişlese de setler arasına daha fazla oyuncu sokmak zorunda olduğudur. Kenar forvetlerin orta saha oyun kurarken forvet koşuları ve defansın önüne atacağı koşuların haricinde forvet arkasındaki oyuncunun da setler arkasına girip, pas bağlantısı oluşturmaya çalışmalıdır.
Ayrıca rakip 2.bölgeden çıkıp kendi 1. Bölgesine girerken, bu sırada mobil santrfor da topu kullanacak rakip orta sahanın hemen arkasından presini sürdürüyor, hatta bu fotoğrafta takımın dar bir şekilde topun olduğu kısmı ağırlık merkezi olarak belirleyip nasıl kaydığını da görebilmekteyiz, burada kazanılan toplarda başka kanat forvetler olmak üzere orta saha ve santrfor kontra atağa geçebilecek pozisyondalar: “Geçiş oyunlarında hücum savunmadan, savunma da hücumdan başlar.”
Bence takımın en büyük zaafı savunma yaparken duran toplarda ne kadar fazla kişiyle ceza sahasına girerse girsin, adam adamadan ziyade alan savunması yapması. Bazı oyuncular alana geçtiklerinde gözlerine bazı oyuncuları kestirseler de takım disiplini gereği birebir oynamıyorlar. Bence Beşiktaş bu güçlü yönünü rahatlıkla skora yansıtabilir, ayrıca arka direğe de oyuncu koymamaktalar. Genelde şut tehdidi kadar oyuncuyu yaya koyuyorlar, ancak burada bir istisna söz konusu:
Cepheden gelen duran toplarda ise alan dizilimini halen bozmadıkları gözlemlenmekte, ancak burada topun kullanıldığı yer sayesinde bazı oyuncular rakibin tehlikeli oyuncuları karşısında durabiliyor.
Sonuç olarak eklemek istediklerime gelince PAOK takım olarak son haftalarda o çok golcü kimliklerini takımın da eksikleri neticesinde koruyamadıkları yönünde. Takımın ikili maçlardaki yaşadığı sıkıntıdan sonra takım savunmasını özellikle dizilişle de sağlamlaştırdıkları bir sistem gözümüze çarpıyor. Hücum oyuncuları dahil bu sisteme disiplinle uymaktalar. Rakibin savunma oyuncuları markajı seven özellikte de olsalar seri oyuncular değil, hem orta saha hem de kaleci ile aralarında kullanılması gereken boşluklar bırakıyorlar. Beklerin hücum organizasyonunda beraber çıktığı anlarda savunma eksik yakalanabilmekte. Orta sahada hücuma destek veren oyuncu fiziği güçlü olsa da oyun kuran oyuncunun fiziği o ölçekte değil, elbette ortalama üstü bir fiziğe sahip ancak defansif aksiyonlarda o seriliği göremeyeceğiz. Beşiktaş’ın hızlı atak yönü değiştirip oyunu sete çevirmeden hızlı bir şekilde rakip kaleye gitmesi gerekiyor. PAOK düşünüldüğü gibi defansif zaafı çok olan bir takım değil, ancak hem temennim hem de düşüncem Beşiktaş’ın tek maçlık turu geçeceği yönünde. Burada esas husus duran toplar maçta çok konuyu netleştirecek. Kanatların hareketli oluşu ve beklerin desteği akan oyunda Beşiktaş’ı sonuca götürebilir.