UEFA Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında turnuvanın en başarılı takımı Real Madrid, Alfredo Di Stefano Stadı’nda Liverpool’u ağırladı. M. Asensio ve genç yıldız Vinicius’un iki golü ile mücadele ev sahibi Real Madrid’in 3-1’lik üstünlüğü ile sonlandı. Liverpool’un tek golü ise M. Salah’tan gelirken milli futbolcumuz Ozan Kabak maça ilk 11’de başlayarak 81 dakika oyunda kaldı.

Real Madrid’te maç öncesi eksikler can sıktı. D. Carvajal, S. Ramos, Eden Hazard, ve Covid-19 testi pozitif çıkan R. Varane kadroda olmayan isimlerdi.

Liverpool’da ise ağır sakatlıklar yaşayan ve uzun süredir forma giyemeyen Virgil Van Dijk, Joe Gomez, Joel Matip ve J. Henderson bu maçta da forma giyemedi.

Ligde lider Atletico Madrid’in 3 puan gerisinde 3. sırada bulunan Los Galacticos oynadığı son maçta SD Eibar’ı 2-0 yenerek 9 maçlık yenilmezlik serisi yakaladı. Liverpool ise 49 puanla 7. Sırada bulunduğu Premier Lig’de geçtiğimiz hafta sonu baştan sona üstün götürdüğü maçta Arsenal’i 3 golle geçerek ilk 4 hedefini canlı tuttu.

Daha önce Avrupa Arenası’nda altı defa karşı karşıya gelen iki ekip birbirlerine karşı üç galibiyet ve üç mağlubiyet aldı. İki ekibin son karşılaşması ise 2018 yılında Şampiyonlar Ligi finalinde olmuş ve Real Madrid yine aynı skorla 3-1 kazanarak kupaya ulaşmıştı.

 Maça geçmeden önce iki ekibin kadrolarına ve sahaya nasıl dizildiklerine göz atalım;

Genellikle 4 3 3 olarak sahaya çıkan Zidane’nın ekibi zaman zaman 4 2 3 1 ve 4 4 2 olarak da sahada yer aldı. Ligde oynadığı son Eibar maçında ise 3’lü savunma ile sahaya çıkan Madrid ekibinde stoper tandeminin devamlı oyuncuları olan Ramos ve Varene’nın yokluğu, 3’lü savunmayı bu maç içinde görür müyüz sorularını yarattı. Fakat Zidane kurguladığı oyun düzenini bozmayarak Nacho ve Militao ile maça başladı. Özellikle fazlaca eleştirilen bir isim olan Eder Militao, Nacho ile iyi bir uyum sağlayarak belki de Madrid kariyerinin en iyi performanslarından birini sergiledi.

Liverpool cephesinde ise maç 11’inde sürpriz bir isim vardı. Sakatlıktan ötürü uzun süredir forma şansı bulamayan Naby Keita maça 11’de başladı. Maç sonu soruları cevaplayan J. Kloop bu kararı antrenman performansı ve oyuncunun dribbling yeteneği gibi birçok marifetinin Real Madrid karşısında değerli olduğunu düşünerek aldığını belirtti. Kroos-Modric-Casemiro orta sahasına karşı Wijnaldum ve Keita gibi dribling yeteneği olan delici orta sahalar ile maça başlayan hocanın bu planı Keita’nın kötü oyunu ile işe yaramadı.

Bir başka sürpriz sayılabilecek oyuncu ise Firmino yerine şans bulan D. Jota’ydı. Bu tercih ileri 3’lünün birbirlerine benzer tarzları ve bağlantı oyununda fark yaratacak bir oyuncunun eksikliği ile birlikte Liverpool için hücum geçişlerinde sıkıntılara yol açtı.

Real Madrid oyuna başladığı şekilde 4 3 3 dizilimi ile maçı tamamladı. Liverpool’da ise 81. dakikada Ozan Kabak ve Jota oyundan alınarak R. Firmino ve X. Shaqiri oyuna dahil edildi. Fabinho bu değişiklik sonrası stoper bölgesine geçti. İleride ise M. Salah en uçta, R. Firmino ise hemen arkasında konumlanarak 4 2 3 1 şeklinde bir düzen alındı.

Maçın ortalama pozisyonları ise şöyle gerçekleşti;

Real Madrid maç genelinde hücum için Liverpool sağ kanadını tercih etti. İlk yarıda Vinicius ve Asensio’nun ayağından bulunan iki golde Kırmızıların sağ beki Trent Alexander-Arnold’un arkasına atılan toplarla geldi. Ortalama pozisyonlara baktığımızda da buna paralel olarak Benzema, Vinicius ve Mendy’nin sol kanatta birbirine ne kadar yakın olduğunu ve savunma yönü daha ağır olan Mendy’nin bile ne kadar ileride konumlandığını görebiliriz. Casemiro ise grafiğe de yansıdığı şekilde maç içinde sürekli olarak Modric ve Kroos’un arasına girerek pozisyon aldı.

Liverpool da ise etkisiz bir performans gösteren Sadio Mane ve D. Jota’nın pozisyonları düşündürücü. Yukarıda da bahsettiğimiz ileri üçlünün bağlantı konusundaki eksikliği Thiago’nun daha ileride konumlandırılması ile çözülmeye çalışılmış fakat Thiago J. Kloop’un maç öncesi kurguladığı oyunda ve genel olarak Liverpool orta sahasında tam olarak istenilen oyuncu değil. Hocanın uzun süreli sakatlığının ardından maç eksiğine rağmen N. Keita’ya şans vermesi bunu açıklar nitelikte.

Saha içi;

Maç iki takım için de top kayıpları ile başladı. Kaptırılan toplar sonrası yapılan karşı baskılar iki takım için de maçın başlarında yerleşik bir oyun düzenine geçmeyi ve top hakimiyetini sağlamayı zorlaştırdı. Alışkın olduğumuz Real Madrid hücum yerleşimini ise net olarak aşağıda görebiliriz. Geriden Kroos ile kurulan oyun ve genişlik vermek için beklerin kullanımı gayet açık.

Liverpool’u ise hücumda klasik olarak 2 3 5 şeklinde görmeye alışığız. Beklerin bir kanat forvet kadar ileride konumlandığı ve 3’lü orta sahanın rakip yarı sahasında bulunduğu oyun düzenini Real Madrid karşısında da net olarak izledik.

Real Madrid Liverpool geriden oyun kurarken de bir plan dahilinde savunma düzeni aldı. A. Robertson ve Wijnaldum’un bulunduğu sol kanat Liverpool için oyunun daha etkili kurulduğu ve terse, Trent Alexander-Arnold’a atılan toplarla daha efektif bir sonuç veren bölge. Liverpool da topu oyuna sokarken sol kanadı kullanmayı amaçladı. Real Madrid ileri hattı ise savunmayı sol çizgiye yönlendirme yaparak uyguladı. Özellikle Modric’in Wijnaldum ile yakın oynaması ve ona top atılacak pas kanallarını kapatmaya çalışması maçın birçok yerinde karşımıza çıkan tabloydu. Bu şekilde yapılan baskılar çoğu kez Liverpool’un geriden uzun toplarla çıkmasına yol açtı. Ayrıca Asensio’nun maç boyunca A. Robertson’u iyi takip ederek kapatması da bu plana artı değer katan bir diğer etkendi.

Liverpool’da ise görmeye alışık olduğumuz karşı baskılarda orta sahadan alınamayan katkı bu baskıyı sonuçsuz bıraktı. Özellikle ilk gole kadar Mane-Jota-Salah hattının ilerideki baskılarında orta saha katkısı neredeyse yoktu. N. Keita’nın bu baskılarda ileri 3’lüye eklenerek 4 kişi ile yapılan baskı da verimli olmadı. Yenilen ilk gol öncesinde Kırmızıların sahadaki konumları anlattığımı net olarak gösteriyor.

Yukarıdaki görselde gördüğümüz üzere Liverpool ilk iki golde ve maç genelinde defans çizgisini ileride konumlandırarak büyük zafiyetler yaşadı. J. Kloop’un savunmayı ileride kurmasına olanak veren yeterince hızlı iki savunmacısı olmamasına rağmen bu şekilde pozisyon alması ise tuhaf. Benim düşünceme göre elindeki orta saha kadrosu ve stoperlerinin pas kalitesinin yeterli olmaması derinde savunma yapmayı güçleştiren bir etken. Fabinho kesici özellikleri ile artı değer katabilen bir oyuncu fakat Henderson gibi topu geriden rahat çıkarabilen meziyetleri mevcut değil. Tüm bunlar birleşince de derinde savunma yapmak Liverpool için güçleşiyor. Ayrıca J. Kloop, Trent Alexander-Arnold ve A.Robertson’un geri dönüşlerde Ozan ve N. Phillips’in yavaş kalmasını kapatabileceğini düşünmüş olabilir ki bunu ligde birkaç kez gördük.

Kırmızılardan görmeye alışık olduğumuz yoğun ön alan baskısına ilk kez golden sonra şahit olabildik. Özellikle geriden uzun atılan iki topla golü bulan Madrid ekibi, bunu genelde fazlaca deneyen bir takım. Burada garip olan karşı baskı konusunda akla ilk gelen Liverpool’un buna çok rahat izin vermesi.

Real Madrid maç boyunca oyunu ters toplar ve diyagonal paslar üzerinden kurgulayarak beklerin arkasına top gönderdi. Özellikle T. Alexander Arnold’un olduğu Liverpool sağ kanadı bu toplardan en çok payını alan bölgeydi. Yukarıda da değindiğimiz üzere ilk iki golde de Kroos’un bu topları atarken hiç rahatsız edilmemesi Liverpool açısından alışılmadık bir durumdu. T. Alexander Arnold’un savunmadaki zafiyetine bir de N. Keita’nın kötü oyunu eklenince Vinicius ve F. Mendy bölgeyi efektif olarak kullandı. Aynı zamanda oyunun yığıldığı kanattan terse atılan ani isabetli toplar da Liverpool için tehlike oluşturan faktörlerdendi. Aşağıda göreceğimiz sekans maçın birçok anında karşımıza çıktı.

Aşağıdaki pas grafiğini incelediğimizde ise Real Madrid’in uzun toplar konusundaki denemelerinin sayısı ve ortalama pas uzunluğu yukarıda anlattığımızı destekler nitelikte.

İkinci yarı ile birlikte gole kadar Liverpool orta sahasının topla daha fazla oynayarak maça ağırlık koyması hücum oyuncularının da oyuna dahil olmasını sağlayarak Liverpool’un etkili olmasını sağladı. Maçın başında N. Keita ve Wijnaldum’dan beklenen performansı kısa sürede olsa sergileyen Wijnaldum, yaptığı dribbling ile Real Madrid orta sahasını geçerek hücuma çıktı ve pozisyon gol ile sonuçlandı. Real Madrid’in üçüncü golüne kadar ilk yarıya nazaran daha iyi bir oyun ortaya koyan Liverpool’un geriye dönüşlerde ne kadar yavaş kaldığını ve Madrid ekibinin hızlı hücumlarında ne kadar etkili olduğunu da bu dakikalarda gördük.

Real Madrid’in geriden kurgulanan oyun planı, maç içinde en çok denenen pas kombinasyonları grafiğinde de karşımıza çıkıyor. Casemiro-Kroos-Modric üçlüsü neredeyse sürekli pas istasyonu olarak oyunun içinde.

Liverpool da ise orta saha kurgusu maç özelinde etkisiz ve sıkıntılıydı. Gerek oyun kurulumu gerekse de baskı konusunda Kırmızılar istediği verimi alamadı. Bekler üzerinden kurgulanan oyun ve Thiago’nun sık yan topları aşağıda açık şekilde görülebiliyor. Wijnaldum ve Fabinho’nun ise sık denenen pas kombinasyonlarında yer almaması oynanan oyun ile ilgili fikir verebilir.

Real Madrid pas kombinasyonları;

Liverpool pas kombinasyonları;

Maç Verileri

Liverpool’un maç içindeki etkisiz oyunu sayısal olarak da birçok istatistik ile karşımıza çıkıyor. Aşağıdaki grafikte topu kazanmaya yönelik sayılar yukarıda da değindiğimiz Liverpool pres gücü ile tamamen zıt halde. Hemen hemen hepsinde Real Madrid üstünlüğü göze çarpıyor. Özellikle orta alandaki Casemiro-Kroos-Modric hakimiyeti çok belirgin.

Genel olarak oyunun Trent Alexander-Arnold’un bölgesinden kurgulandığını belirtmiştik. Aşağıdaki hücum grafiğinde Real Madrid’in soldan, Liverpool’un ise sağ taraftan hücum denediğini görebiliriz.

Üretkenlik açısından çok kısır bir maç oynayan Kırmızılar maçı 0.88 xG ile tamamladı. Madrid ekibinin xG oranı ise 1.71. Ayrıca J. Kloop’un öğrencileri ilk yarıyı şut atamadan tamamladı.

Ozan Kabak

Başarılı bir maç çıkararak 81. dakikada R. Firmino ile değişen milli futbolcumuz Ozan Kabak’ın maç istatistikleri ise şöyle gerçekleşti.

Sonuç

Tarihi boyunca kadrosunda çok kaliteli oyuncular barındıran ve Avrupa arenasında sayısız maç kazanarak başarılara imza atan Madrid ekibi bu kazanma kültürünü sahaya da yansıtabiliyor. Kulübün temeline sirayet eden bu büyüklük, sakatlıklar ya da oyun olarak çok iyi durumda olmamanın üstünü örterek istenilen sonuca götürebiliyor. Ayrıca üst üste kazanılan Şampiyonlar Ligi zaferlerinde de sahada olan orta saha üçlüsünün bu maçları oynayabilme yetkinliği de rakibine nazaran sahada çok fark edilir bir olgu. Tabi ki tüm pozitif şeyler kulüp ile ilgili değil. Resmen kulüp ile organik bir bağ geliştiren Zinedine Zidane’nın kritik maçlarda sürekli olarak sahaya doğru oyunu koyması da değerli.

Liverpool cephesinde ise genel bir formsuzluk hakim. Bu form düşüşü sakatlıklar ile başlayan bir süreç olsa da oyunculardan ziyade J. Kloop’un da formsuz olması, Kırmızıları sahada çaresiz bırakan bir etken. İleri üçlü seçimleri, orta saha da tercih edilen isimler ve istenilen performanslar ile oynanmak istenen oyunun uyuşmaması Liverpool’da büyük bir sorun.

Bu şartlar altında iki ekibin bir sonraki maçında neler olacağı merak konusu. 14 Nisan da İngiltere’de oynanacak olan rövanş mücadelesinde Liverpool turu koparabilecek mi hep beraber izleyeceğiz.