Liverpool hezimetinden beri istediği sonuçları alamayan Mourinho, Premier League kariyerindeki ilk Top Six maçına çıkan Tuchel ile kozlarını paylaştı.

Temel veriler

Maçın başında ve sonunda takımların kağıt üzerindeki dizilişleri yukarıdaki gibiydi.

Maç sonu oluşan ortalama pozisyonlar ise kağıt üzerinde çizilenden bambaşka bir görüntü sergiledi. Özellikle Tottenham’ın takım boyunun bu denli uzun olması Mourinho takımlarında standart olan kompaktlık pratiğine çok ters düştü. Chelsea açısından ise James ve Hudson-Odoi’nin sürekli ileride konumlanması Dier ve Davies’in baskılanmasına ve derine gömülmesine yol açmış.

Tottenham, beklendiği gibi topu rakibine bırakmayı tercih etti ve ortalama %44 topla oynama ile maçı tamamladılar. Tottenham’ın ikinci yarıyla beraber farklı bir oyun mantalitesiyle sahaya çıkması, ikinci yarıda topla oynamada Chelsea’nin önüne geçmeleriyle sonuçlandı.

Tottenham, 5 tanesi ikinci yarıda olmak üzere toplam 7 şut ile maçı tamamladı ve yalnızca 0.63 xG ile maçı tamamladı. Bu gol beklentisinin büyük kısmı ise oyunun son 15 dakikalık kesitinde Chelsea üzerinde kurdukları baskıdan geldi.

Chelsea ise maç boyunca oyunun kesitlerinden bağımsız olarak istikrarlı biçimde pozisyon yakalamayı başardı ve 1.81 xG ile maçı tamamladı. Buna karşın sayıları anlamlı biçimde yorumlayabilmek adına Chelsea’nin golü penaltıdan bulduğunu vurgulamakta fayda var.

Bölgeler bakımından topla oynama oranları incelendiğinde nispi bir metrik olan yüzdeler arasında çok büyük farklılık görünmese de, mutlak topla oynama sürelerine bakıldığında öne çıkan noktalar var. Chelsea, Tottenham’ın birinci bölgesinde neredeyse iki kat daha uzun süre topa sahip olmuş. Keza benzer biçimde, yüzdeler yakın olsa da orta sahada da Chelsea Tottenham’dan yaklaşık %35 daha uzun süre topla oynamayı başarmış.

Tottenham’ın temel oyun şablonu

Tottenham oyuna kâğıt üstünde tipik 4-2-3-1 ile başladı gibi görünmesine karşın, oyun esnasında bazı pozisyonel farklılıklar oldu. Mourinho, hücumda topu rakibe bırakarak geçiş oyunları üzerinden Chelsea’yi vurmayı hedeflerken, savunmada da yukarıda pres yapmayarak rakibin merkezini örtmeyi öncelik olarak belirlemiş. Bu planı uygulama adına Lloris Vinicius’a sık sık uzun oynadı, fakat Vinicius’un genel anlamdaki maç performansı hayal kırıklığıydı.

Geçiş oyunlarında bir pivot santrafordan istasyon olması, link-up yapması ve hızlı forvet arkadaşlarına serviste bulunması beklenir. Fakat Vinicius maç boyunca yalnızca 8 pas yapmış. Ayrıca oyun katkısının yanı sıra, santrafor olarak ana rolü olan gol tehdidi yaratma görevinde de başarılı olamadığını yalnızca tek bir şut çekmesinden çıkarmak mümkün.

Top Tottenham’dayken oyun

Top Tottenham’dayken, Chelsea bekleri rakip beklere baskıya gitti. Bununla beraber Hudson-Odoi ve Werner de stoperler Dier ile Alderweireld’ı kontrol altında tuttu. Savunmadan top çıkarılabilmesi adına geriye gelen Højbjerg’i ise Mount takip etti. Tuchel oyuncularına rakibe pres uygularken adam adama basmalarını tembihlemiş. Chelsea bu kadar yukarıda pres yapmasına karşın geride üç tane stoper olması, Son ve Bergwijn’ın boşluk bulmasına engel oldu.

Görüldüğü üzere, Werner ve Hudson-Odoi ileride Dier ile Alderweireld’ı kontrol ediyor, sağda James, Davies’e doğru hareketleniyor. Karede görünmese de Mount da Højbjerg’in arkasında takipte.

Chelsea’nin Tottenham’a yaptığı presten başka bir kesit. Tottenham derine indikçe Chelsea’li oyuncular da rakiplerini adam adama marke ederek pres yapıyor.

Chelsea’nin yaptığı presi gösteren daha net bir görsel. Hudson-Odoi ile Werner Dier-Alderweireld’ı tutuyor, James Davies’i kontrol altında tutmakta, Mount Højbjerg’i baskılıyor, Kovačić ise Sissoko’nun arkasında.

Tottenham, akan oyunda hücum ederken geçişler dışında etkili olamadı. Set oyunu oynamayı ikinci yarının son 15 dakikasına kadar denemediler. Yukarıdaki görsel, Tottenham’ın maçın başlarındaki geçiş oyunlarından birisi.

Başka bir Tottenham geçişi. Bu fırsatları ilk yarının başlarında yakalamayı başardılar, fakat özellikle Vinicius’un pas tercihleri veya zamanlamasının yeterince başarılı olmamasından bu geçişlerde Chelsea savunması ciddi bir tehlike oluşmadan geri koşmayı başardı.

Tottenham’ın en fazla pas yapan beş ikilisinin dördü görüldüğü üzere savunma oyuncuları. Bu da Tottenham’ın hücumda set oyunu tercih etmemesinin sonuçlarından birisi.

Chelsea’nin temel oyun şablonu

Chelsea kâğıt üstünde 3-4-3 gibi görünse de, maç esnasında daha çok yukarıdaki gibi 3-4-1-2 şeklinde dizildiler. Bekler Alonso ve James sürekli ileriye çıkarak rakip beklerin derine çakılmasını sağladı. Jorginho derine gelerek stoperlerine pas opsiyonu sundu. Jorginho ve Kovačić’i tutmaya yardımcı olmak için merkeze gelen Son’un kanatta bıraktığı boşluğu kullanan Azpilicueta sürekli ileriye çıktı. Mount, Hudson-Odoi ve Werner aşırı dinamik ve akıcı bir yapı içerisinde sürekli yer değiştirdi ve Tottenham half-space’lerinde pozisyon alıp penetrasyon fırsatı kolladılar.

Top Chelsea’deyken oyun

Chelsea oyun kurarken takımlar sahada yaklaşık olarak bu şekilde dizildi. Son’u merkeze indirerek Jorginho ve Kovačić ile Chelsea stoperleri arasındaki pas kanallarını kesmeyi ve Jorginho ve Kovačić’e Bergwijn ve Ndombele ile adam markajı uygulamayı denedi Tottenham. Bu nedenle Tottenham sahada sık sık 4-2-2-2 gibi dizildi topa sahip değilken.

Tottenham’ın 4-2-2-2 şeklinin belirgin biçimde görüldüğü bir maç kesiti.

Tottenham savunma yaparken oyuna bu şekilde başladı. Bu görselde dikkat edilmesi gereken nokta, Son’un nispeten ileride ve içeride konumlanmış olması. Bu şekilde Tottenham, rakibinin merkezden oyun kurmasına engel olmayı başardı. Fakat bu durum, Chelsea’nin kanatlarda bolca alan bulmasına yol açtı. Fotoğrafta topa sahip olan Azpilicueta, sürekli topu alarak ileriye hareket edecek alanlar bulmayı başardı. Stoper olarak oynamasına karşın, bir nevi “yarı bek” gibi sık sık sağdan ileri çıktı.

Azpilicueta 74 isabetli pas ile takımının en fazla isabetli pas yapan oyuncusu oldu. Ayrıca Mount ile beraber maç boyu takımda kilit pası olan tek oyuncuydu.

Bunun yanı sıra, maç boyunca Chelsea’nin en fazla pas yapan beş oyuncu ikilisinden üçünde Azpilicueta var. Chelsea’nin bu maç özelinde sağ taraftaki etkinliğinin baş aktörü denilebilir kendi adına.

Chelsea’nin 87 hücumundan 33 tanesi sağ kanattan gelişti. Bu da Azpilicueta’nın maçtaki rolü üzerine bir başka dipnot.

Yukarıda anlatıldığı gibi, Tottenham merkez opsiyonları kapatmış durumda. Werner-Mount-Hudson Odoi üçlüsünden ikisi sürekli half-space’lerden koşu atma fırsatı kolladığından ötürü Sissoko ve Højbjerg daha derine inerek bu bölgeleri doldurmayı denedi.  Half-space’lerde konumlanan Chelsea oyuncuları Tottenham pivotları tarafından kontrol ediliyor.

Fakat Sissoko-Højbjerg ikilisinin bu kadar derinde konumlanması Tottenham’ın ilerideki dört oyuncusu ile gerideki altı oyuncu arasındaki bağlantının kesilmesine ve takım boyunun fazla uzamasına, bu nedenle de kompakt savunma yapısının kurulamamasına yol açtı. Yukarıdaki görselde bu durum açık biçimde görülebilir.

Bu iki blok arasında oluşan devasa boşluktan çoğu zaman Mount’ın yararlandığını gördük. Mount, maç sonunda takımında en fazla isabetli pas yapan dördüncü ve en fazla kilit pas atan oyuncu oldu.

Werner-Mount-Hudson Odoi üçlüsünün sık sık yaptığı şeylerden birisi bu oldu maçta. Kırmızı ile gösterilen Hudson Odoi, derine gelerek arkasında kendisini tutmakla görevli olan Dier’ı çekiyor. Dier’ın ileri çıkmasıyla geride oluşan boşluğa ise Mount koşu atıyor.

Tottenham, ikinci yarıda ise bambaşka bir plan ve mantalite ile çıktı sahaya. İlk yarının tam tersine, Tottenham’lılar olabildiğince ileride ve enerjik bir pres yapmayı denedi.

Bunun yanı sıra, Jorginho-Kovačić için Son’u içeriye konumlandırmaktan vazgeçti Mourinho, böylece Tottenham 4-2-3-1 şeklinde pres yaparak Azpilicueta’nın ilk yarıdaki kadar alan bulmasının ve Chelsea’nin kanat kontrolünü elde tutmasının önüne geçti.

Tottenham’ın ikinci yarı pres yapısını gösteren bir maç kesiti.

Sonuç

İlk yarıda Tottenham birkaç kontra dışında hücumda varlık gösterememesinin yanı sıra, Mourinho’nun forté’si denilebilecek savunma alanında da büyük problemler yaşadı. Chelsea ise maç kontrolünü yitirmeden, kaliteli pres ve hücum varyasyonlarıyla oyuna hâkim olarak önemli bir zafer kazandı. Tottenham’ın Kane yokken Vinicius’u kullanarak Kane’in kilit rol oynadığı bir oyun planını uygulamayı denemesi, hücumda takımın tıkanmasına yol açtı.

Tuchel, ilk büyük Premier League müsabakasından zaferle ayrıldı, bu galibiyet Chelsea adına yeni bir dönemin başladığını tam manasıyla perçinledi, aynı zamanda Mourinho için de yeni bir şeyler denemenin vaktinin geldiğine bir işaret olabilir.