Doğum Tarihi: 6.08.1997 ( 19 yaşında)
Mevki: Forvet
Takımı: Molde
Ülkesi: Norveç
Değeri: 700.000 €
Sözleşme Sonu: 31.12.2017
FOR ENGLISH REPORT CLICK
Profil
Norveç Futbolu’nun yeni harikası olan genç forvet Sander Svendsen, 6 Ağustos 1997’de Norveç’te doğdu. Henüz 16 yaşındayken profesyonel takımla maça çıkan Svendsen aynı zamanda Tippeligean tarihinin de en genç şampiyonu oldu. O dönem Molde menajeri olan Manchester United efsanesi Ole Gunnar Solskjær’in özel ilgisi sonucu kendini çocuk yaşta geliştirme imkanı buldu. Oyun görüşü ve hücum aksiyonları açısından kendini bir anda yaşıtlarının önüne taşıyan Svendsen aynı zaman diliminde alt yaş milli takımlarında da kendini gösterdi. 2012-2015 yılları arasında her sene farklı bir milli takım kategorisinde oynamasına karşın hepsinde adından söz ettirmeyi başardı. Alt yaş takımlarında sahaya çıktığı 29 maçta 13 kez fileleri havalandırması ve bu maçların önemli bir kısmında kendi pozisyonunda oynamamasına rağmen başarılı olması sonucunda Outside Of The Boot sitesi ve Guardian gazetesi tarafından 2016 yılında izlenmesi gereken 100 oyuncu listesine dahil oldu. Norveç U-21 takımının teknik direktörü Leif Smerud da onu Carlos Tevez’e benzeterek beklentilerin ne denli yüksek olduğunu gösterdi. Günümüzde de formasını giydiği Molde takımında altyapı eğitimini alan Svendsen, kulübüyle arasında 10’u Avrupa arenasında olmak üzere 86 maça çıktı ve 21 gole imza atıp 9 da asist yaptı. İlk golünü 2014 yılında atmasına karşın asıl büyük atılımı 2015 yılında gösterdi ve çıktığı 30 maçta 10 gol atıp 4 asist yaptı. Geçtiğimiz sezon da kanat rotasyonunda değerlendirilmesine rağmen her 335 dakikada bir skora doğrudan etkide bulundu.
Hücum hattının her tarafında rol alabilen oyuncu sık sık sol açık ve santrafor pozisyonunda oynatılıyor. 4-2-3-1, 4-4-2 ve 4-5-1 gibi günümüzün sık sık kullanılan taktiklerine alışkın olması da onun en büyük artılarından biri olarak görülüyor. 2017 sezonunda sözleşmesinin bitiyor olması başta Ajax olmak üzere Avrupalı kulüplerin dikkatini çekmiş durumda. Geçtiğimiz yıllarda kardeşi Tobias ile birlikte deneme antrenmanlarına çıktığı Ajax kulübünün de oyuncunun gelişimini dikkatle takip ettiğini belirtmek gerekiyor.
Güçlü Yönleri (Oyun zekası , Topsuz alan, Açık alan, Dribbling, Kilit pas, Teknik, Takım oyunu, Gelişime açık , Şutlar, Tecrübe)
Oyun olarak her sezon kendini geliştiren Svendsen’in en değerli yönü gelişime açık olması. Diğer oyuncuların hali hazırda hem potansiyel hem de yetenek olarak önünde olmasına karşın çalışmaya devam etmesi onun ulaşabileceği en üst noktayı hayal ettiriyor. Son olarak eski takım kaptanı Hestad’ın da övdüğü üzere oyuncu inanılmaz bir çalışma temposuna sahip ve yalnızca kendini geliştirmeyi düşünüyor. Bununla birlikte genç yaşına rağmen sahip olduğu oyun zekasıyla da sahada fark yaratıyor. Düzenli şekilde ilk 11 oyuncusu olmamasına rağmen aldığı sürelerde maç başına verdiği 1.7 kilit pas ise bu durumun göstergesi halinde. Buna ek olarak sabit oynayan bir santrafor olmaması sayesinde takım arkadaşlarına önemli boşluklar yaratabiliyor ve kanat forvetlerin skora etki etmesini sağlıyor. Takım arkadaşlarına yer açarken farklı yöntemler kullanması ise rakip savunmaları en çok zorlayan özelliklerinden biri. Zaman zaman kanata da devrilen oyuncu maç başına 1 isabetli orta açarken özellikle kanattan verdiği paslar ayrıca etkili oluyor. Forvetteki partnerlerinin düzenli katkı sağlamasını sağlıyor. Asıl etkisini açık alanda gösteren Svendsen çıkardığı sürpriz ve isabetli şutlarla da kalecileri hazırlıksız yakalayabiliyor. Çerçeveyi gördüğünde kaleyi deneyen oyuncu özellikle kontra ataklarda skora doğrudan katkı yapıyor ve daima doğru pas seçeneklerini değerlendiriyor.
Maç ortalaması 2.6 şut olan oyuncu daima doğru şutu çekiyor ve attığı gollerin önemli bir kısmının jeneriklik olduğunu da belirtmek gerekiyor. Asıl mevkisi santrafor olmasına karşın özellikle açık alanda tecrübeli bir on numara gibi oyun kuruculuk yaparken gollerinin önemli bir kısmını bu sayede buluyor. Maç başına yaptığı 4 dribblingi fiziksel dezavantajlarına rağmen %60 oranında başarıyla tamamlaması onun doğru yer ve zamanda top ile ilişki kurduğunu gösteriyor. Ceza sahası içindeki soğukkanlılığı ise onu günümüz futbolunda önemli bir noktaya taşıyor. Buna ek olarak yanında tecrübeli ve fizikli bir santrafor olduğu zaman 4-4-2’nin yardımcı santraforu rolünde yer alabiliyor ve önemli katkılar verebiliyor. Genç yaşına rağmen maç sayısı bakımından tecrübeli bir oyuncu olduğunu da söylemek mümkün. Ligde ve kupalarda yıllardır forma giymesinin haricinde takımında Gudjohnsen, Elyounoussi gibi önemli oyuncuların bulunmuş olması onun gelişimini doğrudan etkileyen faktörlerden oldu.
Ayrıca Svendsen’in etkili frikikler kullanabildiğini de belirtelim.
Zayıf Yanları ( Kafa Topu, İkili Mücadeleler, Milli ve Yurt Dışı Tecrübesi)
Kendisinin büyük takımlara henüz transfer olamamasının en büyük nedeni fiziksel özellikleri ve güçlenememesi olarak görülüyor. Özellikle maç başına 17 kez ikili mücadeleye girerken yalnızca %43 oranında başarı yakalamış olması ne bir forvet için ne de bir kanat için yeterli bir oran olarak görülüyor. Bu orana karşın sık sık mücadele için çabalaması olumlu bir özellik olarak görülebilir ancak hırsına yenik düştüğünde topu ezdiğini ya da kaybettiğini görebiliyoruz. Buna ek olarak 1.72 m’lik boyunun dezavantajını kafa toplarındaki başarısızlığı ile de yaşıyor. Maç başına yalnızca 4 kez havadan gelen toplara çıkan oyuncu bunların da sadece %35’inde başarılı olabiliyor. Zıplama özelliğinin de gelişmemesi nedeniyle özellikle kanat oynadığı maçlarda takımına savunmada büyük zaaf yaşatıyor. Oyun içi devamlılığı da üst düzeyde olmaması nedeniyle zaman zaman maç içerisinde kayboluyor. Bu durum nadiren kendisini için olumlu olsa dahi topa değmeden onlarca dakika geçirebiliyor. Bu kadar yüksek potansiyeline rağmen A Milli Takım’da oynamamış olması da onun tecrübe açısından eksikliğini gösteriyor. Aynı jenerasyondan olduğu Odegaard ve Samuelsen gibi oyuncular forma şansı bulurken kendisinin bulamaması önemli bir soru işareti yaratıyor. Svendsen için söylenebilecek son handikap ise henüz yaşının da genç olması sebebiyle Norveç ligi dışında bir tecrübe yaşamamamı olması diyebiliriz. Kalite ve stil olarak Norveç’ten farklı bir ülkede neler yapabileceği konusunda soru işaretleri var.
Benzediği Oyuncular : Carlos Tevez, Javier Hernandez, Moestafa El Kabir
Topla ve topsuz ilişkisi harika olan Svendsen, yüksek oyun zekası sayesinde skora doğrudan etki yapabilen bir oyuncu ve beş yıl içerisinde elit seviyeye çıkması bekleniyor. Elit seviye ile arasındaki yegane fark fiziksel gelişimi olmasına karşın doğru kulüp ve özellikle antrenör tercihi ile Norveç Futbol Tarihi’nin gelmiş geçmiş en önemli oyuncularından olabilir. Topla katetme konusundaki cesareti ve isabetli şutlarıyla, Javier Hernandez ve Carlos Tevez gibi elit seviye santrforların gençlik yıllarını anımsatmasının yanısıra kanatta forma giyebiliyor olması onu tercih edilen bir oyuncu haline getiriyor. Ligimizde gösterdiği performans ile seviye tanımaksızın tüm takımlara zor anlar yaşatan El Kabir’in yarattığı etkinin çok daha üstünü yaratacaktır. Rakibi zorlamaktan vazgeçmemesinin yanısıra kendini unutturması ve beklenmeyen anlarda çıkardığı şutlarla daima dikkati üzerine topluyor. Fiziksel yapısı ve boyu ile de bu 3 oyuncuyla son derece benzer diyebiliriz.
Gelebileceği Takımlar: Medipol Başakşehir , Beşiktaş
Pas oyununa önem veren takımlarımız için önemli ve bulunmaz bir potansiyel olacaktır. Disiplini ve düzenli gelişimi ile gelecekte kar etme potansiyeli de taşıyan oyuncu için Başakşehir doğru bir tercih olacaktır. Hem Abdullah Avcı’nın eğitici kimliği ile gelişecektir hem de takıma pozisyon zenginliği getirecektir. Santrafor oynadığı zamanlar Cengiz ve Visca gibi oyuncuların verimini arttırmanın yanısıra hızlı hücumu tercih eden takımı doğrudan gole yaklaştırabilecektir. Maliyet olarak da kulübü zorlamayacak olması hatta kısa sürede kâr ettirecek olması onu gerçekten önemli bir tercih haline getiriyor. Kulubün, oyuncunun da gelişebileceği bir ortam olması nedeniyle Cengiz Ünder’de olduğu gibi gözden çıkarılabilecek 1.5-2 M € civarı bir ücretin geri dönüşü olacaktır.
Sezon sonunda takımına geri dönecek Aboubakar yerine uygun maliyetli ve skora doğrudan gidebilecek bir oyuncu arayan Beşiktaş için biçilmiş kaftan olacaktır. Buna ek olarak kanat oyuncularının yaşlanması sonucu orayı da yedekleyebilecek bir potansiyeli olması onu önemli bir oyuncu haline getiriyor. Bununla birlikte forvetlerden aldığı verimle ön plana çıkan Şenol Güneş’in de yardımıyla elit seviye için aranan bir forvet haline gelecektir. Oyun bilgisinin de yüksek olmasının haricinde pas yetenekleri de göz önüne alındığında Beşiktaş taraftarına o özlenen pas oyununu yeniden izletecektir.
TrScouts Notu: Oyuncu 11.08.2017 tarihinde 500.000 € bedel ile Hammarby takımına transfer olmuştur.